İklim krizi ve ona bağlı doğal felaketler çağındayız. Bir anlamda insan türünün gezegeni mahvettiği, doğaya ve canlılara saygısız davrandığı için geri dönülmesi zor bir noktada sıkışıp kalmış durumdayız. Cam ve seramik sanatçısı Müğe Arslan doğa dostu üretimleriyle kendine bambaşka bir duruş edinmiş bir sanatçı.
Cihangir’de bulunan ev-atölyesinde seramik ve cam tasarımlar üreten sanatçı geçmiş yıllarda birkaç karma sergiye katılmış ancak son yıllarda daha çok doğaya duyarlı butik üretimler yapmaya odaklanmış durumda. Beymen Home, İstanbul Modern Mağaza, Dank başta olmak üzere birçok mağazada ürünleri bulunmakta. Ayrıca Çekül Vakfı, Meleztea, İnari Omakase, Studiofav ve Beymen gibi markalarla özel koleksiyonlar ve iş birlikleri yapıyor.
Le Muguet
Le Muguet, Müge Arslan’ın butik atölyesinden çıkan yüzde 100 el yapımı, cam ve seramik ürünlerin markası. 2010 yılında kurulan, odağında “üretim” olan markanın temeli, 2004 başlayan cam ve seramik eğitimlerine dayanır. Markanın amacı, hikayesi olan, sıcak, özgün ve doğaya duyarlı tasarımlar sunmak. Üretim sürecinde kullanılan tüm malzemeler geri dönüştürülerek neredeyse sıfır atık seviyesine ulaşılan atölyede, yoğun enerji tüketimi sorununa da ağaç dikmek amacıyla tasarlanan ‘Seramik Yapraklar’ serisi aracılığıyla çözüm bulunmaktadır.
Çekül Vakfı 7 Ağaç Ormanları’na 548 Fidan
Arslan “doğaya katkıda bulunmak amacıyla” hazırladığı “Seramik Yapraklar” projesinde farklı yaprak türlerini seramik objelere dönüştürmüş. Bu yaprakların her birinin satışı ile Çekül Vakfı 7 Ağaç Ormanları’nda yeşerecek fidanlar dikiliyor. Kasım 2016 yılından günümüze toplam 548 fidan dikilmiş, bu sayı her yaprak satışı ile daha da artıyor. “Seramik Yapraklar”, Design Week Turkey 2017 – Trend Area Eco bölümünde sergilendi.
-
İklim krizi çağında işlerinizin özelliği “doğaya duyarlı” olması. Sizde oluşan bu bilinci, kullandığınız malzemenin işlenmesinden nihai haline ve yaşam-üretim tarzınıza kadar nasıl doğa ile uyumlu hareket ettiğinizden ve bunun öneminden bahseder misiniz?
İşin aslı doğa sevgisi doğduğumuz andan itibaren hepimizin içinde var. Ben de anneanne balkonu meraklısı, çiçek böcek seven bir çocuktum. İlkokuldayken Hayat Bilgisi dersinde doğayla ağaçlarla ilgili öğrendiklerim bendeki bu sevgiyi iyice pekiştirdi.
Küresel ısınma ve temiz enerji konularıyla ilk defa 90’ların sonunda üniversitedeyken tanışmıştım. Seçmeli olarak aldığım “Okyanus Bilimi” dersinde bu konuları derinlemesine incelemiştik. Küresel ısınmanın sebepleri, havadaki 1 derece değişimin bile ne gibi felaketlere yol açacağı, bugün de gördüğümüz sonuçların hepsini daha o yıllardan biliyordum. Mezun olduktan hemen sonra da çevreyle ilgili projeler yürüten bir sivil toplum kuruluşunda, Çekül Vakfı’nda çalışmaya başladım. Bir yıllık gönüllü iş deneyimim benim çevre bilincimi iyice geliştirdi ve yaptığım her işe o perspektifle bakmaya başladım.
