39.DYO Resim Ödülleri Sergisi, Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi, 2022

Küratörün Gözünden: 39. DYO Resim Ödülleri Sergisi

//

Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı’nın bu yıl 39’uncusunu düzenlediği DYO Resim Ödülleri Yarışması’nın ardından düzenlenen 39. DYO Resim Ödülleri Sergisi, Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde kapılarını açtı.

1066 eserin katıldığı yarışmada seçici kurul 6 eseri ödüle layık görürken, bu 6 eserle birlikte 79 eser daha sergilenmeye değer bulundu. Yarışma sonucunda pentür dalında Atila Ulusal’ın “Beni Buradan Almayın”, Furkan Armutçu’nun “Buğday Tarlası”, İrfan Dönmez’in “Ben’e Dair İmgeler” ve Murat Özbakır’ın “Yeryüzü-Kent-Yapı” isimli eserleri ödüle layık görülürken Kübra Gürleşen’in “Tuz Gölü” ve Şerife Şen Akkaş’ın “Yok Oluş” adlı eserleri özgün baskı dalında ödüllendirildi.

39. DYO Resim Ödülleri Sergisi’ni küratörü Seda Yörüker, Artdog Istanbul’a anlattı.

39.DYO Resim Ödülleri Sergisi, Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi, 2022
  • Yarışma “Doğa ve İnsan” temalarında eserleri kabul etti. Seçkiyi belirlerken dikkate aldığınız kriterler neler oldu?

39. DYO Resim Ödülleri sergisi, “Doğa ve İnsan” başlığındaki yarışmaya başvuran sanatçıların jüri üyeleri tarafından seçilen 85 yapıtından oluşuyor. Bu yapıtların 6 tanesi ise ödül almaya hak kazananlar. Ben, jüri üyelerinin yarışmaya başvurulan 1066 resim içinden seçtiği 85 yapıtın sergisini gerçekleştirdim. Dolayısıyla seçilmiş resimlerin sergisini yaptım.

Kübra Gürleşen, Tuz Gölü, 2022, dijital baskı, 120x73cm.
  • 39. DYO Resim Ödülleri Sergisi, “Ben, İnsan”, “Ah Bach! Ritmi Yakala”, “Orada Kimse Var mı?”, “Rüya”, “Eşyanın Ağırlığı” ve “Zamanın İzi” olmak üzere 6 temayı bir araya getiriyor. Bu temaları seçmenizde etkili olan faktörler neler? Temaların altındaki eserleri belirken nelere dikkat ettiniz, bahsedebilir misiniz?

1967 yılından bu yana düzenlenen sergi, bu zamana dek seçilmiş yapıtların bir bütün içinde, ödüllü yapıtların ise ayrı bir duvarda gösterilmesiyle gerçekleştirilmiş. Ben bir kırılma noktası yaratmak istedim. Bana gelen 85 yapıtı, 85 sayfalık bir kitabı hızla okur gibi inceledim ve bittiğinde bu sergiyi temalara bölerek kurgulamayı uygun buldum. Dahası, DYO Resim Ödülleri Sergisi tarihinde hiç başvurulmamış bir şeyi; renkleri sergiye çağırmak istedim. Daha da ötesi, ödül alanları ayrı bir duvarda sergilemek yerine onları temalara yerleştirmeyi tercih ettim. İlk önce birbiriyle konuştuğunu, birlikte enerji yarattığını düşündüğüm resimleri biraraya getirdim. Tekrar tekrar üzerinden geçtim ve ardından DYO’dan pantoneler istedim, her temaya bir duvar rengi seçtim. O pantonelerin kendisi başlı başına bir sanat yapıtı. Aslında ilk önce resimleri dinledim; hangi diğer resimler ile birlikte olmak istiyorlar ve sonrasında hangi duvar rengi bu bir aradalığa uygun. Tema başlıklarından önce resimler ve onların yaydığı titreşimler vardı. Resimler temaların kendisini ortaya çıkardı.

Mizgin Müjde Görücü, İsimsiz, 2022, 150x170cm.
  • Eserlerin tek tek ifade ettiklerinin yanı sıra eserlerin birbirleriyle olan etkileşimi, bir araya geldiklerinde yarattıkları enerji sergiyi nasıl etkiliyor, sergiye neler katıyor? Kısaca bahsedebilir misiniz?

