Mehmet Güleryüz, 2013

Mehmet Güleryüz’e Veda

Bir süredir Paris’te kanser tedavisi gören Türk resminin duayenlerinden Mehmet Güleryüz’ü 3 Eylül’de 86 yaşında kaybettik. Sanat dünyasından dostları Mehmet Güleryüz’ü ArtDog Istanbul için kaleme aldı.

//

Türk resim sanatının usta isimlerinden Mehmet Güleryüz, 86 yaşında hayata veda etti. Hızlı ve üretken bir yaşam süren Güleryüz, sanat dünyasında bıraktığı derin izlerle hatırlanacak. Akademi yıllarından itibaren sanatı ve düşünceleriyle dikkat çeken Güleryüz; resim, tiyatro ve performans sanatını ustaca bir araya getiren bir sanatçı olarak tanınıyordu.1938 yılında İstanbul’da doğan Mehmet Güleryüz, Paris’te aldığı sanat eğitimiyle kariyerini uluslararası bir boyuta taşımış, Türkiye’de yetişen birçok sanatçıya hocalık yapmıştı. Enerjik ve cesur üslubuyla tanınan Güleryüz, hem yurt içinde hem de yurt dışında pek çok sergi açtı. Sanatçının ani ölümü, sevenlerini ve sanat camiasını derin bir üzüntüye boğdu. Sanat dünyasından dostları Beral Madra, Levent Çalıkoğlu, Haldun Dostoğlu, Vasıf Kortun ve Bedri Baykam Mehmet Güleryüz’ü ArtDog Istanbul’a anlattı.

Beral Madra: “Söylemi, Duruşu ve Eylemleriyle Unutulmayacak”

Mehmet Güleryüz kendisini toplumun anlamasını isteyen bir biçimde anlatan bir sanatçı. 1996’da yapılan bir söyleşide resimlerini şöyle tanımlıyor: “Yaptığım resimlerde biçimden çok renge dayanıyorum. Desenci yapı ve form hâkim olmakla birlikte daha çok rengin iç ışık meselesi, raporlar (renk komşulukları), renk şiddetleri önemli olmaya başlamıştı ve bugünkü̈ resmim biçim ve renk değerlerine dayalı bir kurguya sahip. Beslendiğim kaynaklar da daha başka. Düşünce de şekillenip bedende yoğun bir enerjiye dönüşerek dışavurumcu bir ifade biçimiyle ortaya çıkıyor. Dans, tiyatro, şiir gibi birçok farklı sanat dallarıyla buluşuyor tuvallerde. Yani düşünsel alt yapı, fiziksel kontrol ekspresyon olarak resme yansıyor.” (1)

Bu sözler onun resimlerini, desen ve üç boyutlu yapıtlarını en anlaşılır biçimde anlatıyorsa da, tümel yapıt mirasını derinlemesine inceleyince siyasal, toplumsal ekonomik ve kültürel hakikatler bütün özellikleriyle ortaya çıkıyor. Bu miras Türkiye’nin 1950-2024 arasında geçirdiği bütün süreçleri işleyen özelliklere sahiptir.

2005’de Selim İleri Mehmet Güleryüz ile benim bir söyleşimi yayınladı Zaman gazetesinde. Bu söyleşide Güleryüz’ün o tarihteki siyasal, toplumsal ve kültürel düzen üstündeki eleştirel düşünceleri yapıtlarının arkasındaki düşünsel evrene ışık tutuyor. (2)