Doğaya Minimum Ölçüde Zarar Vermek
İşimi yaparken en başta dikkat ettiğim konu doğaya minimum ölçüde zarar vermek. Cam ve seramik üretimi sırasında yaşadığımız en büyük problem enerji tüketimi ve atık problemi. Bu konuda atölyede uyguladığımız bir sürü önlem ve çözüm var.
-
Nasıl?
Örneğin; sırlama sonrası kaplarda fırçalarda kalan sırların hepsini atık sır kovasında biriktiriyoruz, yıl sonu hem sürpriz bir sırımız oluyor hem de bu kimyasalları lavaboya dökmemiş oluyoruz. Oksit oranı düşük, kurşunsuz sırları kullanıyoruz. Tüm çamur fireleri ıslatıp yoğurup yeniden kullanıyoruz. Cam firelerini de birleştirip yeniden kullanıyoruz. Tüm kâğıt plastik atıkları geri dönüşüme atıyoruz. Seramik fırını odasını aynı zamanda da kurutma odası olarak kullanıyoruz. Paketlemede plastiği tamamen bırakamasak da o yoldayız. Ve en önemlisi kullandığımız yoğun enerjinin etkisini her yıl ağaç dikerek azaltmaya çalışıyoruz.
-
Cam ve seramik üzerine aldığınız eğitimler ve bu süreçlerden bahseder misiniz? Sizi bu iki malzemede ne cezbetti?
2004 yılında Cam ve Seramikle ayrı olarak ilgilenmeye başladım ve senelerce eğitim aldım. Cam Ocağı Vakfı’nda birçok farklı eğitime katıldım, asistanlık yaptım ve 2 yıl boyunca ‘atölyeler sorumlusu’ olarak görev aldım. Bu dönem boyunca dünyaca ünlü cam sanatçılarının atölyelerine girdim ve tekniklerini görme imkânı buldum.
Seramik alanında ise Ayten Turanlı’nın Atölyesine 6 yıl düzenli olarak gittim, Bu atölye de bir okul gibiydi, elle şekillendirme eğitiminin yanında hocamızın da uzmanlığı olan birçok açık hava sır pişim tekniği (raku, pitfiring vs…) çalıştayına katıldım.
“Camın Derinliği Cezbetti”
Camın derinliği ve renkleri beni cezbetmişti. Benim uyguladığım teknikte (alevle çalışma) inanılmaz bir konsantrasyon gerektiriyor ve işi o anda yapıp bitiriyorsunuz. El becerisi, hız ve doğru hamle gerektiriyor. Camı, ellemeden aletler ve yer çekimiyle şekillendiriyorsunuz. Seramiğin ise sıcaklığını, doğallığını ve toprağa direk ellerinizde hissederek form verilmesini çok sevmiştim. Ayrıca sır fırını süreci de inanılmaz heyecanlı ve sürprizlerle dolu bir hadise. Fırın kapağını her açışınızda kalbiniz yerinden çıkıyor.
-
Çekül Vakfı ile yaptığınız projeyi detaylı anlatır mısınız?
Atölyemde fırın ve bazı makinelerin çalışmasından dolayı yoğun bir enerji kullanımı olabiliyor. Bu beni bir süredir rahatsız ediyordu. Doğaya verdiğim zararı azaltabilmek için ağaçların atmosferi dönüştürebilme, iyileştirme gücünden yararlanmak istedim ve bunun için Çekül Vakfı ‘7 Ağaç Ormanları’ programında fidan dikmeye karar verdim. Bu program her bireyin, her yıl tükettiği kadar ağacı (7 Ağaç) doğaya geri kazandırmasına olanak sağlıyor.
Bu amaçla hazırladığım ‘seramik yapraklar’ projesi ile farklı yaprak türlerini seramik objelere dönüştürdüm. Bu yaprakların her birinin satışı ile Çekül Vakfı 7 Ağaç Ormanları’nda fidan dikmeye başladım (Büyük yapraklarla bir fidan, küçükleriyle yarım fidan). Kasım 2016’dan günümüze toplam 667 fidan dikildi ve bu sayı her yaprak satışı ile daha da artıyor. Seramik yaprakların başka bir özelliği de her birinin arkasında çeşidinin yazması ve bu harika varlıkları insanların tanımasını sağlamaktır. Seramik Yapraklar, Design Week Turkey 2017 – Trend Area Eco bölümünde sergilendi.
