Tarihi tablolardan, özenle kurgulanmış fotoğraflara siyasi figürlerin görsel tasvirleri, kamuoyunun şekillenmesinde etkin bir role sahip. Kral Charles’ın portresiyle yeniden gündeme gelen siyasi figürlerin portreleri, sanat tarihindeki önemini koruyor. Hem Türkiye hem de dünya siyasetini şekillendiren siyasi figürlerin portrelerini derledik.
Kral Charles’ın Portresi
Kral Charles III’ün geçen yılki taç giyme töreninden bu yana yapılan ilk resmî portresi, bu hafta Buckingham Sarayı’nda açıldı. Kırmızı rengin hâkim olduğu büyük ölçekli portre, halka açılırken kralın yanında görülen sanatçı Jonathan Yeo tarafından yapıldı. Jonathan Yeo, aralarında David Attenborough, Malala Yousafzai ve Nicole Kidman’ın da bulunduğu birçok kişinin portresini yapmasıyla tanınıyor. Sanatçı ayrıca Kraliçe Camilla ve Kral’ın merhum babası Prens Philip’in de portesini yapmıştı.
Yedi buçuk metre boyundaki tabloda Charles, Galler Muhafızları üniforması giymiş ve elinde kılıcıyla doğrudan izleyiciye bakıyor. Kral Charles kırmızı ve pembelerden oluşan bir fonda resmedilmiş, bu nedenle vücudu arka planda kayboluyor gibi görünüyor. Kral’ın yüz ifadesindeki dalgınlık dikkat çekerken sağ omzunun üzerinde bir kelebek duruyor.
Portreye eleştiriler gecikmedi. New York Times‘ın eleştirmeni Vanessa Friedman, tablonun birincil renginin kırmızı olmasının “özellikle tedirgin edici” olduğunu söyledi. Diğer taraftan, Cut için yazdığı bir yazıda gazeteci Danielle Cohen “Charles’ın yüzünün şiddetli fırça darbeleri arasında süzülen bedensiz bir ölüm hayaleti gibi olduğunu” öne sürdü. Sosyal medya kullanıcılarından gelen yorumlar tahmin edilebileceği gibi daha acımasızdı. Gündeme getirilen benzetmeler arasında: “Cehennemin Baş İblisi”, “Şeytan”, “kanla yıkanan”, “Britanya İmparatorluğu’nun döktüğü kanla çevrili”, “cehennem alemine açılan bir kapı” gibi ifadeler yer aldı.
Yeo, tabloyu ilki Haziran 2021’de olmak üzere dört oturumda tamamladı. Times’a verdiği röportajda Yeo, Charles’ın tavrının “kral olduktan sonra kesinlikle değiştiğini” söyledi.
Portre, bir zamanlar yün ve kumaş tüccarları için bir ticaret birliği olan ve şu anda hayırsever bir kuruluş olan Drapers Company tarafından sipariş edilmişti. Eser Ağustos ayının sonundan itibaren Londra’nın finans bölgesindeki Drapers’ Hall‘da asılı duracak. O zamana kadar ise Londra’daki Philip Mould Gallery‘de halka açık olarak sergilenecek.
İbrahim Çallı’nın Atatürk Portesi
Türk Empresyonist ressamlarının önde gelen isimlerinden İbrahim Çallı (1882-1960), Mustafa Kemal Atatürk’ü şahsen tanıyan, Atatürk’ün oldukça önem verdiği bir sanatçıydı. Çallı, Avusturyalı ressam Wilhelm Victor Krausz’dan (1878-1959) sonra Atatürk’ün portresini başarıyla ve birçok defa yapan ressamların başında geliyor. Çallı’nın, Atatürk portrelerinde olgunluğa eriştiği yıllar 1930’lar olarak kabul ediliyor. Çallı’nın 1930’lu yıllarda yaptığı resimlerinde Atatürk’ü oturur şekilde bir kolunu koltuğun kenarına dayadığı bir pozisyonla betimlemeyi tercih ettiği görülüyor.
Çallı’nın gerek desen gerek eskiz niteliğinde irili ufaklı birçok Atatürk çalışması bulunsa da en bilinen Atatürk tablosu şu an İstanbul Resim Heykel Müzesi envanterine kayıtlı olan “Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa” adlı 143 x 121 cm. boyutlarındaki portre. Bu portede Çallı, Atatürk’ün oturduğu koltuğun arkasında kalan yüzeyin renkleriyle oynayarak tabloya derinlik kazandırıyor. Asıl önemli olan noktayı vurgulamak yani Atatürk’ü ön planda tutmak amacıyla da yapmış olduğu tekstür çalışması oldukça detaylı. Çallı’nın ayrıca 1939 tarihinde İsmet İnönü’nün portresini de yaptı.
