İstanbul'un Müzikal Renkleri New York’ta - ArtDog Istanbul

İstanbul’un Müzikal Renkleri New York’ta

50’yi aşkın Türk ve Amerikalı müzisyeni bir araya getiren Türk Amerikan Orkestrası, İstanbul’un müziğini New York’a taşıyor. Şehrin müzikal renklerini bu gece  Manhattan School of Music, Neidorff-Karpati Hall’da dinleyiciyle buluşturacak olan “Moments of İstanbul” konserini ve orkestrayı kurucuları Ulku Rowe ve Nisan Ak ile konuştuk.

/

Boğazdan hızla süzülen martılar, vapur yolculuğunda içilen sıcacık bir çay, Beyoğlu akşamlarının esintisi, Balat’ta tarihi fırın lezzetleri… Şehrin tüm bu müzikal renkleri Ulku Rowe ve Nisan Ak tarafından New York’ta kurulan Türk Amerikan Orkestrası’nın “Moments of İstanbul” temalı ikinci konseriyle New York’a taşıyor. Müziğin evrensel dilinden ilham alan orkestra, 50’den fazla Türk ve Amerikalı profesyonel müzisyeni aynı sahnede buluşturuyor.

İstanbul’un zıtlıklarla dolu enerjisinden beslenen “Moments of İstanbul” programı, izleyiciye alışılmışın dışında bir konser deneyimi sunmayı hedefliyor. Programda yer alan pek çok eser, hem Amerika’da hem de dünya sahnesinde ilk kez seslendirilecek. Tıpkı İstanbul’un her yaşam biçimini bir arada barındırması gibi, müzikal anlamda da farklı dönemler ve tarzlar bu konserde bir araya geliyor.

Türk Kadın Besteciler

Türk musikisinden, çağdaş eserlere uzanan konser programında Berklee College of Music profesörü Utar Artun’dan Kanto Medley ve İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası 1. Şef vekili Hasan Niyazi Tura’dan Turkish Dances ön plana çıkıyor. Sezen Aksu, Cem Karaca ve MFO gibi isimlerin eserlerinin de yer aldığı program, Türk müzik tarihinde kadın bestecilerin rolüne de vurgu yapıyor. Şafak Alıcıoğlu’nun, 1902 doğumlu, Türk besteci, güfteci ve tanburi Neveser Kökdes’in müziklerinden ilham alarak yazdığı orkestra süiti konserde ilk defa dinleyiciyle buluşuyor. Programda Oğuzhan Balcı’ya ait longa ve sirto müziği, 19.yy’da doğmuş İstanbul’da öğretmenlik yapmış keman sanatçısı ve besteci Kevser Hanim’in nihavent longa’sini da içeriyor.

Borusan Mid
Borusan Mid Mobil

Teknoloji ve müzik dünyasında iz bırakan iki isim, Ulku Rowe ve Nisan Ak ile kurucusu oldukları Türk Amerikan Orkestrası’nı ve “Moments of İstanbul” konserini konuştuk.

Nisan Ak ve Ulku Rowe

“Moments of İstanbul” temalı ikinci konserinizde İstanbul’un müzikal ve kültürel zenginliklerini sahnede nasıl yansıtmayı planlıyorsunuz?

“Moments of İstanbul” programını özenle ve özleyenlere İstanbul ruhunu anımsatacak müzikal bir yolculuk olacak şekilde derledik. Hem Amerika’da hem de dünya sahnesinde ilk kez seslendirilecek pek çok yapıta yer veriyoruz. Tıpkı İstanbul’un her yaşam biçimini kucaklayışı gibi şehrin müzikal renklerini aynı sahnede bir araya getiriyor: Klasik, pop, Osmanlı dönemi eserleri ve çağdaş sesler…

Konserde Osmanlı’dan çağdaşa uzanan geniş bir repertuarınız var. Bu çeşitlilik orkestranızın vizyonunu nasıl yansıtıyor?

