İstanbul Modern‘in sanatseverlerle buluşturduğu Atölye Modern Çevrimiçi Yaz Dönemi’nde modern ve çağdaş sanat yapıtlarının nasıl çözümlenebileceğine ve yorumlanabileceğine dair yöntemler sunan Sanat Yapıtlarının Gizleri seminerleri 2 Ağustos’ta başlıyor.
Dört hafta sürecek seminerler, 2, 9, 16, 23 Ağustos Salı günleri, 19.30-21.30 saatleri arasında video konferans sistemi aracılığıyla canlı olarak gerçekleşecek. Sanat yapıtlarının çözümlenmesine odaklanan seminerde, katılımcılar her derste farklı dönemlerden iki sanat eserini karşılaştırmalı olarak inceleyecek.
Dr. Öğr. Üyesi Fırat Arapoğlu yönetiminde düzenlenen programda ele alınan çalışmalar, malzeme özellikleri, taşıdıkları örtük ve açık anlamlar, dönemlerini temsil eden ve aşan özellikleri, üretim yöntemleri gibi farklı açılardan analiz edilecek. Seminerler, katılımcılara bir sanat eserinin nasıl çözümlenebileceğine ve yorumlanabileceğine dair yöntemler ve yeni bakış açıları sunacak.
Derslerin tamamına katılanlara Atölye Modern Katılım Belgesi verilecek. Detaylı bilgiye 0212 334 73 52 telefon numarası üzerinden ve atolyemodern@istanbulmodern.org adresinden ulaşmak mümkün.
Seminer Programı
1. Hafta: Edouard Manet’nin “Kırda Piknik” (1863) ve Vincent van Gogh’un “Yıldızlı Gece” (1889) yapıtlarının çözümlenmesine odaklanır. Yapıtlarla birlikte 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra sanatın nasıl evrildiğine dair ipuçları sunar.
2. Hafta: Marcel Duchamp’ın “Çeşme” (1917) ve Hannah Höch’ün “Cut With the Kitchen Knife Dada Through the Last Weimar Beer-Belly Cultural Epoch in Germany” (1919-20) yapıtlarının çözümlenmesiyle gerçekleşir. Bu sanat yapıtlarından yola çıkarak modern sanatta avangard kavramına ve bu kavramın eleştirisine odaklanır.
3. Hafta: Yoko Ono’nun “Painting to be stepped on” (1960-61) ve Hans Haacke’nin “MoMa Poll” (1970) yapıtlarının çözümlenmesiyle gerçekleşir. 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra sanat üretim pratiklerine dair gelişen büyük dönüşümü işler.
4. Hafta: Felix Gonzalez-Torres’in “Untitled (Portrait of Ross in L.A.)” (1991) ve Kara Walker’ın “A Subtlety, or the Marvelous Sugar Baby, an Homage to the Unpaid and Overworked Artisans Who Have Refined Our Sweet Tastes From the Cane Fields to the Kitchens of the New World on the Occasion of the Demolition of the Domino Sugar Refining Plant” (2014) yapıtlarının çözümlenmesiyle gerçekleşir. Malzemesi, sergilemesi ve üretim süreçleriyle günümüz sanatının ifade zenginliğine değinir ve sanatsal söylemin politik izdüşümlerini irdeler.