Christie’s’in 20 Şubat’ta başlayacak “Augmented Intelligence” adlı müzayedesi henüz açılmadan birçok tartışmaya neden oldu. 6000 küsür sanatçının imza verdiği metinde Christie’s’e müzayedeyi iptal çağrısı yapıldı. Metinde, “Müzayedeye çıkarmayı planladığınız sanat eserlerinin birçoğu, telif hakkıyla korunan çalışmalar üzerinde lisanssız olarak eğitildiği bilinen yapay
Sanat kolektifi oddviz, 22 Şubat’a dek sürecek Art On İstanbul Piyalepaşa’daki Urban Artifacts sergisiyle kentsel yapıları ve bu yapıların toplumsal bağlamdaki yerini dijital dünyada yeniden kurguluyor. Sergi, Çağrı Taşkın, Serkan Kaptan ve Erdal İnci tarafından kurulan kolektifin 2016 yılından bu yana süregelen
Alev İnan yeni kitabı Maxistra: Tales of Fortune’da fantastik öğeleri kullanırken günümüz dünyasına birçok atıfta bulunuyor. Günümüz dünyasının çevreye duyarsızlığını, insanoğlunun doğadan kopukluğunu, sistemin zayıfları daha da ezen bir düzene dönüşümünü, siyasetçilerin ve elitlerin ötekileştirerek, ırkçılığı ve soykırımı meşru kıldığı bir dünyayı
Bağımsız sanatçı olmak içinde zorluklar barındırsa da bundan önceki söyleşilerimizde çoklukla üretimde özgürlükle özdeşleştirildi. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir? Sizin süreciniz nasıl gelişti? Sanatta veya üretimde özgürlük bana göre; dönemler, kişiler, kurumlar ve iktidarlara rağmen sanatçının kendi varoluşsal mücadelesinin bir yansıması olarak
31 Ocak 2024 tarihinde kaybettiğimiz sanatçı ve akademisyen Gülçin Aksoy’un ardından, farklı medyumlarda ürettiği işleri Aklımda Bir Şey Vardı sergisi ile bir araya geliyor. 4 Şubat’ta Depo’da açılan, öğrencileri ve kızı tarafından hazırlanan bu anlamlı retrospektif, sanatçının derinlikli dünyasını yeniden keşfetmek isteyenler
Prömiyerini 31. Adana Altın Koza Film Festivali’nde yapan Merhaba Anne, Benim, Lou Lou, annesinin ölümünün ardından cenaze için aile evine dönen drag sanatçısı Hakkı’nın geride bıraktığı hayatıyla yüzleşmesini konu alıyor. Atakan Yılmaz’ın yazıp yönettiği filmin oyuncu kadrosunda ise Onur Gözeten, Ceren Taşçı,
Ali Teoman Germaner, namıdiğer ALOŞ, eserlerinde zamanın iç içe geçmiş katmanlarını araştıran, kolektif hafızayı görsel düşüncelerle işleyen bir sanatçı. Sanatçının zamana bakışını merkezine alan ALOŞ: Dün, Bugün, Yarın sergisi, ALOŞNAME desenleriyle şekillenen bir düşünce yolculuğu sunuyor. CerModern’de 30 Mart 2025 tarihine kadar ziyaretçileri
Bugüne dek gerçekleştirdiğimiz söyleşilerde, sanatçılar kişinin bağımsız olmayı seçmesi konusunda farklı yaklaşımlarda bulundu. Kimine göre bağımsızlık kavramsal olarak sanatın olmazsa olmazı biçiminde karşımıza çıkarken, kimi sanatçı ise bu tercihi şu anki sanat piyasasında daha verimli seçeneklerin olmayışıyla ilişkilendirdi. Sizin bu konu hakkındaki
Amerikalı ressam Margaret Ross Tolbert, yalnızca görsel sanatlarla değil, aynı zamanda su kültürünün tarihsel ve çevresel önemine olan ilgisiyle de dikkat çeken bir isim. Tolbert’in liderliğinde hayata geçirilen Proje Su (Water Project: Leto Joins the Springs) kitabı, sadece suyun coğrafyalar ve kültürler
Söyleşilerimizde kimi sanatçılarımız bağımsız olmayı sanat üretiminde özgürlükle özdeşleştirirken kimi sanatçılarımız fon eksikliğinin ve koleksiyonerler, fuarlar gibi etmenlere bağlı katı bir sanat ekosisteminin olduğu coğrafyalarda sanatçının bir galeriye bağlı olsun olmasın özgür olmadığından söz etti. Sizin düşünceniz nedir? Kendi sürecinizden söz edebilir
Serkan Aka’nın eserlerine sokakta rast gelseydik, “bir dakika, bak burada bir şey var” diyerek hayretle yanımızdakini dürtebilirdik belki. Zamanı durdurur gibi, hayata bir es verir gibi o an meşgul olduğumuz şeye ara verir; önümüzdeki düzeneğe ve çıkan sese dikkat kesilirdik. Buluntu objelerden
Müzik bestecisi ve eleştirmen Evin İlyasoğlu bir yazısında “Cemal Reşit ilk kez müzikle resim çizmiş ve özellikle müzikle İstanbul’u resimlemiş Türk bestecisidir,” diye tanımlar. Rey’in İstanbul’un köşesinden sesler ve renkler taşıyan 1931 tarihli Enstantaneler adlı opera yapıtı bu tezini destekleyen, İstanbul’u müzikle