Pandemi ve Sanatçıların İç Dünyası – Hayal İncedoğan

/

Küresel salgın, sağlığımız ve sevdiklerimizin sağlığından endişe etmek, ekonomik gerçeklikler, fiziksel yakınlık kuramamak; ilk kez yaşanan, bambaşka bir yeni ‘normal’… Neredeyse tüm dünyayı saran küresel korona virüsü salgını sürecinde herkes gibi sanatçılar da evlerinde, izolasyonda, kendilerinin ve sevdiklerinin sağlığından endişeli ve bu tarz bir ‘yaşam stili’ni ilk kez deneyimliyor. Pandemi ve izolasyon deneyimi; kimi sanatçılarda sanata, üretimlerine odaklanmak şeklinde tezahür ederken, kimi sanatçılarınsa süreci anlamak, sindirmek üzere kendi içlerine dönmelerine vesile oluyor. Farklı disiplinlerden 15 sanatçıya aşağıdaki tek paragraflık soruyu yönelttik.

Şu an hayatta olan insanlar korona virüs gibi global bir salgınla ilk kez karşılaşıyor. Ve dünyada pek çok şey değişti, değişiyor. Bu yaşananların sizin iç dünyanıza, üretiminize, yer verdiğiniz temalara etkisi nasıl oldu, olacak? Yaratıcılığınızı nasıl şekillendireceğini düşünüyorsunuz?

Ben, dünyayla birlikte Türkiye sanat ortamının da uzun süredir yaşanan olaylar ve bunların etkisiyle zaten bir tür içe dönüş hali yaşadığını düşünüyorum. Yaşanan son durum ise tüm bunların üzerine geldi. Büyük sanat kurumları, galeriler ve müzelerin yanında elbette sanatçılar da bundan çok etkilendiler. Her durumda sanatçı olarak yapılabileceğiniz en iyi şeyin belli sosyal sorumluluk projeleriyle birlikte yine üretmeye devam etmek olduğunu düşünüyorum. Hem de kesintisiz şekilde, işinize daha çok sarılarak; ama bütünün bir parçası olduğunuzu unutmadan… Benim projelerim de özellikle ocak ayında sonlanan son sergimde olduğu gibi; zaman, mekan ve insana dair sorular ve kavramlarla biçimlenmeye devam ediyor. Uzun süredir, bugün belki her birimizin içinden geçtiği/geçirdiği, yaşamın kendisine dair bazı temel sorular üzerine düşünüyorum. Gelecek sergim de bu konular üzerine gelişiyor. Yaşanan bu sıra dışı günlerin getirdiği oldukça sert ve keskin gerçeklerin ve bunun sonucu oluşan kolektif ruh halinin yarattığı izlerin, bende en insani, en sarsıcı şekilde farklı biçimlere evrildiğini söyleyebilirim.

İlginizi çekebilir:  ARTBOOK DAYS 12-15 Mayıs'ta Arter’de

Aslında üretim süreçlerini düşündüğünüzde sanatçılar, fiziksel olarak eserlerini tamamlayıp paylaşana kadar geçen sürede zaten kendi izole alanlarında çalışmaya devam ediyorlar. Paylaşma ve izleyicinin eserle yüz yüze gelme noktasında ise bugün daha farklı çözümlerin gündeme gelebileceğini düşünüyorum. Diğer yandan hükümetlerin dünyanın farklı yerlerinde diğer çalışma alanlarını destekledikleri kadar sanatı da desteklediklerini görmek güzel, aynı desteği kendi coğrafyamızda da görmeyi diliyoruz. Yaşanan diğer krizlerden farklı olarak bu durum sadece şimdiyi değil önümüzdeki günleri de etkileyeceği için uzun vadeli değişimler ve dönüşümler yaşanacak. Sanat yine topluma, sürecin toplumdaki sosyolojik, psikolojik etkilerini anlamaya, yansıtmaya ve ayna olmaya devam edecek diye düşünüyorum.

Enteresan bir şekilde dünyanın her yerinde aynı durumun yaşanıyor olması; belli kaygıların, korkuların varlığı kadar, belli hassasiyetleri ve manevi değerleri de daha ortak ve eşit seviyeye taşıdı. Yaşanan benzer durumlar dünyanın bir diğer ucunda da benzer etkiler yaratabiliyor. Belki bugün için bir başka noktada paylaşacak ne çok şeyimiz olduğunu hatırlayarak sınırlar ötesi düşünebiliriz. Dolayısıyla sanatın söyleyecek sözü yine bitmeyecek ve bize aslında dünyanın bir diğer ucunda kanat çırpan bir kelebeğin etkisinin ne şiddette olabileceğini gösterecek. Ben herkesin bu zor günleri hem fiziksel hem ruhsal açıdan hasarsız ve olabildiğince sanatla geçirmesini dilerim.

Previous Story

Pandemi ve Sanatçıların İç Dünyası – Burcu Perçin

Next Story

Pandemi ve Sanatçıların İç Dünyası – Ansen Atilla

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.