Amerikalı ressam Margaret Ross Tolbert, yalnızca görsel sanatlarla değil, aynı zamanda su kültürünün tarihsel ve çevresel önemine olan ilgisiyle de dikkat çeken bir isim. Tolbert’in liderliğinde hayata geçirilen Proje Su (Water Project: Leto Joins the Springs) kitabı, sadece suyun coğrafyalar ve kültürler
Söyleşilerimizde kimi sanatçılarımız bağımsız olmayı sanat üretiminde özgürlükle özdeşleştirirken kimi sanatçılarımız fon eksikliğinin ve koleksiyonerler, fuarlar gibi etmenlere bağlı katı bir sanat ekosisteminin olduğu coğrafyalarda sanatçının bir galeriye bağlı olsun olmasın özgür olmadığından söz etti. Sizin düşünceniz nedir? Kendi sürecinizden söz edebilir
Serkan Aka’nın eserlerine sokakta rast gelseydik, “bir dakika, bak burada bir şey var” diyerek hayretle yanımızdakini dürtebilirdik belki. Zamanı durdurur gibi, hayata bir es verir gibi o an meşgul olduğumuz şeye ara verir; önümüzdeki düzeneğe ve çıkan sese dikkat kesilirdik. Buluntu objelerden
Müzik bestecisi ve eleştirmen Evin İlyasoğlu bir yazısında “Cemal Reşit ilk kez müzikle resim çizmiş ve özellikle müzikle İstanbul’u resimlemiş Türk bestecisidir,” diye tanımlar. Rey’in İstanbul’un köşesinden sesler ve renkler taşıyan 1931 tarihli Enstantaneler adlı opera yapıtı bu tezini destekleyen, İstanbul’u müzikle
Rusya’nın St. Petersburg şehrindeki Erarta Müzesi bugünlerde Galeri 77 portföyünden İki Türk ve dört Ermeni sanatçının eserlerinin bir araya geldiği Ağrı Dağı’nın Gölgesinde adlı sergiyi ağırlıyor. Sergi, Ağrı Dağı’nın gölgesinde yeşermiş iki topluluğun sanatsal gelişimlerine ışık tutarken, aynı zamanda bu iki komşu
Bugüne dek yaptığımız söyleşilerde bağımsız sanatçılık kavramı karşımıza ya bilinçli bir tercih ya da öteki seçeneklerin verimsizliğinden kaynaklanan zorunlu bir tercih olarak çıktı. Sizin için nasıl gelişti bağımsızlık süreci? İşlerimi sergilemeye 1980’lerde başladım. O dönemin politik ve sosyolojik yapısı herkesin malumu, o
İşinde çok başarılı bir avukat Tessa, tırnaklarıyla kazıya kazıya “oyunun” zirvesine çıkmayı başaracak kadar hırslı. Ta ki kendisini bir anda müşteki koltuğunda bulup da hukukun “erkek” gücüyle, ispat yükü ve ahlaki ayrımlarla boğuşmaya başlayana kadar… Suzie Miller’ın, #MeToo hareketinden yola çıkılarak yazılmış
Bundan önceki söyleşilerimizde bağımsız sanatçı olmanın kişiye içerik ve üretim anlamında özgürlük sağladığı yine de belli zorluklar barındırdığı konuşuldu. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Sizin süreciniz nasıl ilerledi? Bu sorunun birden fazla açısı olduğunu düşünüyorum. “Bağımsız sanatçı” ifadesinden kastımız bir ticari galeriye
Gianfranco Meggiato, çağdaş heykel sanatının önde gelen isimlerinden biri. Meggiato’nun eserlerini bugün dünyanın dört bir yanında, müzelerde, galerilerde ve kamusal alanlarda görmek mümkün. Bugüne dek Venedik Bienali’nden MANIFESTA’ya kadar uzanan prestijli etkinliklerde yer alan sanatçı, Zaha Hadid tarafından tasarlanmış Bakü’deki Haydar Aliyev
Galeri sanatçısı olmamanız, bu anlamda bağımsız olmanız size sanat üretiminizde düşünsel ve pratik anlamda da bağımsızlık sağlıyor mu yoksa bu durumu bir yoksunluk olarak mı tanımlarsınız? Bir galeriye bağlı çalışmamanın, kendi tasarrufunda üretmenin ve kendi temsiliyetini üstlenmenin düşünme ve üretme özgürlüğü olduğunu