Pandemi ve Sanatçıların İç Dünyası – Fırat Engin

/

Küresel salgın, sağlığımız ve sevdiklerimizin sağlığından endişe etmek, ekonomik gerçeklikler, fiziksel yakınlık kuramamak; ilk kez yaşanan, bambaşka bir yeni ‘normal’… Neredeyse tüm dünyayı saran küresel korona virüsü salgını sürecinde herkes gibi sanatçılar da evlerinde, izolasyonda, kendilerinin ve sevdiklerinin sağlığından endişeli ve bu tarz bir ‘yaşam stili’ni ilk kez deneyimliyor. Pandemi ve izolasyon deneyimi; kimi sanatçılarda sanata, üretimlerine odaklanmak şeklinde tezahür ederken, kimi sanatçılarınsa süreci anlamak, sindirmek üzere kendi içlerine dönmelerine vesile oluyor. Farklı disiplinlerden 15 sanatçıya aşağıdaki tek paragraflık soruyu yönelttik.

Şu an hayatta olan insanlar korona virüs gibi global bir salgınla ilk kez karşılaşıyor. Ve dünyada pek çok şey değişti, değişiyor. Bu yaşananların sizin iç dünyanıza, üretiminize, yer verdiğiniz temalara etkisi nasıl oldu, olacak? Yaratıcılığınızı nasıl şekillendireceğini düşünüyorsunuz?

Korona virüs ‘bu haliyle’ bizim kuşağın daha önce hiç karşılaşmadığı bir sorun. Fakat 1. Körfez Savaşı çıktığında dönemin Irak devlet başkanı Saddam Hüseyin’in Türkiye’ye kimyasal silahla saldırma tehdidini hatırlıyorum. O zaman çok küçüktüm ama akşamları kentlerde karartma uygulandığını, imkanı olanların evlerinin içinde panik odası oluşturduğunu biliyorum. Yine 1986’da Çernobil Nükleer Santral kazası olduğunda kimsenin Karadeniz’e gidemediğini, gıda sıkıntısı yaşadığını, herkesin kanser olma riski ile karşılaştığını hatırlıyorum. Daha da yakın tarihe bakacak olursak, iki yıl öncesine kadar sokaklarda, AVM’lerde bomba paniği yaşadığımız; meydanlarda, toplu taşıma araçlarında ve duraklarında sürekli bir panik havası estiği dün gibi aklımızda. Yani demek istediğim toplumsal travmalar bizi hiç yalnız bırakmadı; dün de, bugün de… Tarihte örnekleri ise her dönemde çok çok fazla…

İlginizi çekebilir:  İstanbul Bienali Mandaların İzini Takip Ediyor

Korona virüs yapısı itibariyle daha önce karşılaşmadığımız bir olay ama az önce bahsettiğim olaylardan ötürü, “Bir bu eksikti zaten” diyebileceğimiz bir sorun. Hayat böyle; kültür evrenimiz medeniyeti inşa ederken adaletsizlik, eşitsizlik, sömürü ve rant düzeni içinde tüm bu toplumsal travmaları da beraberinde yaratıyor. Korona virüs de, diğer tüm sorunlar gibi, bana kalırsa bunun bir sonucu. Şu an salgınla ilgili ilk panik havasını attığımızı düşünüyorum, sonbaharın başında da bu işin artık bitmiş olacağını öngörüyorum. Ama önemli olan sonrası: Yani buradan gerekli dersleri alıp, alamayacağımız… Kapitalist düzenin gelip dayandığı bu hali ile bu iş sürdürülebilir değil, bu gidişle korona biter, başkası başlar…

Benim açımdan 2020-2021 planlarım alt üst oldu, birçok sergim ertelendi, iptal oldu. Dolayısıyla planlarımı yeniden yapmam gerekiyor. Benim iç dünyamda, üretimimde ve temalarımda ise radikal bir değişiklik olur mu? Bilemiyorum… Ama hepimiz bu süreçten dersler çıkarıyoruz. Ben de kendi adıma dersler çıkarmaya çalışıyorum, daha sorumlu olmak adına, daha iyi bir insan olmak adına düşünmemiz lazım. Bu süreç sonunda hepimizin, her bir bireyin kendi iç değişimlerine açık olmasını arzu ediyorum. Bu anlamda benim yaşayacağım her içsel değişiklik kuşkusuz işlerime de yansıyacak, bu değişimlerin biçim/içerik ilişkisi açısından neye evrileceğini ise zaman gösterecek.

Previous Story

Pandemi ve Sanatçıların İç Dünyası – Nezaket Ekici

Next Story

Pandemi ve Sanatçıların İç Dünyası – Seçkin Pirim

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.