“En Zevkli ve Zor Kısmı Sırlama ve Fırınlama Süreci”
-
Markalar ile yaptığınız iş birliklerinden bahsetmenizi rica etsem?
Beymen Home’a özel ‘Magical Jungle’ isimli yine seramik yapraklardan oluşan bir koleksiyon yaptık, ancak bu yapraklar daha nadir bulunan alocasia, aspidistra, strelitzia gibi türlerden oluşuyor. Melez Tea ile birlikte çıkardığımız 3 farklı seriden oluşan seramik maça çayı setlerimiz var. Studio Fav ile ortak bir yan sehpa koleksiyonumuz var. Bu seramik tekrarlayan renklerden oluşuyor ve eşleştirilebiliyor.
-
Seramik ve cam üretim süreçlerinde en zevk aldığınız ve zorladığınız aşamalar nelerdir?
Seramiğin en zevkli ve en zor kısmı sırlama ve fırınlama süreci. Adı üzerinde ‘sır’. Hayal ettiğiniz sonucu elde etmeniz için çok fazla deneme yapmanız gerekiyor ve üretim, sürecin uzunluğundan dolayı yorucu olabiliyor. Bazen de fırından o kadar güzel sürpriz efektler çıkabiliyor ki bunun mutluluğu her şeyi unutturuyor. Tüm pişim süreci fırının içinde olduğundan o fırını açarken yaşadığınız kalp çarpıntısıyla karışık heyecan duygusu tarif edilemez. Cam üretimi tam bir fizik dersi gibi, yer çekimini kullanıyorsunuz, soğuma ısınma dengesi ile oynayarak şekil veriyorsunuz, merkez kaç kuvveti ile farklı formlar deniyorsunuz, bunlar çok eğlenceli. Zorlandığım aşama da alevle çalıştığımız için üretim aşamasında cama hiçbir zaman dokunamamak. Bir de sıcak havalarda cam yapmak biraz bunaltıcı oluyor.
-
Ürettiğiniz işler malzemenin doğası gereği uzun yıllar dayanıklılığını koruyor ve gelecek nesillere de kalabiliyor. Cam ve seramik işlerin zamana dayanıklı olması bu malzemeyle üretimlerin sürekliliğini ve belki tekniklerin gelişmesini olumlu etkilemiş midir?
Bu iki malzeme de hem sağlıklı hem de çok uzun yıllar dayanıklılığını koruduğu için hayatımızın içinde düşünemeyeceğimiz kadar her yerdeler. Örneğin seramik sırı veya kendinden renkli bir cam, boya gibi güneşten ve sudan etkilenmez. Bu kadar kıymetli iki materyal, bir de hammaddelerinin ulaşılabilir olmasını eklersek, birçok sektörde kullanılmak üzere büyük yatırımlar almakta ve teknik geliştirilmelerden olumlu yönde etkilenmektedir. Porselen dişten, temperli araba camlarına kadar birçok ürün bu malzemelerin ileri teknolojik formları.
İki Farklı Koleksiyon
-
Cam ve seramik alanında- global anlamda- beğendiniz isimler ve işler var mı?
İki malzemeyi de çok sevdiğimden eski yeni çok fazla beğendiğim iş, sanatçı ve marka var. Emile Galle’nin yeri apayrı. Amber Cowan, Lilla Tabasso ve asistanlığını yaptığım Emma Varga’yı da çok beğeniyorum.
Seramikte Alev Ebüzziya’nın yeri çok özel, işleri hem çok bizden hem de çok evrensel ve zamansız. Elif Uras’ı da çok yetenekli buluyorum. Bir de Ayten Turanlı ve Anton Alverez’e hayranım.
-
Gelecek projeleriniz?
Uzun zamandır aklımda olan, her biri tek, sanatsal değeri daha fazla olan iki farklı koleksiyon üzerinde çalışıyorum.
Instagram: @lemuguet33