Türk Amerikan Orkestrası olarak konserler ve eğitim programları yoluyla farklı kültürler arasında karşılıklı anlayışı ve saygıyı teşvik eden canlı bir kültür elçisi olmayı amaçlıyoruz. Klasik batı müziğinden, Türk halk müziğine, Türk musikisinden, çağdaş eserlere uzanan geniş bir repertuarımız var. Klasik senfoni orkestralarında bulunan enstrümanların yanı sıra kanun ve ud gibi geleneksel Türk müziği enstrümanları da bize eşlik ediyor. “Moments of İstanbul” fikrini hayata geçirirken de yine bu vizyon üzerinden hareket ettik. İstanbul’un kültürel ve sosyal çeşitliliğini müzik dolu bir akşamda nasıl hayata geçirebiliriz diye düşünerek yola çıktık.

Konserde yer alan eserler arasında popüler müzikten klasik eserlere kadar geniş bir yelpaze bulunuyor. Bu çeşitlilik izleyici kitlesine nasıl hitap ediyor?

İlk konserimiz New York’ta gerçekleşti. İkinci konserimiz de yine New York da olacak. New York’da farklı kültürlerin müziklerini kucaklamaya hazır entelektüel birikimi yüksek bir seyirci kitlesi karşımıza çıkıyor. Bu bakımdan ilk konserimizin ardından ‘NewYorker’lardan çok güzel dönüşler aldık. “Moments of İstanbul’un çeşitlilik sahibi repertuarının da yine güzel dönüşler alacağına inanıyoruz çünkü aslında İstanbul ve New York için aynı şehrin farklı fontlarla yazılmış halleri diyebiliriz. Bambaşka ülkelerden, kültürlerden gelen pek çok insanı barındıran, kültür zenginliği ile renklenen şehirler bunlar. Tam da bu yüzden İstanbul’u özlemiş Türk müzikseverlerin yanı sıra New Yorker’larla da müziğimizi buluşturmak için sabırsızlanıyoruz.

Konserinizde Amerika’da ilk kez seslendirilecek eserler var. Bu eserleri seçerken nelere dikkat ettiniz ve izleyicilere neler hissettirmeyi hedefliyorsunuz?

TAO’da çok özel isimlerle dolu bir ‘Artistic Board’umuz var. Bu açıdan çok şanslıyız. Esin Aydıngöz, Mehmet Ali Sanlıkol, Ahmet Ulg ve Utar Artun gibi globalde kendini ispatlamış müzik insanları ve bestecilerle çalışmanın keyfini yaşıyoruz. “Moments of İstanbul”un programında da Türk musikisinden, çağdaş eserlere uzanan konser programında Berklee College of Music profesörü Utar Artun’dan Kanto Medley ve İstanbul Devlet Senfoni Orkestrasi’ndan Hasan Niyazi Tura’dan Turkish Dances eserlerine yer verdik. Temel amacımız her zaman olduğu gibi Batı ve Türk müziğini uyum içinde bir araya getirmek yalnızca eğlendiren değil, aynı zamanda öğreten ve müzikal ifadenin çeşitliliğine dair daha takdir uyandıran yenilikçi ve etkileyici performanslar sunmak.

Konser programınızda kadın bestecilere özel bir yer ayırıyorsunuz. Neveser Kökdeş ve Kevser Hanım gibi isimlerin eserlerini sahnede ilk kez seslendirmek sizin için ne ifade ediyor?

Klasik müzik dünyasında bir kadın olarak var olmanın başlı başına bir meydan okuma olduğuna inanıyoruz. Pek çok kıymetli kadın müzisyen ve bestecinin zorlu koşullar altında, kimi zaman hiçbir karşılık ya da tanınma olmadan çalıştığını biliyoruz. Ancak onların azmi sayesinde, kadınların müzikte hem başarılı hem de vazgeçilmez olduğunu gördük. Bu nedenle bizlerden önce çabaları ve emekleriyle yolu açan kadın müzisyenlerin eserlerine programlarımızda yer vererek duyduğumuz minneti ifade etmeyi seviyoruz. Moments of İstanbul konserimizde Şafak Alıcıoğlu’nun, 1902 doğumlu, Türk besteci, güfteci ve tanburi Neveser Kökdes’in müziklerinden ilham alarak yazdığı orkestra süiti TAO sahnesinde ilk defa hayat bulacak. Bunun için çok heyecanlıyız.