Timur Çelik’in Portreleri
Günümüz Türkiye’sinin siyasetçilerinin büyük boyutlu, hiper-gerçek portrelerini yapmasıyla tanınan ressam Timur Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kemal ve Selvi Kılıçdaroğlu, Selahattin Demirtaş, Süleyman Soylu, Osman Kavala gibi Türkiye siyasetindeki etkin isimlerini resmediyor.
1960 yılında Türkiye ’de doğan ve 1993 yılından beri Berlin’de yaşayan ve üretimlerini orada sürdüren Timur Çelik, Türkiye’nin politik gündemini ve politik olarak etkin figürlerini kendi gözünden resimlerine taşıyor. Sanatçı, resimlerini sosyal medya hesaplarında sıklıkla paylaşıyor. Timur Çelik, siyasi figürlerin yanında Türkiye’deki güncel siyasi olayları da realist bir üslupla tablolarına yansıtıyor.
Cihat Burak’ın Turgut Özal’ı
Cihat Burak, yaşadığı dönemin siyasi olaylarını eleştirel bir üslupla aktaran bir ressam olmasıyla sanat tarihinde öne çıkıyor. Cihat Burak’ın “Sultan Sofrası” (1984) resmi, dönemin başbakanı Turgut Özal’ın Uluslararası Para Fonu ve Körfez ülkelerinin temsilcileri için düzenlenmiş bir resepsiyon yemeğini konu alıyor. Burak, sanat ve siyaseti birlikte ele alan bir bakış açısıyla 80’lerin politik atmosferini yansıtıyor. “Sultan Sofrası” adlı resimdeki 1980’li yılların Türkiye’sinin ekonomi alanındaki atılımlar ve dönemin popüler siyasi figürleri resimde kullanılan göstergelerden okunabiliyor.
Emmanuel Macron
Yakın zamanda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un instagram sayfasında, bir kum torbasına yumruk attığı siyah beyaz bir görseli paylaşıldı. Resim, Macron’un her an yanında olan profesyonel fotoğrafçısı Soazig de la Moissonnière’e ait. Fotoğraf yayınlanır yayınlanmaz sosyal medyada ve haber sitelerinde, politikacının Rocky Balboa ile karşılaştırmaları yapıldı.
Bunun yanı sıra bu görüntülerin Macron’un Avrupa’yı, Rusya’nın Ukrayna’daki saldırılarına karşı tepkisini sertleştirmeye çağırdığı sırada paylaşılmasının manidar olduğunu düşünenler de var. Hatta bazı sosyal medya kullanıcıları, Macron’un atletik hallerini sıkça sergileyen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir hesaplaşmaya hazırlanıyor olabileceği yönünde şakacı spekülasyonlarda bulundu.
Büyük Napolyon
Bir Fransız liderden diğerine geçelim. Jacques-Louis David’in “Napoleon Crossing the Alps” (Napolyon Alpleri Geçerken) eseri, sadece bir sanat eseri olmanın ötesine geçerek Napolyon’un zorlu Napolyon Savaşları sırasındaki askeri cesaretinin kalıcı bir sembolü haline geldi ve Napolyon Bonapart’ın, Fransız toplumunun gözünde efsanevi bir kahramana dönüşmesine yardımcı oldu.
David’in eseri muhtemelen Napolyon’un en ünlü temsili olsa da, hükümdarlığı sırasında sipariş edilen birçok sanat eserinden sadece bir tanesi. Napolyon döneminde portreler çoğaldı, Fransız devleti aktif olarak ressam ve heykeltıraşlara yüzlerce eser ürettirdi.
Kraliyet Savaşçısı
İngiliz Kraliyet ailesi de zaman içinde benzer bir yaklaşım benimsedi. İngiliz kralı Henry VIII’in 1537 yılında Alman ressam Hans Holbein tarafından yapılan portresi, liderin en bilinen tasvirlerinden biri. Holbein, bu tablo resmedilmeden 1 yıl önce sarayın resmi ressamlığına atandı.
Henry VIII, bu eserde görkemli giysiler içinde dik bir duruşla, doğrudan izleyiciye bakarak resmedildi. İngiliz Kralı’nın bir savaşçı pozunda resmedildiği eser, bir anlamda kendisinden çok otoritesinin ve ihtişamının bir portresi niteliğinde.
İnsani Yön
Katı ve otoriter portrelerin yanı sıra Kuzey İrlandalı çağdaş sanatçı Colin Davidson liderleri, insani yönlerini öne çıkararak resmediyor.
