Adana, Mezopotamya ve Çukurova’nın tarihsel derinliğini çağdaş sanatla buluşturan kapsamlı bir sergiye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 18 Ocak’ta Adana Seyhan Çırçır Sanat Merkezi’nde kapılarını açacak Mezopotamya’dan Çukurova’ ya Toprağın Teni adlı sergi, 43 sanatçının eserlerine yer veriyor. Küratörlüğünü Ezgi Bakçay’ın üstlendiği sergi, Çukurova bölgesinde çağdaş sanat projeleriyle tanınan KUN Art Space’in koordinatörlüğünde gerçekleşiyor. 8 Şubat’a dek görülebilecek sergi, Adana Büyükşehir, Seyhan ve Yüreğir Belediyelerinin desteklediğiyle düzenleniyor.
Mezopotamya’dan Çukurova’ ya Toprağın Teni sergisinde yer alan 43 sanatçının her biri sanatın farklı dallarını kendi tarzlarında yorumlamalarıyla öne çıkıyor. Seçkide yer alan sanatçılar ise şöyle: Ahmet Rüstem, Hakan Sarar, Amar Kılıç, Ayhan Akikol, Bawer Doğanay, Bedia Ekiz, Beşir Bayar, Delal Eken, Dilan Demir, Duvok, Ekin Keser, Erdoğan Kaplan, Ezgi Özten, Ferhad Salman, Hakan Çapkan, Hamza Kırbaş, Hesen Chalak, İbrahim Ayhan, Mahmut Akdemir, Mehmet Çimen, Mekin Avras, Murat Özbakır, Mustafa Boğa, Mustafa Duymaz, Mustafa Özbakır, Nadan, Nini Önözden, Oben Yılmaz, Özgür Eryılmaz, Ramazan Bayram, Rıdvan Aşar, Robin Çoban, Sefa Çatuk, Serap Özergin, Sinan Kaplan, Sinem Dişli, Sıla Somer, Studio Pinprick, Tahsin Engin Gökten, Tao Ulusoy, Tifak Arslan, Veli Mert ve Yüsra Dirik.
“Toprağın Teni sergisi, Mezopotamya ve Çukurova’da yaşamış ve üretmiş, oradan beslenmiş ve esinlenmiş sanatçıları bir araya getirerek, toprağın ve insanın iç içe geçmiş hikayelerini keşfetmeye davet ediyor. Sergiye katılan sanatçılar bu iki coğrafyayı, toprağın açtığı düşünsel ve imgesel ufukta ziyaret ediyor. Bellek, aidiyet, mülkiyet, adalet, hürriyet gibi kavramlar üzerine düşünceler Mezopotamya ve Çukurova’dan filizleniyor. Edebiyatın doğum yeri olan coğrafya, çağdaş sanatın marifetiyle dile geliyor: “Nereye aitiz gerçekten, sahip olduklarımıza mı yitirdiklerimize mi? Doğduğumuz ya da doyduğumuz yer mi memleket, yoksa sadece bir masal diyarı mı? Ne zaman yerleşmiş atalarımız? Acaba hiç yerleştik mi?
Toprağın Teni sergisinde toprağın kutsallığının, birleştirici gücünün; mülkiyet ve üretim ilişkilerindeki değişimle birlikte aşınan değerinin; toprak etrafında kurulan yeni toplumsal ilişki, duyma ve duyumsama biçimlerinin izlerini sürebiliriz. Coğrafyanın ancak kaynak sağladığı oranda değerli olduğuna dair hafriyatçı bakış açısına ve ekokırıma karşı duruş, sanatsal ifadelerin ortak noktasını oluşturuyor.
Toprağın Teni’nde buluşan sanatçılar, insan merkezci olmayan bir yaklaşımla, toprağın miras değil ancak emanet olabileceği fikriyle üretiyorlar. Topraktan emanet alınan ise canlı ve cansız tüm varlıkların ortak hafızasıdır.
“Toprak hafıza mekânıdır, hatırlar. Taş, kök, toz beden gibi duyar ve kayıt tutar. Halkların ortak hafızası toprağın teninde katman katman birikirken, geçmiş de duyulmayı bekler. Toprak bereketin olduğu kadar yas ve taziyenin de mekanıdır. Travmaların bıraktığı boşluk toprakta saklanır. Toprakla yüzleşmek sorumluluk almak ve adalet talep etmektir. Sadece gelmişler, geçmişler için değil gelecekler için de.
Toprağın Teni sergisinde sanatçılar kendi doğumlarından çok önce başlamış hikâyelerini Mezopotamya ve Çukurova’dan dinliyorlar. Kent gürültüsüyle boğuluyor o ses, sosyal medyanın uğultusuyla ya da otoritenin zoruyla ama her seferinde zeminde hissettiriyor kendini toprak. Bildiklerimizin ve sahip olduklarımızın ötesinde soluk alıyor.”
Bölgede son yıllarda gerçekleştirdiği önemli sergiler ve sanat etkinlikleriyle öne çıkan çağdaş sanat galerisi Kun Art Space ve galeri kurucusu Elif Sezer’in şehirde böylesine kapsamlı bir sergi gerçekleştirmesindeki payı büyük. Bir hayalin peşinden giderek son yıllarda çağdaş sanatı Adana’ya taşıyan Elif Sezer, her fırsatta tıpkı bereketli toprakları gibi her alandan pek çok sanatçının doğup büyüdüğü şehrine sanatına ve sanat potansiyeline inancını vurguladı.
Sezer, Artdog İstanbul‘a verdiği bir söyleşide “Çukurova’nın sanat potansiyelini; dinamik, çeşitli ve keşfedilmeye açık olarak tanımlayabiliriz. Bölgenin coğrafi konumu, farklı kültürel etkileşimlere de açık bir bölge olması, gelenekselden çağdaşa tüm sanat formlarını besleyecek nitelikte. Adana gastronomik açıdan zenginliğiyle çok ön plana çıkarken, her alandan pek çok sanatçının doğup büyüdüğü bir şehir olaraksa arka planda kalıyor. Keza Adana’da yaşayıp üreten yerel sanatçılar da sanat izleyicileri de hepimizi şaşırtıcı çoğunlukta,” demişti.
Serginin izleyiciye sunulduğu Adana Seyhan Çırçır Sanat Merkezi, 1950’li yıllarda inşa edildi. Bir dönem Çırçır Fabrikası olarak kent ekonomisine katkı sağlayan yapı, 2023 yılında Seyhan Belediyesi tarafından sanat merkezine dönüştürülen bölgenin kültür- sanat ortamına katkı sunuyor.
Adını sanatçı Fatoş İrwen’in aynı isimli eserinden alan sergi, 18 Ocak- 8 Şubat tarih aralığında Adana Seyhan Çırçır Sanat Merkezi’nde her gün saat: 11.00- 18.00 arasında izlenebilir.