Onların Gözünden Koleksiyonerlik…

//

Virtual Contemporary Istanbul kapsamında, Pernod Ricard Türkiye sponsorluğunda gerçekleştirilen “CI Art Talks at House of Brothers” başlıklı sanat sohbetleri, birbirinden farklı konuklarıyla koleksiyonerliği masaya yatırdı. Pelin Aktaş’ın moderatörlüğünü üstlendiği sohbetlerde ‘Kuşaklararası Sanat’ konuşuldu.

House of Brothers’ın YouTube kanalı olan Brothers1801’den tamamı izlenebilen sohbetlerin ilk serisinde yayınlanan bölümlerden biri sanat danışmanı Emirhan Elkorek ile GYIAD Başkanı ve DFDS Satış, Pazarlama, İş Geliştirme ve Stratejileri Başkan Yardımcısı Fuat Pamukçu’yu bir araya getirdi. Yakın arkadaşı olan koleksiyoner Pamukçu’ya  danışmanlık da yapan Elkorek, koleksiyonerler için sanat eseri seçerken dikkat ettiği noktaları anlattı. “Yeni işler bir önceki nesil koleksiyonerler tarafından fazla talep görmüyor olsa bile benim onlara ağırlıklı olarak tavsiyem daha genç ve daha yenilikçi işleri almalarıdır. Ama tabii ki nihai karar koleksiyonerindir” diyen sanat danışmanı, “Bir eser alırken sanatçının da bir parçası alınır diye bir tabir vardır. O yüzden eseri alan kişinin sanatçıyı tanıması çok önemlidir. Koleksiyoner ve sanatçı arasında kurulan ilişkiyi destekliyorum” diye devam etti.

Fuat Pamukçu:

“Koleksiyonumu Deniz Üzerine Oluşturdum”

Yıllardır Elkorek ile birlikte sanat eserlerinin izini süren Pamukçu da koleksiyonunda önem verdiği noktalardan bahsederken “Küçüklükten beri deniz sevdam ve sanata ilgim var. Bu nedenle koleksiyonumu deniz üzerine oluşturdum. İstanbul’da büyüdüğüm için denize karşı bir tutkum var. Zaman içerisinde biriktirdiğim eserlerin sayısı arttı ve çeşitlenmeye başladı. 20’ye yakın eserim var ve bunların çoğu fotoğraf üzerine…” diye konuştu. Koleksiyonunda Ara Güler, İzzet Keribar ve Abidin Dino’nun da eserleri bulunan Pamukçu, “Eserleri alırken sanatçılarla tanışmak, onların dünya görüşlerini öğrenmek bana en çok keyif veren şeylerden” diye ekledi.

Kerem Kanık:

“Koleksiyonerlikte Mesele Aşktır”

Titrifikir Ortak Kurucusu ve CCO Kerem Kanık ile yazar Burcu Dimili de “CI Art Talks at House of Brothers”ın ilk serisinin konukları oldu. Reklam ve dijital medya dünyasında ismini duyuran koleksiyoner Kanık ve Dimili’nin konuk oldukları “CI Art Talks at House of Brothers”’ın bu bölümünde yazar ve koleksiyoner bakış açılarıyla kuşaklar arası sanat algısı konuşuldu. 20 yıla yakın bir süredir reklamcılık yapan Kanık, 10 yıla yakın bir süredir de sanatla koleksiyoner olarak ilgilendiğini söyledi. Koleksiyonerliği dövme yaptırmaya benzeten Kanık ilk sanat eserini aldıktan sonra bu tutkusundan vazgeçemediğini dile getirdi. “Eserle tanıştığımda önem verdiğim tek şey bana bir yumruk atması, başka hiçbir kriterim yok” diyen ve genç veya yaşını almış sanatçı ayrımı yapmadığını söyleyen Kanık sanat eserleriyle ilgili olarak, “İlk görüşte aşka inanıyorum. Koleksiyonerlikte mesele aşktır. Benim, 20 yıldır sevdiği futbol takımının formalarını biriktiren bir arkadaşımdan çok da farkım yok. Bu yüzden sıradan bir koleksiyonerim diyorum” diye konuştu.

Koleksiyoner hikayeleri üzerine bir yazı dizisi hazırlayan Dimili ise, “Koleksiyoner röportajları yıllardır yapılıyordu, ama bu seri uzun soluklu oluşu sebebiyle diğerlerinden ayrılıyor” derken, yazı dizisinde Kanık’la yaptığı bir röportajına da yer veren yazar “Koleksiyonerlik tutku olmadan yapılacak bir iş değil. Olgun koleksiyonerler koleksiyonlarını daha belli temalar ve disiplinler etrafında oluşturuyor. Genç koleksiyonerler ise genç sanatçılara daha fazla ağırlık veriyor ve daha cesur seçimler göze çarpıyor” diye konuştu.

