Salvador Dalí‘nin Akdeniz’deki Eksantrik Evi’nin hikayesi bundan neredeyse 100 sene öncesine dayanıyor. 1930’da Salvador Dalí, Portlligat’a taşındı. İspanya’nın Katalonya özerk bölgesindeki Costa Brava yarımadası üzerinde bulunan kasaba, sanatçı için zamanın yavaş aktığı ve ışığın altın olduğu benzersiz bir yerdi. Dalí, önce küçük bir balıkçı kulübesini satın aldı, ardından yanına kabinler ekledi. 1950’lerde Dalí, artık, içinde kendine ve eşi Gala’ya ait yaşam alanları, stüdyo, kütüphane bulunan labirentimsi bir grup birleşik kulübeden oluşan bir eve sahipti. Hayatları filmlere de konu olan çift, Gala’nın 1982’deki ölümüne kadar burada yaşadı.
Bugün, sürrealist ikonun Portlligat’taki ikametgahı, Fundació Gala-Salvador Dalí tarafından bir müze olarak korunuyor. Ziyaretçiler, evin hala sanatçının garip zevkini taşıyan beyaz badanalı iç mekanlarını keşfetmeye davet ediliyor. Dalí’nin burada yaşadığını anlamak ya da oraya gidince müzeyi bulmak için çok fazla bir çabaya da gerek yok, çatıda duran henüz çatlamamış devasa yumurta her şeyi açık ediyor.
Evi de Salvador Dalí Gibi “Eğlenceli”
Alanın son ziyaretçilerinden biriyse sanatçı Coco Capitán. Sanatçı, “Apartamento” adlı Barselona merkezli iç mimari ve dekorasyon dergisi tarafından yayınlanan “Casa Dalí” (Dalí Evi) adlı kitap için bir dizi fotoğraf çekti. Sepia tonlu fotoğrafların yer aldığı kitap, Dalí’nin yaşam alanına Capitán’ın gözünden bakıyor.
Dalí’nin 1960’larda evi ziyaret eden arkadaşlarından İspanyol mimar Oscar Tusquets, “Her şeyi subjektifti. Orijinal, parlak ve son derece eğlenceliydi” der. “Eğlenceli” aynı zamanda Dalí’nin evini tanımlamak için de tam kullanılacak kelime. Eskrim maskeli ve Amerikan futbolu toplu Yunan heykelinden denize paralel uzanan beyaz tebeşir yoluna, balinalarla süslenmiş bir cüce ayıdan Mae West’in dudaklarının model alındığı şehvetli bir kanepeye sahip bir ev başka nasıl tanımlanabilir ki?