Sanatçıların Karantina Günlükleri – 11 – Nancy Atakan

/

ArtDog Istanbul’un global korona virüsü salgını sürecinde tarihe not düşmek amacıyla farklı disiplinlerden sanatçıların pandemi dönemindeki zihin dünyalarına konuk olduğu “Sanatçıların Karantina Günlükleri” serisinde bugünkü konuğumuz sanatçı ve sanat tarihçisi Nancy Atakan…

  • Bu süreçte müziğin yaşamınızdaki rolü nasıl? Neler dinliyorsunuz?

Stüdyomda çalışırken müzik dinlemeyi tercih ediyorum: Bazen meditatif bir tını, bazen Country, bazen de Bluegrass… (ABD’nin güney kısmından gelen geleneksel bir müzik türü) Dedem Bluegrass kemancısıydı. Şimdi kendimi çocukken dinlediğim bu müziği dinlerken buluyorum. Genelde sıkıcı bulsam da, bazen klasik müzik de dinliyorum.

Zaman kavramı üzerine araştırma ve işler

  • Evde geçirdiğimiz şu süreçte zihninizi, sizi en fazla meşgul eden meseleler/sorular neler?

Aklımda günü nasıl atlatacağımız oluyor, yemek önemli bir konu. Gelecek tamamıyla bilinmez, plan yapmak da söz konusu değil; o yüzden gelecek hakkında düşünmek istemiyorum. Anı yaşamak önemli. Her sabah kargamla selamlaşıyoruz, ona birkaç ceviz, badem veriyorum; martıların geçip gitmelerini seyrediyorum. Birkaç yıldır zaman kavramına dair araştırma yapıyor, çeşitli materyaller topluyorum. Sahaflardan eski Maarif Takvimleri buldum. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” ile Avner Wishnitzer’ın “Reading Clocks, Alla Turca:Time and Society in the Late Ottoman Empire” kitaplarını okudum. Birkaç yıl önce, (Volkan Aslan’la birlikte 2007’de kurduğumuz proje alanı) 5533’te tadilat yaparken kayınpederimden kalma, küçük saatlerin olduğu bir kutu buldum… Materyaller ve fikirler, onlara şekil vermem için beni bekliyor. Şu anda zaman, geçmişteki halinden tamamıyla ‘farklı’ bir zaman, ben ‘akışkan zaman’ diye tarif ediyorum. Öyle ki, zamanın geçtiğini erguvan ağaçlarının çiçek açma dönemlerinin geçtiğinden anlıyorum.

2017-2018 döneminde yaklaşık 6 ay kadar hastaydım ve evdeydim. İyi hissettiğimde Maçka Parkı’na gidip ağaçların fotoğraflarını çekmiştim. O ağaç görselleri şu an bana büyüleyici geliyor ve yeni sanat eserlerine dönüşüyor. Maçka Parkı’nın karşısında yaşadığım için ağaçların renk değişimlerini, güneş ve yağmurlarla yeşilin farklı tonlarına bürünmelerini seyretmeye devam ediyorum. Haftalardır zihnimde somutlaşmakta olan bir metni yazmayı bitirdim. Şu an, ağaç görselleri ve o metin birleşerek üzerinde çalıştığım, iplik ve kumaş parçalarıyla yarattığım işin ana hattını oluşturuyor. Aynı şekilde, 2000’lerde bir sergi için davet edildiğim Halep’te tarihi merkezleri gezerken çektiğim turistik fotoğraflar, bugün bana bambaşka anlamlar ifade ediyor. “Şiirsel Yankı” adını verdiğim esere dönüşüyor. Araştırma, pratiğimin bir parçası; ama o mekanlardan hangilerinin savaş nedeniyle yok olduğunu ya da hangilerinin korunduğunu bilmek istemiyorum. O fotoğraflara bakarken hatırladıklarım, şiirsel bir selamlama olacak.