Türkiye’de Toplumsal Gerçekçi, Dışavurumcu, Post-Modernist resim ve diğer yapıtlar küresel bağlamda Soğuk Savaş, Kapitalizm ve Komünizm çatışkısı ve bunların karşısında hızla gelişen eleştirel kuram etkileriyle 1960’larda başlayan sanatçının özgürlüğü, bireyselliği, toplumsal sorumluluğu ile ilgili söylemlere yöneldi. Güleryüz’ün 1960’larda ürettiği resimler bu özelliği öncü bir atılımla zamanın düşüncesine bağlılık taşıyor. 1970’ler ve 1980’lerde giderek olgunlaşan bu çalışma ve estetik hakikate ulaşmak amacıyla bilinçaltı süreçlerin irdelenmesini de içererek Türkiye’de çok gerekli olan Sürrealizm’i de kapsıyor. Tümel yapıt mirası bize yarım yüzyıllık bir siyasal, toplumsal, bireysel ikilemleri, çatışkıları kimi zaman sert ve acımasız bir göstergeyle kimi zaman da kara mizahla sunuyor. Hakikat ve Post-hakikat arasındaki amansız çekişmeyi yaşayan günümüz genç kuşağı için bu mirasın korunması son derece önemlidir. 2005’de (20 yıl önce) söyleşide Güleryüz günümüz sanat ve kültür ortamında bugün de deneyimlediğimiz siyasal, ekonomik, epistemolojik sorunları belirtiyordu; yalnız yapıtlarıyla değil, yaşanan düzen ve ortam içinde söylemi, duruşu ve eylemleriyle unutulmayacak.

Benim Mehmet Güleryüz ile mesleki iş birliğim 1. ve 2. İstanbul Bienallerinde başladı; özellikle Yerebatan Sarnıcı’nda gerçekleştirdiği yerleştirme bienale değer kattı. Bu süre içinde sanat ortamından bana yöneltilen olumsuz eleştirilere karşı beni destekledi. Güleryüz’ün haksızlıklar karşısındaki ödünsüz duruşu 2013 Gezi olaylarında belleklere kazınmıştır; o tarihte 75 yaşındaydı! 2016’da Çanakkale Bienali’ndeki görevim bir milletvekili tarafından faşist bir saldırıya uğradığında da basına açık mektup vererek beni destekledi. (3)

Levent Çalıkoğlu: Güçlü Bir Karakter, Olağanüstü Yaratıcı Bir Sanatçıydı

Türk resminin en özgün, bağımsız ve eleştirel isimlerinden birini kaybettik. Mehmet Güleryüz, sadece kendi kuşağının değil, muhtemelen Türkiye resim tarihinin en yaratıcı ve en özgün sanatçılarından biriydi. Sanatının her aşamasında yaratıcılığını sürdürebilen nadir isimlerden biriydi. Güleryüz her zaman canlı, dimdik ve güçlüydü; hep mücadele etti, sözünü esirgemedi. Dolu dolu bir hayat yaşadı. Onu 1996 yılında tanıdım ve o günden beri sayısız kitap ve sergi çalışması gerçekleştirdik. Resim sanatına dair neredeyse çoğu şeyi ondan öğrendim. Güçlü bir karakter ve olağanüstü yaratıcı bir sanatçıydı. Aynı zamanda çok etkileyici bir eğitmendi; birçok kuşak üzerinde derin izler bıraktı. Son olarak mayıs ayında İstanbul’a geldiğinde görüştük. Bir süredir Casa Botter’deki sergisi üzerine konuşuyorduk. Özellikle pandemi döneminde Paris’te ürettiği eserlerini sergilemek istiyordu. Son bir yılda Paris’te iki kere atölyesini ziyaret ettim. İstanbul’daki son görüşmemizde biraz keyifsizdi, ama sergisiyle ilgili hâlâ çok güçlü duygular taşıyordu. Yeni bir sergi yapmanın heyecanı içindeydi. Beklemediğimiz bir kayıptı doğrusu. 86 yaşındaydı ama her görüşmenizde size yeni bir şey öğretirdi. Eski tabirle, fişek gibi bir duruşu, güçlü bir karizması vardı. Güleryüz’ün tiyatroya olan bağı da sanatını derinden etkiledi. Oradan edindiği ifade, karakter yaratma, kompozisyon ve sahne oluşturmayı büyük bir güç ve itkiyle resim sanatına dönüştürebilen nadir sanatçılardan biriydi. Benim için bir baba gibiydi; sözleriyle ve davranışlarıyla bana hep yol gösterdi. Gelmiş geçmiş en önemli sanatçımızı kaybettiğimizi düşünüyorum. Çok üzgünüm.

