Genç dansçı Deniz Erkan Sancak’ı, iki yıl önce ABD’deki SUNY Purchase College Conservatory of Dance’ten yarı burslu kabul alıp, yaşam masraflarını karşılayabilmek adına sanatseverlere yaptığı destek çağrısıyla hatırlıyoruz. O dönem 18 yaşında olan Sancak, T24’ün “Erdal Beşikçioğlu ‘Dünyaya kazandırabiliriz’ diyor; genç dansçı Deniz Sancak ABD’den aldığı davet için sanatseverlerin desteğini bekliyor” başlıklı haberine konu olmuş, sanatseverlerin dikkatini çekmişti.
Çocukluğundan itibaren jimnastik, piyano, latin dansları, modern dans ve bale eğitimleri alan Sancak, 2016 yılına kadar Latin Dans branşında ulusal başarılar kazanmış ve dünya şampiyonalarında Türkiye’yi temsil etmiş başarılı bir dansçı. Öyle ki, Tatbikat Sahnesi’nde sahnelenen Woyzeck Masalı ve Pal Sokağı Çocukları’nda rol alan 2000 doğumlu dansçının referanslarını Devlet Opera ve Balesi koreografı Binnaz Dorkip ile Erdal ve Elvin Beşikçioğlu yazmıştı. Dorkip “Deniz, benim koreograf, eğitmen ve dansçı olarak geçirdiğim 44 yıllık meslek hayatımda şimdiye kadar karşılaştığım ‘tek’tir” derken, Beşikçioğlu, “Sanatsal yeteneği çok yönlü ve zeki bir genç olup, ileride dünya çapında bir sanatçı olacak kapasiteye sahiptir” diye belirtmişti. 12 yaşından itibaren profesyonel olarak dans eden Sancak, dolar kuru nedeniyle destek aramaya devam ediyor. Genç sanatçıyla pandemi dönemini ve yeni hayatını konuştuk.
- Dansın sizin için anlamını nasıl tarif edersiniz?
Hayatımda dans her zaman beni değiştiren, devam etmemi sağlayan etken oldu. Dans geçmişte veya gelecekte takılıp kalmadan kendimle veya bir fikirle boğuştuğum bir platform, dünya için anlatılması gereken olguların temiz ve gerçek bir şekilde anlatılabileceği bir araç; duyguların ve tecrübelerin bedendeki yansımalarıdır. Sanat bir denge işidir. Düşünenin düşünceyle, hayal kuranın hayalleriyle yarattığı bir dengedir benim için.
“Yaşıtlarımın bana ulaşması çok mutlu ediyor”
- Siz gerekli maddi desteği buldunuz ve şu anda Purchase College’da eğitiminize devam ediyorsunuz…
Şu anda 4 yıllık okulumun 2. yılını tamamlamak üzereyim. Pandeminin New York’ta yarattığı durum sonrası, okulum internet üzerinden eğitime geçti. Ben de direktörlerimle yaptığım bir toplantıdan sonra ülkeme erkenden dönmeye karar vermiştim. O zamanlar her gün yeni bir haber alıyor, yeni yasaklarla güne başlıyorduk. Kampüs gittikçe sıkı bir düzene giriyordu. Açıkçası iyi ki de ülkeme gelmişim diyorum. Uçuşlar yasaklanmadan neredeyse hemen önce evime varabilmiştim. Yaklaşık bir aydır salonumdan okulun verdiği online derslere katılıyor, sınavlara giriyor, kompozisyonlar yazıyor, projeler yaratıyor ve bunları hocalarıma gönderiyorum.
- Pandemi sürecinde evde başka neler yapıyorsunuz, örneğin kaç saat antrenman yapıyorsunuz?
Şu son günlere kadar okulumun online derslerine katılıyordum. Böylelikle egzersiz ihtiyacımı zaten karşılıyordum denebilir. Fakat tabii ki dans, alan, zaman ve insan ile yapılan bir iş olduğu hiç doyurucu dersler olmuyordu bunlar benim için. Bu yüzden sabahları erken kalkıp kendi çalışmamı yapıp bu interaktif derslere katılıyordum. Kameralardan eğitimini gördüğüm okulum sonlanmak üzere, yaz tatili başlıyor. Planlarım arasında günde 3-4 saatlik çalışma planlarım mevcut. Bale, yoga, pilates ve çeşitli kondisyon egzersizlerinden oluşan bir program hazırlamaya ve buna elimden geldiğince uymayı planlıyorum. Her şey yolunda gidiyor olsaydı Amerika’daki diğer eyaletlerde yaz okullarında çalışmayı ve öğrenmeyi, çeşitli workshoplara katılmayı planlıyordum, fakat tabii ki tüm dünya şu anda beklemede. Çoğu yaz okulu bu yıl bir programa yer vermediğini açıklıyor.