“Moments of İstanbul” programında İstanbul’un günlük yaşamından sesler ve hikayeler müzikle buluşuyor. Sizce bu tür çok duyulu yaklaşımlar dinleyici deneyimini nasıl etkiliyor?

Moments of İstanbul ile izleyicileri müziğin güçlü sinestezi etkilerinden faydalanarak aracılığıyla İstanbul’a götürmeyi hedefliyoruz: Boğazdan hızla süzülen martılar, vapur yolculuğunda içilen sıcacık bir çay, Beyoğlu akşamlarının esintisi, Balat’ta tarihi fırın lezzetleri… İstanbul’u yüzlerce yıldır cazip kılan ve beş duyumuza seslenen tüm bu detayların canlandırdığı hisler müzikle hayat bulacak. Bizce müziğin gücü anılarda gezinmenin ya da daha önce gitmediğiniz yerleri oturduğunuz yerden ziyaret etmenin bir yolu. Müziğin evrensel dili fiziksel ve kültürel bariyerleri ortadan kaldırıyor. Geriye duyusal ve eğlenceli bir deneyim kalıyor.

Orkestra hangi değerler ve hedefler etrafında şekilleniyor?

TAO olarak farklı kültürler arasında karşılıklı anlayış ve saygıyı teşvik eden, güçlü bir kültürel elçi olmayı kendine misyon edindik. Müziğin dönüştürücü gücüne inanıyor; kültürel sınırları aşarak kalpleri ve zihinleri ortak bir uyum ve anlayış deneyiminde birleştirdiğini savunuyoruz. Türk bestecilerinin zengin mirasını kutlamayı ve tanıtmayı hedefliyoruz. Tam da bu yüzden repertuarımız, Cemal Reşit Rey’den Saadettin Kaynak’a, Sezen Aksu’dan günümüzün çağdaş bestecilerine uzanan geniş bir yelpazeyi kapsıyor.

Farklı kültürel geçmişlere sahip müzisyenlerin bir araya gelmesi orkestranın performansını ve yorumunu nasıl etkiliyor?

Bünyemizde Amerika’nın farklı bölgelerinde yaşayan 50’den fazla profesyonel Türk ve Amerikalı müzisyen yer alıyor. Her biri kendi alanında öne çıkan 50’nin üzerinde profesyonel Türk ve Amerikalı müzisyenden oluşan orkestra ekibinde kanun sanatçısı Didem Başar, flüt sanatçısı Yaġmur Soydemir ve perküsyon sanatçısı Nezih Antaklı gibi müzik tutkusunu deneyimiyle besleyen yıldız isimlerle çalışmanın keyfini yaşıyoruz. Aslında TAO’nun kucaklayıcı ve çeşitlilikle zenginleşmeye inanan mottosunun orkestradan eser seçimine uzandığını söyleyebiliriz. Orkestramızdaki çeşitliliği de müzikal ifadenin çeşitliliğini besleyen bir unsur olarak görüyoruz.

Gelecek için orkestranın hedefleri ve planları neler?

Müzik aracılığıyla kültürel köprüler kurmaya, Türk müziğinin zenginliğini Amerika’da daha geniş kitlelere tanıtmaya ve genç yetenekleri desteklemeye devam edeceğiz.

Türk bestecilerin yeni ve mevcut eserlerini içeren tematik konserlerimiz sürecek. Giderek büyüyen senfonik Türk müziği repertuvarımızı dünya çapındaki müzisyenlerle paylaşmak istiyoruz. Çünkü bu alanda büyük bir eksiklik var: Türk müziğine dair kolay erişilebilen dijital bir kütüphane henüz yok. Bu boşluğu doldurmak için çalışıyoruz.

Ayrıca, üstün yetenekli müzik öğrencilerine yönelik burs programımızla geleceğin müzikal liderlerini desteklemeye devam edeceğiz.

 

Previous Story

The Alan Parsons Project İstanbul’da

0 0,00