İstanbul’un çağdaş sanat sahnesinin nabzını tutan BASE 2024, kapılarını açtı. Bu yıl The Ritz-Carlton Residences Istanbul’da 1 Aralık’a dek devam edecek BASE 2024’te, Kale Tasarım ve Sanat Merkezi (KTSM) destekli özel bir sergi de yer alıyor. “İyi Bak Dünyana” ismiyle izleyici karşısına çıkan bu sergi, sanat aracılığıyla çevresel ve toplumsal dönüşüme ışık tutuyor.
Sürdürülebilirlik İçin Sanatın Gücü
KTSM, her yıl BASE’de genç sanatçıları destekleme misyonunu bu yıl da sürdürüyor. Bu yılki sergi, Kale Grubu’nun “İyi Bak Dünyana” felsefesini temel alarak, çevresel ve toplumsal dönüşüme dikkat çekiyor. İklim değişikliği, doğal kaynakların tükenmesi ve afetler gibi küresel sorunlara odaklanan eserler, sanatın gücüyle izleyicide farkındalık yaratmayı hedefliyor.
Farklı Disiplinlerden Ortaya Çıkan Güçlü İfadeler
14 genç sanatçının 15 eserinin yer aldığı sergi, küçük eylemlerle büyük değişimlerin mümkün olduğunu hatırlatarak, izleyiciyi çevresel ve toplumsal bir dönüşümün parçası olmaya davet ediyor. Sergide yer alan eserler de bu davetin kapsayıcılığına uygun olarak; resimden heykele, enstalasyondan videoya uzanan geniş bir yelpazede farklı disiplinleri bir araya getiriyor.
Zehra Fatma Erkaya’nın plastik atıklardan makarnaya dönüşen Akşam Yemeği isimli çalışması tüketim toplumunun yarattığı çevresel etkiyi sorguluyor. Umut Kambak Eski Dünyadan Yeni Parçalar’la yıkılmış evlerin imgelerini kullanarak, hafıza ve mekân kavramları üzerinden sürdürülebilirlik temasına yeni bir boyut kazandırıyor. Tuğba Derli, Susuz adlı eseriyle kuraklık sorununa dikkat çekerken, Selen Tokgöz’ün Geçitsiz Geçit serisindeki seramik figürlerinden birisi olan ve içe dönük bir ruh haliyle umut arasında gelgitler yaşayan bireyin karmaşasını yansıtan 3 numaralı Diyalog isimli heykelinin elindeki yeşeren bitkiler umut aşılıyor.
İnsan, Doğa ve Yalnızlaşma
Seda Boy, Yalnız adlı eserinde, ikiye bölünmüş tabaklar ve etrafa saçılan düşünceler aracılığıyla insanın yaşamla kopan bağlarını ele alıyor. Samet Can Alış ise Xenia Coral adlı çalışmasında, canlı renkler ve organik formlar kullanarak insan-doğa ilişkisini ve çevre bilincinin önemini vurguluyor. Pınar Polat, Yuva adlı eserinde, insanı temsil eden çocuk imgeleriyle yaşadığımız doğayı, doğal olanı korumak ve yaşatmak gerektiğine dikkat çekerken, Melike Nükte’nin Apartman isimli çalışması günümüzde giderek artan yalnızlaşma ve izolasyon temasını ele alıyor.
Kübra Boy, Dekompozisyon adlı eserinde çini sanatını kullanarak insanın doğayla bütünleşme sürecini ve organik maddenin toprağa dönüşümünü anlatıyor. Hilal Çınar’ın Geceye Yolculuk isimli eseri, doğanın döngüselliğine ve karanlıkla ışığın arasındaki dengeye odaklanıyor. Gül Fidan Açıkgöz, Ev Meselesi ile insan ve doğa arasındaki kırılgan ilişkiyi ele alırken, Eda Nur Bardakçı Sessizlik ve Umut adlı çalışmasında deprem felaketinin ardından hissedilen umut ve çaresizliği yansıtıyor.
Ceysu Uçan ve Ümit Özmen’in ortak eseri İyi ki Dünyada Hayat Var yaşamın özündeki yolculuğu ve şükür duygusunu ifade ediyor. Son olarak, Ayşe Kurt Kesişim adlı eserinde insanın doğaya benmerkezci yaklaşımını ve bu yaklaşımın yol açtığı yıkımı ele alıyor.
Doğayla Uyumlu Bir Gelecek İçin Çağrı
“İyi Bak Dünyana” sergisi, sadece sorunlara dikkat çekmekle kalmıyor, aynı zamanda çözümün bir parçası olmaya da davet ediyor. Sanatçılar, eserleriyle izleyiciye ilham vererek, daha iyi bir gelecek için küçük eylemlerin büyük değişimlere yol açabileceğini hatırlatıyor.
İyi Bak Dünyana sergisini, BASE’in 8. edisyonu kapsamında 1 Aralık’a dek The Ritz-Carlton Residences, İstanbul B Blok’ta görebilirsiniz.