Duygu Demir:

“Genç Küratörler Tercih Edilmek İstenmiyor”

Sohbetlerin ikinci serisinde Pelin Aktaş, sanatçı ve border_less kurucu ortağı Huo Rf ile bağımsız küratör ve yazar Duygu Demir’i ağırladı. Farklı coğrafyalardan seçilen sanat üzerine anlatı ve görüşleri bir araya getiren bir platform olan border_less’in kurucularından Huo Rf çağdaş sanatçı kimliğinin yanı sıra bu projeyle birlikte girişimciliğe adım attığına da dikkat çekti. Taner Ceylan’la uzun süre çalıştığını belirten Huo Rf, Ceylan’a teknik anlamda yakınlık hissetmediğini ancak zihinsel olarak yakın olduklarını söyledi.

Sohbetin diğer katılımcısı bağımsız küratör ve yazar Duygu Demir ise dünyanın en önemli üniversitelerinden Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde doktorasına devam eden bir sanat tarihçisi. 2007’de hayatını kaybeden Hüseyin Bahri Alptekin’in SALT açılışındaki sergisi üzerine çalışan ve sergiye eşlik eden kitabın editörlüğünü yapan Demir her yaştan sanatçıyla çalışabildiğini dile getirdi. “Türkiye sanat dünyasında ‘yaşçılık’ sorunu var ve genellikle genç küratörler tercih edilmek istenmiyor” diyerek jenerasyon farkının yarattığı sıkıntıya dikkat çeken Demir ayrıca yeni kuşakta sanatçıdan daha fazla küratör olduğunu söyledi. “Sanatçılar kendi sanatsal pratikleri ile ilgili bir güvensizlik yaşıyorlarsa yaş sorun olabiliyor. Ama onun dışında bence yaş sanat dünyasında fazla görünür bir şey değil” diye ekleyen Demir “İş birliklerinde de başkasının bakış açısını kendi üretimine teslim etmek çok önemli” diye devam etti.

Selman Bilal:

“Bir Farkındalık Yarattık”

“CI Art Talks at House of Brothers”ın izleyiciyle buluşturduğu diğer konuklar Bilsar Yönetim Kurulu Başkanı & CEO Selman Bilal, Bilsar Kreatif Direktörü Ceren Taşkent Acarol ve sanatçı Esk Reyn oldu. Acarol, Bilal’in yaşadığı B3 evinden ismini alan B3 koleksiyonunu anlattı. Türkiyeli sanatçılarla kurduğu bağa dikkat çekerken “Koleksiyonun en değerli özelliklerinden biri her bir sanat işinin görülebilir olması. Depoya kaldırılmış, görülemeyen hiçbir iş yok” dedi ve koleksiyonun da bu yönde ilerleyeceğini ekledi. Bilal ise bütün sanatçılarla birlikte çalıştıklarının altını çizerek koleksiyonun bu anlamda birlikte geliştirildiğine dikkat çekti. İşlerin yerleştirilmesinin önemine dikkat çeken Bilal ve hemen hemen her işin mekana özgü yerleştirildiğini anlatan Acarol, yerleştirmeye sanatçılarla beyin fırtınası yapılarak karar verildiğini paylaştı.

İlginizi çekebilir:  Paris 'Sanat Başkenti' Rolünü Londra’dan Çalıyor

Video sanatıyla devam eden konuşmada Bilal, “Her zaman video sanatı aklımızdan geçiyordu” dedi. Bilal, Acarol ile Venedik Bienali’ne gittiklerinde dönüş yolunun tamamen beyin fırtınasıyla geçtiğini, orada video sanatının önemli hale geldiğini ve ne kadar farklılaştığını gördüklerini anlattı; döndüklerinde binaların arkasındaki garajı boşaltarak projelendirdiklerini dile getirdi. Bilsar Yönetim Kurulu Başkanı & CEO Selman Bilal, “Bir farkındalık yarattık, video sanatı daha çok konuşulmaya, daha çok gösterilmeye başladı. Şimdi performans videoları yükseliyor, bizim de o alanda bir projemiz var” diye konuştu.

B3 evinde “Tohum” adında bir yerleştirmesi olan sanatçı Esk Reyn ise “Tohum aslında benimle çok alakalı, özel bir iş” derken, koleksiyonda “Benim çocukluk kahramanımdı” dediği İlhan Koman’ın yer almasının kendisini çok etkilediğini söyledi: “Benim hayallerim de ufak bir tohumdu ve sonradan benim için hayal olan biriyle aynı koleksiyonda bulunmak çok inanılmaz geldi bana” diye ekledi. Esk Reyn, üretim sürecinin çok farklı olduğunu, bir hafta-10 gün kadar B3 koleksiyonunda vakit geçirerek işi ürettiğini anlattı.

