Eko-aktivistler son birkaç yılda onlarca eylem gerçekleştirdi. Sadece 2022’de sanat eserlerine 38 ayrı saldırı düzenlendi. Bu yıl ise Leonardo de Vinci‘nin Mona Lisa‘sı ((La Gioconda) istirahatgâhı Louvre’da çorbalı ve acıklı bir saldırıya uğradı. Peki bu ve benzeri sanat saldırılarından kaçı iklim değişikliğine dair geniş bir farkındalık yarattı ya da dünya çapında bu sorunun çözümüne yönelik büyük bir öfke uyandırdı? Herhangi bir somut bir değişikliğe yol açtı mı? Protestocuların harekete geçme sebepleri muhakkak ki ciddi, gerçek ve geçerli; bekleyen tehdide dair mesaj verilmesi önemli ve acil, ancak bu yöntem halka ulaşıyor mu?
“Mona Lisa” protestosunu üstlenen Riposte Alimentaire (“Gıda Karşı Atağı”) isimli grup, çorbayı atarken “Hangisi daha önemli? Sanat mı yoksa sağlıklı, sürdürülebilir gıda hakkı mı?” diye bağırmıştı. Akıllara ister istemez Andy Warhol’un çorba konservelerini getiren bu eylemin ardından, tam da bu noktadan yola çıkan, modern ve çağdaş sanatta doğanın temsili konusunda uzmanlaşmış yazar ve küratör Giovanni Aloi, The Guardian’da, artık kamuoyunda biriken soru işaretlerini özetleyen ve sanat saldırıları gerçekleştiren iklim aktivistlerinin doğru mu yoksa yanlış mı yolda olduklarını sorgulayan bir yazı yazdı.
Tekrar Eden Sanat Saldırıları Eylemin Özünü Unutturur mu?
Andy Warhol, 60 yıl önce Brillo kutuları ve Marilyn Monroe baskıları ile tekrarı kaçınılmaz bir kapitalist desen olarak sunuyor, aşırı doymuş üretim ve tüketimin modern bir apati duygusunu beslediğini gözler önüne seriyordu. Aloi de artan iklim protestolarını değerlendirirken “Kaç kere çok fazladır?” sorusunu sorarak aslında aynı desene dikkat çekiyor: “Tekrar, nasıl kullanıldığına bağlı olarak deneyimleri derinleştirebilir veya oyabilir; karmaşık bir olgudur. Ad libitum (alabildiğine) tekrar, herhangi bir şok edici şeyin hızla olağan hale gelmesine neden olur” diyor.
Siyasette de yoğun olarak maruz kaldığımız bu yapay normalleşmeye; Friedrich Nietzsche, Søren Kierkegaard, Jean Baudrillard, Walter Benjamin, Mark Fisher, Frantz Fanon, Robert Hughes ve Amia Srinivasan gibi isimler, bilmeyerek tekrarlayıcılığın her şeyi etkileyen sakinleştirici bir güce dönüşebileceğini söyleyerek dikkat çeker. Çünkü yeni olanın şoku hızla havaya karışır.
Anketlere Göre Sanat Saldırıları Başarısız
Just Stop Oil (Petrolü Durdurun) adlı grubun Londra’daki National Gallery’de (Ulusal Galeri) sergilenen Van Gogh‘un Ay Çiçekleri tablosuna domates çorbası atması, Almanya’da Letzte Generation (Son Kuşak) adlı çevreci grubun iklim değişikliğine dikkati çekmek amacıyla Fransız ressam Claude Monet‘nin “Les Mueles” (Saman Yığınları) serisinde yer alan bir eserine patates püresi atması kapitalist nedenli apatiden bizi ne derece kurtarır? Giovanni Aloi’ye göre, anti-kapitalist göstericiler dikkat çekmeye çalıştıkları tuzağa düştü ve bizi de bu tekrarlayan, kapitalist uyuşukluk döngülerine hapsettiler.
