Kısıtlı Mekanda Flanörlük, Yavaşlama ve Gelecek - Hilmi Yavuz - ArtDog Istanbul

Kısıtlı Mekanda Flanörlük, Yavaşlama ve Gelecek – Hilmi Yavuz

/

Kavramın doğasındaki “avarelik” kısıtlı mekanda yerine getirilemese de aynı kavramın kilometre taşlarından “durup düşünerek olayları değerlendirmeyi, ince zevklerin keyfini çıkarmayı ve günü dermeyi” görece yavaşladığımız bu dönemde nasıl becerebiliyoruz? Peki yavaşladık mı sahiden? Yoksa aynı etkinlikleri dört duvar arasında gerçekleştirerek yalnızca mekanlarımızı mı sınırlandırdık? Dijital iletişimin, sanal etkinliklerin öneminin arttığı aşikar, her şey bittiğinde bizi nasıl bir kültür ortamı bekliyor?

Kültür dünyamızda farklı alanlarda üreten isimlerin Covid 19 salgınıyla birlikte bu sorulara verdikleri yanıtlar, kültürel algı ve rutinlerinde olan değişimlerle birlikte, kısıtlı mekanda flanörlük, yavaşlama ve salgın sonrası kültür ortamının geleceği gibi konularda düşünmemize aracı oluyor.

Hilmi Yavuz
ŞAİR, YAZAR

“Evde ‘dışa kapalı’ kalmak, duygusal bir ‘içe kapanma’yı olanaklı kılıyor.”

Bir gününüzü nasıl geçiriyorsunuz?

Çoğunlukla bilgisayar başında. Eski yazılarımı facebook’ta paylaşmak beni oyalıyor ve -itiraf etmeliyim, ruh sağlığıma da iyi geliyor: çok ‘like’ alıyorum! Deyiş yerindeyse, bir tür ‘geviş getirme’ hazzı… Evim, kiracıyım, çok küçük bir bekâr evi ve yalnız yaşıyorum. İyi ki bir koridorum var ve her gün ‘koridor voltası’ atıyorum; -yarım saat! Okumalar sürüyor. Eskiler, ‘kahır yüzünden lütûf’ derler: Okunması gereken -ve elbette ‘dışarı’da bulunmak zorunluluğu yüzünden okunamayan kitaplar! Bu arada Heidegger, Hölderlin ve Alman Romantizmi üzerine kapsamlı bir makale çalışması… Film, müzik… Bunları söylemiyorum;-söylenmesi âdettendir çünkü!

İlginizi çekebilir:  “Çağdaş Sanata Destek” Kampanyası

Evde “flaneur” olunabilir mi?

Eagleton, flâneur’lüğü, ‘bakışlarıyla şehri estetize etmek’ diye tanımlıyor. Bir kere ‘şehir’ yok! Dahası, tüm odaları, yatak odası dışında, binlerce kitapla dolu bir evde, bakışlarla estetize edilebilecek ne olabilir? Xavier de Montepin’in ‘Odamda Seyahat’ini anımsıyorum. Evde ‘dışa kapalı’ kalmak, duygusal bir ‘içe kapanma’yı olanaklı kılıyor. Öğle yemeğinden sonra, koltuğa uzanıp ‘geçmiş zamanın peşinde[n]’ yavaş yavaş yolculuğa başlıyorum; -ruhsal bir ‘geviş getirme’ daha!

Yavaşlamanın psikolojisi üzerine düşünceleriniz?

Yaşlı biriyim ben; yaşlanmak, yavaşlıktır: Dolayısıyla, yavaşlığa alışkınım; -‘koridor voltası’ dışında elbet. Karantina günlerinde zamanın yavaşladığını duyumsuyorsunuz: Bergson’un ‘durée’ si ya da iç zaman! ‘İçerde’yseniz, zamanınız ‘iç zaman’dır artık. Bir şiirimden şu dizeleri anmanın tam sırası galiba: ‘kalbim, durma yetiş eski yazlara/ nedense bir durgunluk var saatlerde’.

Corona salgınının kültür sanat ortamını nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?

Bir tahminde bulunmak zor. Yazarın, sanatçının, entelektüelin bu karantina sürecini nasıl yaşadığına bağlı…

Previous Story

Kısıtlı Mekanda Flanörlük, Yavaşlama ve Gelecek – Levent Cantek

Next Story

Sanatı İzleyiciye Sunma Biçimi Değişecek – ARTER

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.