Defne Tulga:

“Koleksiyonerlik Sadece Alım Yapmak Değil”

Konuşmaların Brothers 1801 YouTube kanalından 31 Aralık’ta paylaşılan son serisinin konukları arasında koleksiyoner Örge Tulga ve genç koleksiyoner kızı Defne Tulga yer aldı, anne-kız moderatör Aktaş’ın sorularını yanıtladı. Yaklaşık 30 yıldır devam eden koleksiyonlarını “figürün odakta olduğu, figürün sınırlarını; formla olan ilişkisini sorgulayan bir koleksiyon” diye tanımlayan Örge Tulga, “Amacımız koleksiyonu taze, canlı tutmak. Yeni maceralara, mekanlara, medyumlara açık bir şekilde devam ediyoruz” diye konuştu. Çocuklarının koleksiyonerlik deneyiminin onu nasıl etkilediği üzerine ise “Onların heyecanı, motivasyonundan etkileniyorum” dedi.

Sanat eserleri üzerine ailece sohbetler edilen bir evde yetişmenin etkisine vurgu yapan genç koleksiyoner Defne Tulga ise “Bu, bana büyük bir örnek” derken, koleksiyonlarında “benim olmalı” hırsının olmadığını, sanat eserlerini anlamak ve yaşamanın önemli olduğuna dikkat çekti. Kendini genç bir koleksiyoner adayı olarak gördüğünü söyleyen Defne Tulga, ‘koleksiyonerliği sadece alım yapmak değil, ekosistemin içindeki her aktöre dokunmak, fayda sağlamak’ olarak gördüğünü paylaştı. Anne-kız, pandemi sonrasında nasıl bir sanat dünyasıyla karşılaşılacağı konusunda da görüşlerini paylaştı. Örge Tulga, “Galeriler herhalde farklı iş modelleri yaratmak durumunda kalacaklar diye düşünüyorum. Koleksiyonerleriyle daha yakın ilişkiler kurmak ya da belki online’a daha fazla alan açmak durumunda kalacaklar” derken lokal bir sanat ortamının olacağını, galeri iş birliklerinin artacağını düşündüğünü söyledi. Yaklaşık bir buçuk senedir Türk Kadın Sanatçılar Sergisi üzerine çalıştıklarını belirten Defne Tulga ise Meşher’de 2021 Eylül ayında sergiyi gerçekleştireceklerini duyurdu.

Seçkin Pirim:

“Hayatımın Tek Amacı Heykel Yapmak”

Pernod Ricard Türkiye sponsorluğunda gerçekleştirilen “CI Art Talks at House of Brothers” başlıklı sanat sohbetlerinin son serisinin ağırladığı isimlerden biri de heykeltıraş Seçkin Pirim oldu. Henüz 6 aylık bir bebekken ailesiyle birlikte taşındığı Kuzguncuk’un sanat dünyasına adım atmasında çok büyük bir etkisi olduğunu söyleyen Pirim, “O kadar çok sanat atölyesi ve sanatçının olduğu bir yerde büyümek beni bu yola soktu. Onlara çok özeniyordum, o sanatçı tavırlarına. Onları hayretler içerisinde dinlerdim ve her şey onlara duyduğum özenti ile başladı. Bu işe mutfağından başladım” diye anlattı.

“Hayatımın tek amacı heykel yapmak ve bunu meslek olarak görmüyorum, bu bir yaşam tarzı” diyen Pirim eserlerinin kendi hayatından ilham aldıklarını söyledi. “Kendimden çıkan bir şeyin birilerine dokunacağını düşündüğüm için bu eserleri yapıyorum” diyen Pirim kağıtla tanışması üzerine de ilginç bir anekdot anlattı. Kağıtla askerdeyken tanıştığını anlatan heykeltıraş, “Askerde yazıcıydım, 6 ay boyunca kağıtla çok fazla haşır neşir oldum. Komutandan gizlice kağıtları kesip bir şeyler yapmaya çalıştım. Askerden dönünce de kağıt işleri yapmaya başladım” diye konuştu. “Heykelle uğraşmak malzemeyle uğraşmak demek. Her şeyden heykel yaratabilirsiniz. Bazen malzeme bana iş yaptırıyor bazen yapacağım iş üzerinden malzeme arayışına giriyorum” diyen Pirim her yaştan koleksiyonere hitap ettiği için de çok mutlu olduğunu söyledi.

Sanat sohbetlerini tamamını virtual.contemporaryistanbul.com web adresinden ve Brothers 1801 YouTube kanalından takip edebilirsiniz.

Previous Story

‘Derisini Satan Adam’ İlham Oldu

Next Story

Hem Dansçılar Hem Amatörler İçin Yeni Bir Deneyim: Gaga

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.