New York Magazine’in sanat eleştirmeni Jerry Saltz, yeni medya sanatçısı Refik Anadol’un New York’taki Museum of Modern Art’ta (MoMA) devam eden “Unsupervised” sergisiyle ilgili bir eleştiri yazısı kaleme aldı. Saltz, Vulture’da yayımlanan yazıda sergiyi ‘yarım milyon dolarlık bir ekran koruyucusu’na benzetti.
“MoMA’nın Göklere Çıkarılan Lav Lambası. Refik Anadol’un Unsupervised’ı kalabalıkları memnun eden, beğeni üreten bir vasatlık” başlıklı eleştiri, “Museum of Modern Art’ın lobisinde sürekli bir psikedelik çamur ve bakteriyel damlalar akışı yayınlayan 7 metrelik bir ekran duruyor. İnsanlar önünde durup izliyor, dans ediyor, Instagram reels’ları çekiyor. Her şey devasa bir tekno lav lambasına benziyor” cümleleriyle başlıyor.
Yazı, “Türkiye doğumlu olan ve Los Angeles’ta yaşayan Anadol, 15 kişiden oluşan bir stüdyonun yardımıyla, MoMA’nın muazzam koleksiyonunun çevrimiçi veri tabanını içeren metadatayı yeniden yorumlamak için yapay zekayı kullandı. Müzeye göre bu, “GitHub’da ücretsiz olarak erişilebilen” 138 bin 151 kayıt anlamına geliyor. Sonuçlar ise van Gogh resimlerinin dijitalleştirilmiş versiyonlarının Monet’ninkilere benzeyen tablolara dönüştüğünü, daha sonra da Kooning’lere veya Frankenthaler’lere veya Rothko’lara, kum fırtınalarına ve patates püresine ve sanat gibi görünen diğer şeylere dönüştüğünü hatırlatan ‘cool’ desenler. Bunlara çizelgeler, diyagramlar, dalgalar ve diğer amorf şeyler gibi görünen diziler serpiştirilmiş. Hepsi bir ‘narkotik puding’e çıkıyor” diye devam ediyor.
ArtDog Istanbul’un yayımlanmış tüm sayıları ve 1 yıllık abonelik.
*ArtDog Istanbul’un ilk 5 sayısına ulaşmanın tek yolu.
“Arama Motoru Sanatı”
“Adımları, nabzı ve uyku düzenini izleyen akıllı cihazlarımız olduğu gibi şimdi de müze koleksiyonlarını mı tarıyoruz. Buna arama motoru sanatı diyelim. Her şeyi aynı anda görebilmemiz için modernizm tarihini programlayan yeni bir ‘dataizm'” diyen Saltz, “Bu anlamsız müze vasatlığından sorumlu olan küratör Michelle Kuo’ya göre Unsupervised ‘fiziksel ile sanal, gerçek ile gerçek dışı arasındaki ilişkiyi yeniden şekillendiriyor’ ve ‘rüyaları, halüsinasyonları ve irrasyonaliteyi araştırarak alternatif bir modern sanat anlayışı ortaya koyuyor’. Ama aslında Unsupervised, 2010’larda genç ressamların birbirine benzeyen soyut resimler yapmasını ifade eden Zombi Formalizmi’nin dijital bir versiyonu gibi” diyor.
“30 Saniye Yeterli”
“Unsupervised birkaç dakikalığına biraz eğlendiriyor. Lobide etrafa saçılmış sandalyeler ve kanepeler var. Buralarda dinlenebilir ve izleyebilirsiniz. Bunun ne olduğu ve bundan sonra ne yapacağı hakkında bir fikir edinmek için yaklaşık 30 saniye yeterli oluyor: Biraz empresyonizm, bazı kübik formlar, daha fazla damla ve dalga, modern sanat bir araya getirilmesi… Aslında rahatlatıcı. Unsupervised içinizdeki hiçbir şeyi rahatsız etmeme meziyetine sahip; hiçbir gizemi tetiklemiyor. Kuo’ya olan tüm saygımla, ne rüya ne de halüsinasyonlara sahip ve sanatın ötekiliğini ortadan kaldırıyor. Bu aşırı kontrollü, antiseptik düzende, sanat ve şüphe ayrı yatak odalarında. Yarım milyon dolarlık bir ekran koruyucusuna bakmak gibi.”
“Facebook’ta Çalışmalı”
“Bu günlerde Unsupervised gibi işler bienallerde ve müzelerde dolaşıyor. Sosyal medya ve piyasanın dayatmaları sayesinde yüksek sanat ve kitlesel eğlence hiç bu kadar iç içe geçmemişti” diye yazan Saltz, “Anadol, ‘iyileştirme gücüne’ sahip olabilen ‘anlamlı ve üstün teknolojili veri görselleştirme teknikleri’ hakkında küratöryel bir saçmalıkta konuşuyor. Eserlerinin insanları göz yaşlarına boğduğunu ve kendisine sarılmak istediklerini söylüyor. Dünyayı insanlar için daha iyi bir yer haline getirme konusundaki bu Mesihi zırva Silikon Vadisi’nin dilini yansıtıyor. Anadol, “Metaverse’de yeni meditatif deneyimler için şiirsel algoritmalar” yaratmak istiyor. Facebook’ta çalışmalı” diyor.
“Türetilmiş ve Tanıdık”
“Sorun, müzelerin kurumlarına yeni sanat, teknolojiler ve izleyiciler getirmeleri değil. Müzeler ziyaretçi hususunda Covid’den büyük darbe aldı. Geleneksel yemeklerin yanı sıra kolay sindirilebilen dijital eğlenceler sunma baskısı hisseden bir kuruma kin beslememeliyiz. Unsupervised ile ilgili problem – üretimlerinde, var olan yazılı, fotografik ve sanatsal materyalleri kullanan diğer yapay zeka programlarıyla paylaştığı gibi- türetilmiş ve tanıdık olması, kaynak materyalini aşmada zorlanması” cümlelerini kullanan eleştirmen, yazısını “Eğer yapay zekâ anlamlı bir sanat yaratacaksa, kendi vizyonunu ve kelimelerini; kendi alan, renk ve form duygusunu sağlaması gerekecek. Ki bunlar Unsupervised’da eksik olan şeyler” diye sonlandırıyor.
Anadol’dan Cevap: ‘Yüzeysel Önyargılar’
Yazısının linkini Instagram hesabında paylaşan Saltz’a Anadol’dan yorum geldi. Instagram’da “Unsupervised eleştirinin yapay zeka versiyonlarını paylaşacağım. Eğlenceli olacak” diye yazan Anadol Twitter’da, İngilizce olarak “Sevgili yapay zeka ile çalışan sanatçı dostlar, yapay zeka ile üretilen sanatın sanat olduğunu artık teyit edebilirim. MoMa’daki eserimiz üç önyargılı sanat eleştirmeni tarafından, birbirine benzeyen sığ açıklamalar ve çarpıcı başlıklarla değerlendirildi. Aynı zamanda, gerçekten araştırmacı altı eleştirmen ise derinlik ve anlam için baktı” notunu paylaştı.
Sonrasında ise “Bu tweet’i anlamayanlar olmuş. Demek istediklerim; yeniliğe, değişime, geleceğe karşı olanlara! Sanat şudur/budur diyerek kapıları yüzeysel önyargılarla tutanlara! Elitist üslup ile yeni akımların önünü durdurmaya çalışanlaradır!” diye yazdı.
Refik Anadol’un sergisi “Unsupervised” 15 Nisan’a kadar MoMA’da ziyaret edilebilir.