Her yapıt, sergilemede hem kendi hem de çevresindekiler ile anlamlanıyor ve titreşimler yayıyor. Her tema içinde resimlerin bir diğeriyle yan yanyana gelişlerini belirleyen pek çok teknik ve anlamsal faktör var şüphesiz; her yan yana geliş ince bir hesap. Örneğin “Ah Bach! Ritmi Yakala” ismini verdiğim sarı duvar renkli temanın bittiği yere koyduğum resim ile “Rüya” ismini verdiğim mavi duvar renkli temanın
başına yerleştirdiğim resim arasında sert bir geçiş olsun istedim. Yaygın şekilde sağdan gezmeye başlanıldığında, ki orası “Ben, İnsan” adlı tema, sergiyi özellikle bir kadın sanatçının bir kadın resmi ile başlatmak istedim. Bu resim sanat tarihinin bazı ikonografilerine de gönderme yapıyor benim zihnimde. İzleyici bu sergiyi gezdiğinde her temada bir anlam bütünlüğü yakalayacak. Sergi duvarlarında yer alan kısa tema metinleriyle bu görsel anlam bütünlüğüne metinsel bir katkı da bulacak. Aslına bakarsanız bu sergi çok renkli yani görsel jesti büyük, ama aynı zamanda kurgusu gereği çok da metinsel bir sergi.

İlginizi çekebilir:  Artık Herkes Küratör!

6 Temanın 6 Rengi

  • “Bir yarışma sergisi nasıl olmalı? sorusu ile başlamak benim için önemliydi.” diyorsunuz. Bir yarışma sergisinin ayırt edici yönleri nelerdir, nasıl olmalıdır; paylaşabilir misiniz?

Bunun tek bir formülü yok şüphesiz. Tarihsel belleği bu kadar zengin olan etkinliğin süregelen sergileme anlayışını az önce belirttiğim kararlarla kırmak, bu kez yeni bir sergileme anlayışı ortaya koymak benim için değerliydi. Çünkü bunu hem bu tarihsel etkinliğe bir değer, hem de yarışmada seçilmiş sanatçılara bir özen olarak algılıyorum. Bu sergide yine bir ilk olarak tüm sanatçıların portresinin sergi girişinde olmasını istedim. Sanatçılara her açıdan çalışılmış bir sergiyle değer göstermek benim için çok kıymetli. Nihayetinde sanat yapmak, sanat alanında varlık göstermek en kırılgan zeminlerde hareket etmektir.

Burak Yiğit, Kentsel Mekan, 2022, 100 x 120 cm.
  • İnsan ile doğa ilişkisinde önemli etkenlerden biri olarak ‘renk’ kavramına vurgu yapıyorsunuz. Ziyaretçileri ‘renk’ özelinde nasıl bir sergi deneyimi bekliyor? Bu sergi özelinde renklerin temalar ve eserlere olan etkisi, sergi atmosferine ve eserlere kattıklarına dair neler söylemek istersiniz?

Evet, daha önce de dile getirdiğim üzere ressam ile resim gibi, insan ile doğanın da en temel ilişkisi görme üzerinden şekilleniyorsa; bu ilişkiyi belirleyen birincil etken renk kanımca. Yaşadığımız dünya hayal ettiğimizden de çok renkli ve onu çekici yapan da bir böceğin sırtından deniz köpüğündeki ışığa dek bu akıl almaz renkleri. Sanat, dünyayı çepeçevre kuşatmanın en eşsiz yolu ve biz yüzyıllardır sanata, özelde resimlere bizi renklerle uyardıkları, zihnimizi ve duygularımızı harekete geçirdikleri için çok şey borçluyuz. Bu sergide de temaları birbirinden ayırarak renkler, konuşuyor. Sizin de belirttiğiniz gibi 6 temanın 6 rengi mekânda aslında bir atmosfer yaratıyor; izleyiciyi uyarıyor, yapıtları ön plana çıkarıyor ve ayrıca bu sergide bir anlatı var diyor. Her resim bir anlatı içinde tarihe kalıyor.

Küratör Seda Yörüker

30 Kasım’a kadar Tophane-i Kültür ve Sanat Merkezi’nde görülebilecek. Sonrasında Eskişehir’de Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi, Ankara’da Cer Modern, Mardin’de Sakıp Sabancı Kent Müzesi ve İzmir’de yeni açılacak olan Yaşar Müzesi’nde izleyiciyle buluşacak.

Previous Story

Haliç Haliç’te

Next Story

On Bin Şey

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.