“Maskeli Hallerimiz Kolektif Hafızamızdan Silinemeyecek Bir Gerçek”

///

İlk kez Baksı Müzesi’nde sergilenen ve Contemporary Istanbul Vakfı’nın iş birliğiyle Fişekhane’de bulunan üretim ve sergi mekanı Cocoon’da İstanbullu sanatseverlerle buluşan “Maske/Çağrışımlar” sergisi bu ay sona eriyor.

20 sanatçı ve tasarımcının maske yorumlamalarının yer aldığı, 11 Mayıs’a kadar devam edecek sergide işleri yer alan sanatçılardan Beyza Boynudelik, Fırat Engin ve Felekşan Onar’la pandemiyle birlikte hayatımızda daha farklı bir yere oturan maske imgesini masaya yatırdık. Sergilenen işleri için ilham kaynaklarını ve post-pandemi dönemindeki yeni dünyada sanatın nasıl olacağına dair öngörülerini sorduk.

Felekşan Onar

“Bir Kitap Sayfası Gibi Çevirince Değişmeyecek”

Pandemi sürecinin en başında, panik ve korku içinde evlere kapandığımızda acizlik hissi içinde küçük bir grup halinde yakın çevremizi harekete geçirerek, Türk Tabipler Birliği’nden informal olan bize gelen bir talebe geri dönüş sağlayabilmek için tek kullanımlık malzeme alımları için fon yaratmaya çalıştık. 4-5 hafta gibi bir sürede hayalimizde olmayan rakamları oluştu, Türkiye’nin dört bir yanındaki devlet hastaneleri ve aile merkezlerinde bizle iletişimde olan doktorlar vesilesiyle maske, önlük, siperlik, eldiven ulaştırdık. Bu çok yorucu bir çalışma oldu ama bir o kadar da değerli…  Şahsen şaşkınlık içinde olduğum bir dönemde işe yaramak, salgın ile mücadelede etken bir rol almak ve kapandığım mekandan da olsa yararlı olmak bana çok iyi geldi.

Felekşan Onar, GetmePPE, Cam yerleştirme, 15 x 6 x 5 cm. (her biri)
Salgının ne olduğunun anlaşılması, akabinde yavaş yavaş maskelerimizle limitli de olsa dışarıya çıkmaya başlamamızla birlikte çok kısa sürede, o büyük zahmetlerle edindiğimiz maskeleri Beyoğlu sokaklarında köşelerde, atılmış, savrulmuş halde görmek beni duraksattı. Tabii ki tek kullanımlık malzeme olarak atılacaklar, ama bir gün evvel hayat ile ölüm arasındaki bir bariyer olan maskeyi bile düzgün şekilde çöpe atamayan davranış şekli beni duraksattı. Akabinde bu gördüğünüz camdan maskeleri #GetmePPE başlığı altında yapmayı başladım.

Performans Sanatı , Video Sanatı ve Açık Hava Yerleştirmeleri

Post pandemi dediğimiz süreç bir kitap sayfası gibi çevirince değişen bir dilim olmayacak. Bu süreçten zamana yayılır şekilde sanat da diğer kurumlar gibi evrilerek ilerleyecek. Pandeminin bize öğrettikleri ve mecbur ettikleri uzun zaman bizlerle kalacak. Sanat özelinde bu konunun daha çok işleneceğini düşünüyorum. Bir çok sanatçının bunu içselleştirip pratiklerine yansıtacaklarını tahmin ediyorum. Ayrıca sanatsal deneyimler olarak performans sanatı, video sanatı ve uzun dönemli açık hava yerleştirmelerinin pandemi sonrası daha çok kullanılan araçlar olabileceğini de düşünüyorum.

Beyza Boynudelik 

“Hepimiz Bir Kez Daha ‘Yabancı’yız”

Aslında uzun süredir üzerinde en çok düşündüğüm ve yapıt ürettiğim konular; yalnızlaşmış, kendi ruhuyla, “öteki”yle ve doğayla teması azalmış, her çeşit iletişimi sınırlı ve yüzeysel hale gelmiş kentli birey etrafında gelişiyor. Sosyolojide kullanıldığı şekliyle “maskeli hale gelmiş” bireyi, işlerim aracılığıyla sembolik de olsa tekrar doğayla ve kendi gerçekliğiyle buluşturmak niyetindeyim. İşlerde kullandığım kostüm ve maskeler, hem bireyin izole olarak etrafından ve gerçeklikten kopuşunu, hem de sosyal medya araçları üzerinden kendini tanımlarken kullandığı avatarları -dolayısıyla kimlik meselesini ve bugünün dünyasında bir yandan fazlasıyla korunaklı, diğer yandan fazlasıyla samimiyetsiz duruşunu imliyor.

Beyza Boynudelik, Merhaba Yabancı, Tuval üzeri akrilik, 192 x 102 cm.

