Transhumances III: Konargöçerlik Kapadokya’da

Kasım ayında on günlüğüne Kapadokya'da bir sanatçı programında ağırlanan dünyanın dört köşesinden altı sanatçı sadece Kapadokya'daki doğal malzemeleri kullanarak ve yerel zanaatçılardan destek alarak yeni işler tasarladı. O işler 15 Şubat'tan itibaren yine Kapadokya'da sergilenecek.

//

Transhumances III (Konargöçerlikler III), daha önce ilki Fransa’da, ikincisi İtalya’da başarıyla gerçekleşmiş bir göçebe sanat ve tasarım rezidansının bu kez Türkiye’de gerçekleşen yeni halkası. Çağlar boyunca sanatçılar için ilham kaynağı olan, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Kapadokya, bu dünyanın dışından atmosferinde, 10-19 Kasım tarihleri arasında Morghen Studio (İtalya), Elsa Foulon (Fransa), Andres Monnier (Meksika) ve Laura Pasquino’yu (Hollanda) ağırladı.

A.R.C. (A Residence of Creation, Yaratım Konukluğu) programı Kapadokya‘nın gerçeküstü kaya oluşumlarını, antik mağara evlerini ve  Transhumances III misafirlerini buluşturdu. Her tasarımcının kültürel geleneklerle etkileşime geçmesi sağlandı, sanatçılar bölgenin coğrafyasından ilham alan ve bunları nesilden nesile taşıyan yetenekli yerel zanaatkarlarla tanıştı.

Bu misafirlik, seçilen tasarımcılara uygulama alanlarının ötesine geçme ve aynı zamanda fikir alışverişinde bulunma fırsatı verdi. Konuklar yakınlardaki Kızılırmak’tan gelen kırmızı kili, eski volkanik patlamaların meydana getirdiği yumuşak kumtaşını ve yarı değerli taş oniks gibi yerel malzemeleri keşfettiler. Tekniklerini bu malzemelerle birleştirerek hem bugünü hem de geçmişi yansıtan özgün eserler yarattılar.

Yerel ile Modern Trancehumances III’de Buluştu

Meksikalı tasarımcı Andres Monnier Kapadokya’daki zamanının çoğunu yerel bir taş ocağında çalışarak geçirdi ve oranın
çalışanlarıyla işbirliği içinde yerli traverten kaya ve taş parçalarını kullanarak bir dizi üretim gerçekleştirdi: Taşın doğal dokusunu sergileyen bir şamdan ve sehpa…

İlginizi çekebilir:  Hakan Sorar: "Sanat Her Koşulda Kendine Bir Alan Yaratır"

Multidisipliner ikili Morghen Studio bölgenin özünü araştırdı, geleneksel teknikleri çağdaş tasarım ilkeleriyle harmanlayarak yakınlardaki ağaç dalından bir avize üretti.

Amsterdam merkezli seramikçi Laura Pasquino, kili kullanıp toprağın renginden ve Peri Bacalarının dokusundan esinlenerek bölgenin kırmızı renginde hazırlanmış dört heykelsi vazodan oluşan “Landforms of the Red River” (Kızılırmak’ın Yer Şekilleri) adlı bir set tasarladı.

Son olarak seramikçi Elsa Foulon, imza niteliğindeki ışık heykellerinden oluşan koleksiyonu “Troglodyte Glows”u (Parlayan İlkellik) yerel beyaz kilden yaptı. O da organik formlarında Kapadokya’nın kıvrımlarını ve yarıklarını yansıttı.

Transhumances III Neden Kapadokya’da?

“Transhumances” projesinin mucidi ve Galerie Philia‘nın Kurucu Ortağı Ygaël Attali Kapadokya’yı seçtikleri için heyecanlı olduğunu söylüyor. Pasolini’ye bile ilham veren Kapadokya’nın tarihsel olarak farklı inançların, kültürlerin ve felsefelerin buluştuğu ve birbirini etkilediği bir yer oluşu, manzarası, mimarisi ve ilham veren kültürü bu seçimde etkili olmuş.

Konseptini mevsimlik göçten ve çiçekleri gezerek bal toplayan arılardan alan Transhumances’ın son edisyonu Transhumances III dahilinde üretilen eserler 15 Şubat’tan 16 Mart’a kadar Nevşehir, Üçhisar’daki A.R.C. Taşkonaklar Hotel’de sergilenecek.

Previous Story

Berke Yazıcıoğlu’nun Bahar Ayini SPARK 2024’de

Next Story

Eko-aktivistlerden Monet’ye Üçüncü Saldırı

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.