Jane Austen’ın doğumunun 250. yılı, hem Amerika’da hem İngiltere’de düzenlenen sergilerle edebiyat ve kültür dünyasının gündeminde. Austen’ın mektuplarından kişisel eşyalarına, film uyarlamalarından günlük yaşamın izlerine kadar uzanan geniş bir seçki, yalnızca bir yazarı değil; onun mirasının nasıl dönüştüğünü de gözler önüne seriyor.
Austen, Gurur ve Önyargı‘dan Emma‘ya uzanan altı romanıyla yalnızca edebiyat tarihine değil, toplumsal hayata da damgasını vurmuştu. 19. yüzyıl İngiltere’sinin katı toplumsal kurallarını ironik bir zekâyla anlatırken, kadınların sesini edebiyatın merkezine taşımıştı. Bugün hâlâ tiyatro, sinema ve televizyon uyarlamalarıyla karşımıza çıkması tesadüf değil; Austen’ın cümleleri, kendi çağını çoktan aşmış durumda.

New York’ta Austen’ın “Zihin Dünyası”
New York’taki Morgan Library & Museum, A Lively Mind: Jane Austen at 250 başlıklı sergiyle yazarın düşünce evrenine açılıyor. Austen’ın kız kardeşi Cassandra’ya yazdığı mektuplar, ilk Amerikan edisyonları ve çağdaş sanatçı Amy Sherald’ın A Single Man in Possession of a Good Fortune tablosu, yazarın yankısını iki yüzyıl ötesine taşıyor. Sergi, 14 Eylül’e kadar görülebilecek.

Hampshire’da Genişleyen Bir Miras
Austen’ın yaşamının geçtiği Hampshire’da ise kutlamalar bir dizi etkinlikle sürüyor. Chawton’daki Jane Austen’s House, Austenmania! sergisiyle 1990’lardan itibaren yazarın popüler kültürdeki etkisini ele alıyor. Clueless’tan BBC’nin unutulmaz Gurur ve Önyargı uyarlamasına kadar pek çok yapımın senaryo, set notu ve afişleri ziyaretçileri bekliyor.
Bir diğer önemli sergi, Beyond the Bonnets: Working Women in Jane Austen’s Novels. Burada, Austen’ın romanlarında çoğu kez arka planda kalmış karakterler ve dönemin gerçek kadınlarının hikâyeleri bir araya getiriliyor. Han işletmecileri, dükkan sahipleri ya da dul kaldıktan sonra kendi geçimini sağlayan kadınlar… Austen’ın ironik satırlarıyla kesişen bu gerçek öyküler, 18. yüzyıl kadınlarının kırılgan ama dirençli hayatlarına açılan bir pencere.

Zamanı Aşan İroni
250 yıl sonra Austen hâlâ bizimle; yalnızca roman kahramanlarında değil, onların arasında görünmez kalan kadınlarda da. Bu kutlamalar, yazarın edebiyatta açtığı yolu yeniden hatırlatırken, onun keskin bakışının bugün de neden bu kadar canlı olduğunu gösteriyor.