Evde kapalıyken bile gerçekleşmeyi bekleyen çok sayıda proje var diye kendime stres yaratıyorum. Pek çok kadın gibi ben de aynı anda çok sayıda iş yapan biriyim, bir yanda ev işi yaparken diğer yandan çeşitli projelerimi somutlaştırıyorum. Tabii evdeki stüdyom küçük, dolayısıyla ona göre, bulabildiğim ya da dönüştürebildiğim malzemelerle çalışıyorum. Son yıllarda dikiş pratiğimin parçası haline gelmişti. O yüzden şu an kurdele parçaları, masa örtüleri ya da eski gömlekler gözüme kullanılabilir, bulabildiğim ipliklerle eşleştirilebilir görünüyor. Yeniden düşünme ve organize olma; eski notların, fotoğrafların, fikirlerin yeniden kullanılma zamanı…

İlginizi çekebilir:  40 Yıllık Pratik "Ten, Beden, Ben"de

Şu ana dek, geçtiğimiz haftalarda sunulan yeni internet sitemle ilgili bir proje söz konusuydu.  6 aydır metinler yazıyor, materyal ve görselleri organize ediyordum ama karantina süreci bunu hızlandırdı. Genç sanatçı Meltem Sarıçiçek, son 40 yıldaki işlerimin tamamına yakınına yer verebilecek bir tasarım yarattı. Öyle ki, 1990 öncesi suluboya, akrilik ve kolaj çalışmalarıma bile yer verdik ve online bir retrospektife dönüştü. Bunlar haricinde Art Basel’de yer alacak “It Still is as It Always Was” işim, Pi Artworks Londra’da randevuyla görülebiliyor. Bu işte birlikte çalıştığım Kalliopi Lemos ile birlikte 13-14 yaş grubu kız çocukları için kitap ciltleme, ağaçlar ve aile hikayeleri konuları üzerine online bir atölye düzenledik. Yine Meltem Sarıçiçek’in tasarladığı online atölye kapsamında İstanbul’dan izcilerle Zoom üzerinden etkinliğimizi gerçekleştirdik. Ayrıca, İsveçli sanatçı Maria Andersson ile birlikte 2012’de başlayan araştırmamız ve ortak çalışmalarımız -Selim Sırrı Tarcan ve onun izinde giden kızları ile İsveç jimnastiğini odağına alan işlerimiz- geçtiğimiz yaz SALT Beyoğlu’nda sergilenmiş, ardından ocakta Stockholm’de Ulusal Spor Müzesi’nde gösterilmişti. Müzelerin açılmasının ardından sergilenmeye devam edecekler. Biz de projeyi belgelemek adına bir kitap tasarımı üzerinde çalışıyoruz.

Sesli kitaplar, TED Konuşmaları dinliyor

* Vaktinizi neler izleyerek değerlendiriyorsunuz?

Gündüzleri çalışarak geçirdiğim için geceleri kayda değer, önemli şeyler yapmak istemiyorum. Saat 18.30 civarında arkadaşlarla Zoom ‘partileri’ne başlıyoruz, ardından da Netflix’te bulduğumuz bir şeyleri seyrediyoruz. “Jane Eyre” ve “Frankenstein” oyunlarını izledim. Bazen Metropolitan Opera’nın ücretsiz erişime açtığı operaları izliyorum ama genelde ‘hafif’ şeyler seyretmeyi tercih ediyorum. Geçtiğimiz günlerde İrlanda dizisi “Normal People”ı bitirdik, diğer gün Ruben Ostlund’un “Force Majeure” filmini izledik. Bu gece ne izlerim, bilmiyorum…

  • Son olarak, bu süreçte neler okuyorsunuz?

65 yaşın üzerinde biri olarak geçtiğimiz pazar gününe dek, sanıyorum en az altı haftadır, evden dışarı adım atmamıştım. Yürüyebileceğim bir terasımız var, fakat kısıtlı bir alanda, ileri-geri yürümek bayağı sıkıcı. Dolayısıyla geçtiğimiz haftalarda sesli kitap dinlemeye başladım. “The Beekeper of Aleppo”, “Enchanted April”, “White Fragility”, “Hidden Valley Road” ve “Trust Exercise” kitaplarını bitirdim. Çeşitli TED konuşmalarını ve ottomanhistorypodcast.com üzerinden tarih podcast’lerini dinliyorum, yine de günde 10 bin adıma ulaşamıyorum…

 

Previous Story

Refik Anadol ile Bir İlham Hikayesi

Next Story

2 Milyon Euroluk Destek Fransız Sanatçılara Yetmedi

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.