Küresel salgın, sağlığımız ve sevdiklerimizin sağlığından endişe etmek, ekonomik gerçeklikler, fiziksel yakınlık kuramamak; ilk kez yaşanan, bambaşka bir yeni ‘normal’… Neredeyse tüm dünyayı saran küresel korona virüsü salgını sürecinde herkes gibi sanatçılar da evlerinde, izolasyonda, kendilerinin ve sevdiklerinin sağlığından endişeli ve bu tarz bir ‘yaşam stili’ni ilk kez deneyimliyor. Pandemi ve izolasyon deneyimi; kimi sanatçılarda sanata, üretimlerine odaklanmak şeklinde tezahür ederken, kimi sanatçılarınsa süreci anlamak, sindirmek üzere kendi içlerine dönmelerine vesile oluyor. Farklı disiplinlerden 15 sanatçıya aşağıdaki tek paragraflık soruyu yönelttik.
Şu an hayatta olan insanlar korona virüs gibi global bir salgınla ilk kez karşılaşıyor. Ve dünyada pek çok şey değişti, değişiyor. Bu yaşananların sizin iç dünyanıza, üretiminize, yer verdiğiniz temalara etkisi nasıl oldu, olacak? Yaratıcılığınızı nasıl şekillendireceğini düşünüyorsunuz?
‘Yeni dünya’ burada ve öncelikle tüm dünyayı etkisi altına alan bu salgından insanlığın içindeki yaratıcı ve duygusal zekasını kullanarak çıkabilmesini diliyorum. Korona virüs ile başlayan izolasyon süreci, kaçınılmaz bir şekilde benim de yaşamımı çok etkiledi. Bununla birlikte bana geçmişteki bazı deneyimlerimden dolayı aslında biraz da tanıdık geldi, o nedenle dayanıklılığım ve içsel esnekliğimle bu süreci üretken ve keyifli bir şekilde geçirmeye çalışıyorum.
Yaşamdan, doğadan, olan bitenden ilham alıyorum. Koşuşturan dünyanın sakinleştiği ortamda daha üretken bir sürece girdim diyebilirim. Büyük bir aşkla resim yapmaya devam ediyorum; taze, güzel renkler, dokular ve katmanlarla.
Bununla beraber çalışmalarıma evrensel sosyal birlik ve sorumluluk bilinci ile interaktif yaratıcı projeler ekledim. Birisi, TWS çatısı altında, küratör olarak, yeni gelecekte sanatçıların sanatıyla, izleyiciye ve alıcıya ulaşma biçimine katkı sağlayan uluslararası bir proje, diğeri ise yıllardır kendimi bulduğum veya kaybettiğim defterlerimden ilham alarak tasarladığım Dönüşüm Kitabı Atölyeleri. Bir dizi olarak tasarladığım atölyeler, herkesin kendisi ve sadece en yakınları ile baş başa kaldığı bu süreçte, farkındalık ve içerideki yaratıcı gücü keşfetmesi ile kendi hikayesini içine akıtabileceği alanlar açıyor. Londra’da Rise Art ve İstanbul’da Arya Kadın Yatırımcı Platformu ile harekete geçtik ve ilk çalışmalara başladık bile. Önemli olan nasıl bir süreçten geçiyorsak geçelim ya da ne yaşıyorsak yaşayalım, günün sonunda elimizde olanlarla, olan bitenle nasıl hissediyor olduğumuz. O nedenle bu değişim süreci için doğru şeyleri kucaklamaya özen göstermeliyiz.
Bu sürecin geleceğimizi kişisel tercihlerimizle yeniden yaratmak için bir fırsat olduğunu düşünerek, gülümsemeye devam ediyorum. Sanat üretebilmemin ve düşünebilmenin çok büyük katkısını görüyorum.