Pandemi ve Sanatçıların İç Dünyası – İhsan Oturmak

/

Küresel salgın, sağlığımız ve sevdiklerimizin sağlığından endişe etmek, ekonomik gerçeklikler, fiziksel yakınlık kuramamak; ilk kez yaşanan, bambaşka bir yeni ‘normal’… Neredeyse tüm dünyayı saran küresel korona virüsü salgını sürecinde herkes gibi sanatçılar da evlerinde, izolasyonda, kendilerinin ve sevdiklerinin sağlığından endişeli ve bu tarz bir ‘yaşam stili’ni ilk kez deneyimliyor. Pandemi ve izolasyon deneyimi; kimi sanatçılarda sanata, üretimlerine odaklanmak şeklinde tezahür ederken, kimi sanatçılarınsa süreci anlamak, sindirmek üzere kendi içlerine dönmelerine vesile oluyor. Farklı disiplinlerden 15 sanatçıya aşağıdaki tek paragraflık soruyu yönelttik.

Şu an hayatta olan insanlar korona virüs gibi global bir salgınla ilk kez karşılaşıyor. Ve dünyada pek çok şey değişti, değişiyor. Bu yaşananların sizin iç dünyanıza, üretiminize, yer verdiğiniz temalara etkisi nasıl oldu, olacak? Yaratıcılığınızı nasıl şekillendireceğini düşünüyorsunuz?

Aslında benim kalabalık, çok iletişim gerektiren ortamları bırakmamın üzerinden yaklaşık dört yıl geçti. Bu dönem içerisinde, isteyerek neredeyse tüm bağlantılarımı askıya alarak, daha çok kendimle vakit geçirmeyi tercih ettiğim bir sürece dönüştürdüm. İstanbul gibi kalabalık bir şehirden daha kırsal bir yere taşındım. Maruz kaldığım insan sayısını aza indirmek için daha az dışarı çıkmayı, etkinliklere daha az katılmayı tercih ettim. Böylelikle kendimle geçirdiğim zamanı fazlalaştırdım. Bunun aslında yalnızlığın tanımına yaklaşımımızla ilgili olduğunu düşündüm. Etrafınızda çok fazla insanın olmasının yalnız olmadığınız anlamına gelmediğinin farkına vardım. Ya da tek başına bir odada olmanız, sizin iletişim kurmadığınız anlamına gelmiyor. Yalnız değilsiniz, orada siz varsınız. Bu çok kişisel bir tercihti.
Salgının başlamasıyla insanlar bir anda evlere kapanmak zorunda kaldı. Sınırlı dışarıya çıkma izinleri, maskesiz çıkamama, sosyal mesafe zorunluluğu; önceki yaşam biçimi tercihimden uzak olmamasına rağmen, tercihimi bir anda zorunluluğa çevirdi.
Bu zorunluluk istemsiz bir şekilde bende bağlantı kurma isteği doğurdu. Bu daha önceki kalabalık yaşam biçiminden çok farklı bir istek oldu. Onların arasında olmak istemekten ziyade, sanırım duruma hakim olmak isteği. Bir şekilde tercihsizliğin oluşturduğu bir durum. Olmak istediğim ‘içeri’ olmasına rağmen, şimdi dışarıyla bağlantı kurmak isteyen bir zihin… Aslında bu birbiriyle çelişen iki istek! Aynı anda hem içerde olmak hem de dışarıda. Bu durumu, aslında gözetleme kulesine dönüşen bir ev gibi düşünebiliriz. Herkes bir şekilde cezaevinde, ama sen onları gözetleyen asker gibisin.

İlginizi çekebilir:  Müzik ve Sessizlik...

Yaptığım çoğu işte genelde yaşadıklarımdan yola çıkarak var olan tarihi, sosyolojik ve siyasi olaylarla ilişkilendirerek, konumlandığım durumu çözmeye çalışırım. Şimdi ise daha farklı bir durumla karşı karşıyayım. Kendimle çeliştiğim bir durumdayım. Kafamdaki şey de bu çelişkiyi çözmek.

 

Previous Story

Pandemi ve Sanatçıların İç Dünyası – Barış Sarıbaş

Next Story

Pandemi ve Sanatçıların İç Dünyası – Seçil Erel

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.