İlginizi çekebilir:  9. Çanakkale Bienali: “Zamana Bırakmak”

Haldun Dostoğlu: “Ressam”ı Kaybetmenin Derin Üzüntüsünü Yaşıyorum

Galerimizin kuruldugu ilk günden itibaren sürekli uyarıları ile beni zinde tutan, resme bakmak, resmi okumak gibi alanlarda bakış açımı zenginleştiren, taviz vermeyen duruşuyla hem kendi kuşağına hem kendinden sonrakilere örnek olan çok değerli bir “ressam”ı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyorum.

Vasıf Kortun: “Bir Kamu Entelektüeli Olarak Varoldu”

Mehmet sert, hırslı, aksi ve maçoydu ama konuşunca kulak vermek zorundaydınız, zorla dinletirdi kendini, boş konuşmaz ve boşu boşuna aksilenmezdi. Bağlı olduğu her şeye gönülden bağlıydı, Kerimcan’a, okumaya, tiyatroya, edebiyata, durmaksızın çalışmaya, çizmeye, meselelere farklı açılardan, belki de kendi açısından bakmaya. Hikayeci bir ressamdı ama katiyyen yenidışavurumculuğa kilitlenmedi. Hayvan ve insan mizacını çok iyi bilirdi. Libidosu resmine sızardı ama göz göre göre değil. Mehmet’in, koşullarını piyasaya bile son demine kadar dikte etmeye çalışmadığı bir an bile olmadı. Çok iyi, çok keskin bir hocaydı. Türkiye’li bir dünya sanatçısıydı ama dünya bunu bilmiyordu. İyi bir hak takipçisiydi. 1977 1 Mayıs’ından Gezi Direnişi’ne bir kamu entelektüeli olarak var oldu.

Bedri Baykam: “Türk Sanat Ortamını Acı İçinde Bıraktı”

Değerli dostum Mehmet Güleryüz’ün kaybından dolayı şok içindeyim. Sevgili Mehmet’le tanışıklığımız, yarım asıra yaklaşan bir geçmişe dayanıyor. Kötü habere önce inanmak istemedim ve uzun süre teyidini alamadığım için içimde bir umut vardı… Bu büyük kayıp, ne yazık ki Türk sanat ortamını acı içinde bıraktı, hepimizin başı sağ olsun.

Türk resminin en değerli isimlerinden biri olmasının yanı sıra UPSD’nin kuruluş aşamasında yönetimde beraber yer almıştık, kendisi ilk Başkanımızdı. Gerek Türk sanatında sarsılmaz bir yeri olan eserleri gerek demokrasi mücadelesindeki ödünsüz duruşu, olağan dışı sanatçı kimliği ve arkasında bıraktığı sayısız dostluk, anekdot, kitapları, sahnede bir aktör olarak eşsiz performansları, genç kuşaklarla olan güzel diyalogları ve arkasında bıraktığı büyük dostlukları hiçbir zaman unutulmayacak. Balkan Naci İslimyeli’nin, Adnan Çoker’in ve Komet’in ardından onu da kaybetmek, Türk sanatında ve hepimizin kalbinde oluşan dev boşluğu daha da büyüttü. Buna hazır değildik… Mehmet Güleryüz sanat hayatımızdaki yeri ve arkasında bıraktığı sayısız eserle sonsuza dek aramızda yaşamaya devam edecek. Mekânı cennet olsun, Tanrı başta sevgili oğlu Kerimcan Güleryüz olmak üzere tüm ailesine ve sevenlerine, tüm sanatçılarımıza sabır versin.

Ayla Ersoy’un(1996:4) Ersoy, A.(1996). Mehmet Güleryüz ile Sanat Üzerine Söyleşi. Genç Sanat. Sayı:28 https://www.beralmadra.net/articles/interviews/selim-ileri-roportaji/

https://www.gazeteduvar.com.tr/kultur-sanat/2016/09/06/mehmet-guleryuzden-vekile-kinama-mesaji

 

Previous Story

İstanbul Sahneleri İçin Konser ve Festival Zamanı

Next Story

Üç Nesil Pilevneli’ler

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.