Davidson, 2015 yılında Time dergisi için dönemin Almanya Başbakanı Angela Merkel’i resmetme görevini üstlendi. Bu portre ile Merkel’in siyasetçi kimliğinden ziyade insani derinliğini ortaya çıkaran Davidson, tasvirinde empati ve şefkat duygusunun hissedilebilir olmasını amaçladığını söylüyor.
Manidar Bir Bakış
Yousuf Karsh’ın II. Dünya Savaşı sırasında çektiği Winston Churchill portresi, bir fotoğrafın etkili bir figürün ruh halini ve özünü ne kadar isabetli biçimde yakalanabileceğinin bir örneği. Karsh çekimin sadece 2 dakika sürdüğünü ve aslında Churchill’in o anda portre çektirmek konusunda pek de istekli olmadığını söylüyor.
Fotoğrafçı, Churchill’in yüzündeki sinirli ifadeyi ortaya çıkarmak için cesur bir hareketle ağzındaki puroyu kapmış ve bu anı ölümsüzleştirmiş. Churchill’in duruşu ve ifadesi Birleşik Krallık’ta hakim olan savaş zamanı duygularını yansıtıyor ve güçlü düşmanlarının karşısında kararlılığı simgeliyor.
USC Fisher Sanat Müzesi bu portreyi “İngiltere’nin faşizme karşı duruşunun bir simgesi’’ şeklinde yorumluyor.
Folklorik Göndermeler
Rusya ve Ukrayna Savaşı ile sürekli gündemde olan Vladimir Putin’in, Sibirya’nın vahşi doğasında ata binerken çekilmiş resmi, vahşi ve maço bir Rus doğa insanı tablosu çiziyor.
Boris Johnson ve Justin Trudeau gibi isimler bu resimlerle dalga geçse de, Rus halkının gözünde Putin, ata binen ve ulusu dış tehditlerden koruyan folklorik, kahraman bir figür.
New Times adlı siyasi derginin editörü Yevgenia Albats, Putin’in bu tarzdaki resimleri için, “Rus halk gelenekleriyle oynamaya çalışıyorlar” diyor. “Mesaj şu: Ben Rus evreninin efendisiyim. Köklerimize, doğaya, kimse tarafından işgal edilmemiş topraklara gidiyorum. Ben bu topraklardaki tek savaşçıyım.”
Güney Soykan
Türk asıllı, Amsterdam merkezli sanatçı ve grafiker Güney Soykan, “Face of A Nation” adlı projesinde ülkelerin farklı zaman dilimlerinden liderlerinin portrelerini keserek kolaj olarak bir araya getiriyor. Bu proje ile bir liderin ne ifade ettiğini sorgulamaya davet eden Soykan, şu sözlerle projenin konseptini özetliyor: “Seçilmiş tüm siyasi lider portrelerini bir zaman çizelgesinde bir araya getirirsem, bu yüzün o ülkenin tarihsel bir yansıması olacağını düşündüm. Bu görsel veri, toplumun on yıllar içinde nasıl evrildiğini algılamaya yardımcı olabilir.”
Andy Warhol- Mao Zedong
Öte yandan portre denildiğinde ilk akla gelen isimlerden Andy Warhol, Çin Halk Cumhuriyeti kurucusu Mao Zedong’u konu ettiği Mao serisine Başkan Nixon’ın Çin’e yaptığı önemli diplomatik ziyaretin gerçekleştiği 1972 yılında başladı. Warhol’un Mao baskıları, yapay renkleri ve seri üretim serigrafi tekniğiyle, komünist lideri bir siyasi ideoloji sembolü olmaktan ziyade, Campbell’s Soup Can gibi tüketilebilir bir nesneye dönüştürüyor ve komünizmi kapitalizmle bir arada ele alıyor.
Kraliçe Elizabeth
20. yüzyıl İngiliz portre sanatçılarının önde gelen isimlerinden Lucian Freud’un 2001’de resmettiği Queen Elizabeth II portresi çok konuşulmuştu. Sanatçı bu eserde, Kraliçe’nin görünüşünde rotüşler yapmadan, Kraliçe’yi olduğu gibi resmetti. Ünlülerin resimlerini yapmaktan kaçınan Freud, bu teklifi kabul ederken çekinse de diğer portrelerinde olduğu gibi kraliçenin portresinde de kendi stilinden ödün vermedi.
Uzun yıllardır hayatımızda olan portre sanatı, gelişerek ve değişerek farklı versiyonlarla karşımıza çıkacak gibi duruyor. Özellikle de günümüz çağdaş sanatçılarının farklı bakış açıları, yorumları ve yöntemleri ile.