Halihazırda üretiyor olduğum seriye dahil olan “Merhaba Yabancı”, bireyin bu ikili duruşuna ve -Baksı’nın coğrafyasıyla da iletişime geçerek- aslında her yere yabancı hale gelmiş bu kentli bireyin doğayla tekrar tanışmasına tanıklık etmeye çalışıyor. Arka planda ise serinin hemen hemen tüm işlerinde var olan beton algısı ve gözetleme dürbünlerinin sembolik imgeleri mevcut. Gözetleme dürbünlerinin de benim için bu çağın en vurucu göstergelerinden olduğunu söylemeliyim. Birbirimizi sosyal medya üzerinden gözetlerken, aslında herkesi tanıyor hale geldiğimizi düşünüyor; ancak tam tersi bir gerçeklikle yüz yüze geliyoruz: Esasında aramızdaki fiziki ve duygusal mesafeler daha da büyüyor, artık temastan iyice uzağız. Bu iş ve dahil olduğu seri, pandemi ile beraber okunduğunda iyice ironik bir hal alıyor. Bu dönem artık istesek de yakınlaşamıyoruz, hepimiz bir kez daha “yabancı”yız.

İlginizi çekebilir:  Mine Sanat Galerisi Arşivi

“Yapıtla Fiziken Karşı Karşıya Gelme İhtiyacımız Her Daim Var”

Bir süre mecburen sadece online platformlar üzerinden ulaşabildiğimiz sanata, bundan sonraki dönemlerde – tabii hayatlarımız tekrar eski rutinine dönerse- hem fiziksel hem de online olarak ulaşmaya devam edeceğimizi düşünüyorum, çünkü ne olursa olsun günün sonunda eğer dijital bir yapıt değilse, yapıtla fiziken karşı karşıya gelme ihtiyacımız her daim var. Kısıtlama dönemlerinde yapıt üretmeye ara verip sadece düşünen ve değişen hayatlarımızı sindirmeye çalışan sanatçılar olduğu kadar, kendi içinde yeni açılımlar yapan, kimisi şartlar yüzünden başka medyumlarla çalışmaya başlayan ve hatta tamamen kendini çalışmaya veren sanatçılar da vardı. Sonuçta bu sektörün aktörlerinin hız kesmeyeceğini ve dünyayı anlamlandırmaya devam edeceğini öngörüyorum. Belki bu dönemde eski rutinimizde olmadığı kadar çok sanat konuşmaları ve toplantılar yaptık, bu çeşit bir bağlı olma ve bilgi paylaşma güdüsü de şu anki rutinimizde önemli bir yer teşkil edecek diyebilirim. Bu arada hem üretim, hem de pazar anlamında genel tabloyu değiştirecek bir konu varsa, o da Beeple’ın NFT yapıtının milyon dolarlara satılmasıdır sanırım. Dijital dünya bu şekilde bir yükselişte olsa da, yatırımın dijital yapıtlara ne kadar kayacağını yine de zaman gösterecek.

Fırat Engin, “Otoportre 2020”, Neon, Alüminyum üzeri UV dijital baskı, 100cm x 140cm x 15cm(h), 2020

Fırat Engin

“Dersler Çıkarmamız Gereken Bir Çığlık Bu”

Gündelik hayatımızda şu an kanıksadığımız ama 1 yıl öncesine kadar çok apokaliptik bulabileceğimiz maskeli görüntüler, korona pandemisinin önemini oldukça vurguluyor. Ben de bu düşünce temelinde maske projesine otoportre fikri üzerinden yaklaşmaya karar verdim. Maskeli hallerimiz kolektif hafızamızdan artık silinemeyecek bir gerçek ve bizzat deneyimleyen kuşaklar için artık ayrılmaz bir imge. “Otoportre 2020” adını verdiğim çalışma, kendi pratiğimde sık kullandığım neon malzeme ve dijital bir portre fotoğrafım ile birlikte kurgulanmış “şimdi”yi içeren ama geleceğe dönük belgeleyici çalışma. Sergiyi Baksı Müzesi’nde deneyimledikten sonra şu cümleleri de eklemem gerekir; son derece özel ve bakir bir coğrafyada yüksek bir dağın tepesinden seslenen bu sergi, yaşadığımız zor zamanlarda bir tür çığlık etkisi yaratıyor; durumun vehametini vurgulayan ve üzerine düşünmemiz ve dersler çıkarmamız gereken bir çığlık bu.

“Sanatçıların Üretim Mecraları ve Kavramları Çeşitlenecek”

Pandemi bizi ters köşeye düşürdü ve tüm öngörülerimizi boşa çıkardı. Bu işin sonu ne zaman gelir, açıkçası bilemiyorum…  Fakat gelecekte bizi bekleyen başka krizler de var; küresel gıda ve su krizi gibi. Bu sorunlar toplumsal gerilimleri artıracak tehlikeli gelişmeler. Kuşkusuz her zaman olduğu gibi sanatçılar bu dönemde de, ileride de üretmeye devam edecek ama hangi platformlarda ve hangi koşullarda şu an bilemiyoruz. Görülen dijitalleşen bir dünyaya evrildiğimiz yönünde ama görsel sanatların 1/1 deneyimlenme süreçleri bu duruma karşı nasıl bir pozisyon alacak, o da bilinmiyor. Ben yine de uzun vadede sanatın mevcut sergilenme ve izleyiciyle buluşma alışkanlığının değişeceğini düşünmüyorum. Sanatçıların üretim mecraları ve kavramları ise çeşitlenecek; bio-art, space-art gibi hareketler etkinliğini arttıracak, sanal gerçeklik meselesinin sınırları çok genişleyecek. Sınırları genişledikçe sanatın kurumları da (koleksiyonlar, müzeler, merkezler, enstitüler vb.) stratejilerini yenilemek zorunda kalacak.

Previous Story

Ruhu Arındıran Müzik: Caz

Next Story

Mayıs Ayını Konserlerle Karşılıyor

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.