Apollo Academic Surveys’in (Akademik Anketleri) 2023’teki çalışması, halihazırdaki taktiklerin bazı durumlarda çalışabileceğini ancak yüksek farkındalık gerektiren ancak düşük desteğe sahip bu tip sorunlarda değişim sağlama konusunda sık sık başarısız olduğunu gösteriyor. Protestoların kamuoyu görüşünü nasıl olumsuz etkilediğini görmek için sosyal medya platformlarındaki hakaret dolu yorumlara bakmak bile yeterli. Hatta iklim bilimci Michael E Mann’ın 2022’de yayımlanan çalışması gösteriyor ki protestolar çoğu insanın çevresel çabalara katılmaya dair isteklerini azaltıyor.
Mary Richardson ve “Rokeby Venus” Örneği Geçerli mi?
İklim aktivistlerinin artık gelenekselleşen protestolarının temel dinamiği Mary Richardson‘ın 1914’te Velázquez’in Rokeby Venus‘ını (Aynadaki Venüs) parçalamasının ardından yaşanan farkındalık. 1906’da National Gallery koleksiyonuna giren eser 8 sene sonra kadın hakları savunucusu Kanadalı Mary Richardson tarafından saldırıya uğradı. Richardson, o gün sabah saatlerinde üzerinde bir palto ile müzeye geldi, Venüs karşısında uzunca bir süre durdu. Ardından çok hızlı hareketlerle, önce eserin üzerindeki camı kırdı, sonra da resmi yedi yerinden baltaladı. Protestonun sebebi, o günlerde hapishanede açlık grevinde olan, bir başka kadın hakları savunucusu Emmeline Pankhurst’tü. Mahkemede “Mitolojik tarihin bilinen en güzel kadını Venüs’e zarar vererek, modern tarihin en güzel karakteri Pankhurst’e dikkat çekmek istedim” diyen Richardson gerçekten de piskoposu ikna etti, krala mektuplar yazdı ve halen İngiltere’de kadın haklarının kabulünde en etkili isimlerden biri olarak kabul ediliyor.
Bu tarihi olay elbette basının dikkatini çekti, ancak sanat tarihçilerinin ve Aloi’nin de hatırlattığı üzere, Richardson’ın eylemi kamuoyunu olumsuz etkiledi. Üstelik eylemin ardından gelen müzelerdeki sanat saldırıları davaya destek verenlerin sayısını artırmadı, aksine azalttı. Aynı şekilde iklim değişikliğine dikkat etmek için gerçekleştirilen her yeni saldırı kolektif bir çabaya ihtiyacımızın sonsuz olduğu bu davaya yarardan çok zarar veriyor. Aktivist grupların, medya ilgisini yönlendirmek için yeni yollar bulmaya ihtiyaçları var.
Başarılı Bir Protesto Nasıl Olmalı?
School of the Art Institute of Chicago’da (Chicago Sanat Enstitüsü) ders veren Giovanni Aloi, alternatif başarılı modellerin aslında aktivistlerin burnunun dibinde olduğunu söylüyor ve Tate eylemlerini örnek veriyor. Petrol protestocuları 2016’da yaratıcı performanslar, etkinlikler ve oturma eylemleri gibi şiddeti içermeyen eylemler düzenleyerek Tate’lerdeki 26 yıl süren BP sponsorluğunu bitirmişti.
Benzer şekilde fotoğraf sanatçısı Nan Goldin, PAIN (Prescription Addiction Intervention Now/İlaç Bağımlılığıyla Hemen Mücadele) adlı aktivist grubuyla New York’taki Guggenheim ve Metropolitan gibi müzelerde korsan eylem gerçekleştirmiş, bağımlılık yaratan ilaçları üreten Purdue adlı şirketin sahibi Sackler ailesinin sponsorlukları yürütülen etkili kampanya ile son bulmuştu. Birçok kurum onlarla aileyle ilişkisini kesmek ve isimlerini galeri duvarlarından kaldırmak zorunda kalmıştı.