“Yazmadan nasıl yaşardım bilmiyorum”
- Diğer sanat dallarıyla da ilgileniyorsunuz…
Çocukluğumdan beri görsel sanatlara çok yatkın ve hevesli olmuşumdur. Hala çizmekteyim. Yeterli zamanı ve olanağı yaratabilirsem çizimlerimi toplum karşısına çıkarmak gibi planlarım var. Okulumda küçük çaplı bir sergi açmak iyi bir başlangıç olur. Görsel sanatların yanında çocukluğumdan beri piyano çalıyorum. Şu son yıllar akademik yoğunluğumdan dolayı pratiğime pek zaman ayıramasam da akşamları okulumun dans stüdyolarındaki piyanolarda belirli egzersizler yapmaya çalışıyorum. Müziğin, çoğu sanat dalının yol göstereni olduğunu düşünüyorum. Düşüncelerim hakkında yazmadan nasıl yaşardım bilmiyorum. Gerektiğinde şiir, öykü ve düşünce yazıları yazıyor, bunları arşivliyorum. Felsefe ve psikoloji alanlarında okumayı da her zaman çok sevdim. Düşüncenin nasıl şekillendiği konusunun sanatın topluma aktarımında büyük rol oynadığını düşünüyorum.
- Bu süreçte gördüğünüz destek hakkında neler söyleyebilirsiniz? Nasıl yorumlar alıyorsunuz?
Mütevazı oldukça, kendini gösterdikçe ve saygı duydukça hayatınız daha iyi bir hal alıyor. Destekçilerim, arkadaşlarım, ailem ve öğretmenlerim her zaman yanımdalar. Kendileri için minnettarım. Gerek finansal, gerek duygusal destekleri sayesinde buralardayım. Ustalarım bana güvendikçe daha iyi şeyler başaracağım. Benim gibi adımlar atmayı hedefleyen bazı yaşıtlarım bana ulaşıyorlar. Bu beni çokça mutlu ediyor. Ülkemdeki yaşıtlarıma örnek olmak, onları biraz olsun cesaretlendirmek en büyük amaçlarımdan. Tabii ki olumsuz eleştiriler de alıyorum. Fakat asıl önemli olan bu eleştirilerin kimlerden geldiği. Aldığım bu eleştirileri duymazlıktan gelip, yoklarmış gibi davranmaktansa onlara kulak vermek gerektiğini, hatta kendi süzgecimden geçirdikten sonra önemsemek gerektiğini düşünüyorum. Böylelikle onlar beni daha güçlü kılacaktır. Teknik bir dans dersinden sonra hocalarımdan, performans sonrası seyircilerden gelen iyi yorumlar yarına daha büyük bir hevesle başlamamı sağlıyor.
“Kendi topluluğumu kurmak hedeflerim arasında”
- Sanat hayatınızın devamı için hayal ve hedefleriniz neler?
Şu anda eğitimine devan ettiğim SUNY Purchase College Conservatory of Dance’ten mezun olduktan sonra sanatımla dünyayı gezmek isterim. Uluslararası topluluklarla çalışmak, bu süreçte daha çok öğrenmek istiyorum. Zamanı geldiğinde kendi topluluğumu kurup kendi koreografimi; kendi sahne, ışık ve kostüm tasarımıyla sahneye koymak hedeflerim arasında. Sanatın komplike ve evrensel olması gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden yazmam, okumam, dinlemem, çizmem ve bu alışkanlıkları hayatıma yaymam gerekiyor.
- Türkiye’deki eğitmenlerinizle ilişkiniz sürüyor mu?
Beni yetiştiren ve bana inanan ustalarımı unutmam çok zor. Her zaman iletişim halindeyiz. Yılın çoğu zamanı Türkiye’de olmasam da elimizden geldikçe paylaşmaya, tartışmaya, sevmeye ve saymaya çalışıyoruz birbirimizi. Onlar benim için çok değerli. Bir öğretmenden çok daha öteler bazen.
Deniz Erkan Sancak’ın sanat hayatına destek olmak isteyenlerin sanatçıya denizerkansancak@gmail.com iletişim adresi üzerinden ulaşmaları mümkün.