Hauser & Wirth Los Angeles, Fontana’nın ”Lucio Fontana. Walking the Space: Spatial Environments, 1948 – 1968” adlı ABD’deki ilk kapsamlı sergisine ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğü Luca Massimo Barbero tarafından yapılan sergi, Milano’daki Fondazione Lucio Fontana Vakfı’nın iş birliğiyle gerçekleşiyor. Ünlü İtalyan sanatçı Fontana’nın uluslararası düzlemde çığır açan pratiği, kavramsal ve mekânsal sanatın ve dolayısıla Piero Manzoni, Yayoi Kusama ve James Turrell gibi sanatçıların öncüsü.
Sergi, sanatçının 1948-1968 yılları arasında ürettiği kronolojik olarak dizilmiş dokuz mekânsal yerleştirmeden oluşuyor. Sergilenmelerinin ardından sökülen ve yok edilen eserler, Los Angeles’taki sergi için Fondazione Lucio Fontana’nın arşivinden yola çıkılarak titiz bir şekilde yeniden üretiliyor. Bu geçici eserler, sanatçının ”Mekân açma, yeni boyutlar üretme, bir resmin sınırlarının ötesinde sürekli olarak büyümekte olan kozmosa ulaşma” amacına hizmet ediyor. Sanatsal pratiğinin en yenilikçi, fakat aynı zamanda en az bilinen çalışmalarından olan ”Spatial Environments”, resmi geride bırakıp neon gibi yeni teknolojileri kullanarak mekânı ışıkla boyuyor ve izleyiciyi kompozisyona dâhil ediyor.
Fontana özellikle tek renge boyanmış tuvallerin üzerine yırtıklar attığı, ”Concetto spaziale” adlı işleriyle tanınıyor. Koleksiyoncuların ilgisini de bu tür işleri çeken sanatçının, 2015 yılında yapılan bir müzayede 1964 yıllında ürettiği ”La Fine di Dio” adlı parlak sarı tablosu 29.5 milyon dolar gibi rekor bir fiyata satıldı.
Los Angeles’daki, ”Walking the Space” adlı sergi, Hauser & Wirth’ün odağına Lucio Fontana’yı aldığı sergi üçlemesinin ilk ayağı. 2021’in baharında Hauser & Wirth New York’ta, Fontana’nın seramikleri ve heykelleri izleyiciyle buluşacak. 2021’in sonbaharındaysa, sanatçının tüm sanatsal kariyeri Hauser & Wirth Hong Kong’da sergilenecek.SERGİYE BAKIŞ
Sergi, Fontana’nın ilk mekânsal yerleştirmesi, ”Ambiente spaziale a luce nera” [Spatial Environment in Black Light] (1949) ile başlıyor. Bu yerleştirme, Light & Space, Op Art ve Minimalism gibi kavramsal sanat akımlarının öncüsü oldu. Kağıt hamurundan yapılan heykelimsi canlı floresan renklere boyanmış yapı, siyah bir odada tavandan sarkıtılıyor. Bu yapıtla Fontana, enstalasyonun altından yürüyen izleyicinin mekân algısını bozmaya çalışıyor.
Bir sonraki durak, 1966 yılında Minnesota’daki Walker Art Center’da sergilenen, ”Ambiente spaziale” [Spatial Environment] adlı mekân. Karanlık düşük tavanlı ve eğimli bir koridor büyük bir odaya açılıyor. Bu alanın içindeki küçük ışıklı delikler yeri tavanı ve iki duvarı bölen bir form oluşturuyor.
Sanatçının 1967 yılında The Stedelijk Museum Amsterdam için ürettiği üç enstalasyondan ilki, ”Ambiente spaziale” [Spatial Environment] floresan noktalarla dolu bir odada kıvrımlı iki boyutlu bir form olarak izleyicinin karşına çıkıyor. Bir sonraki mekânda, Fontana 1951’de yaptığı ışıltılı bir heykeli, ”Ambiente spaziale con neon” [Spatial Environment with Neon Light] olarak yeniden üretiyor. Pembe kumaşla kaplı odada, tavandan sarkan dalga şeklindeki neon tüp duyulara ulaşmayı başarıyor.
Serginin son mekânı, sanatçının 1968 yılında, sanat tarihçisi Arnold Bode’un isteği üzerine ürettiği, ”Ambiente spaziale in Documenta 4, a Kassel” [Spatial Environment at Documenta 4, in Kassel]. Bode, Fontana’nın ”soğuk ve minimalist” bir oda üretmesini istemiş. Bu mekânda izleyici kendini dar koridorları olan ve duvarlarında sanatçının ikonu haline gelen kesiklerin bulunduğu labirenti andıran bir mekanda buluyor.”Lucio Fontana. Walking the Space: Spatial Environments, 1948 – 1968”, 12 Nisan’a kadar Hauser & Wirth Los Angeles’da.