Vasıf Kortun, Beral Madra, Zafer Aracagök

İstanbul Bienali’nin Ertelenmesi Üzerine 

Yaz aylarından beri tartışmaların odağında olan 18. İstanbul Bienali, İKSV’den yapılan resmi bir açıklamayla 2025’e ertelendi. Beral Madra, Vasıf Kortun ve Zafer Aracagök, ertelemeyi yorumladı.

2023 yaz aylarından beri hem yurt içi hem de yurtdışındaki kültür sanat camialarındaki eleştirilerin ve tartışmaların odağında olan ve 14 Eylül – 17 Kasım 2024 arasında yapılacağı duyurulan 18. İstanbul Bienali, İKSV’nin yaptığı resmi bir açıklamayla 2025 yılına ertelendi.

Küratör seçiminde danışma kurulunun kararının dikkate alınmaması, karar süreçlerinin belirsizliği, danışma kurulunun ve bazı çalışanların istifası ve sanatçıların topluca yazdıkları bir açık mektupla gelen şeffaflık tartışmaları ve eleştirileriyle gündemde olan 18. İstanbul Bienali’nin ertelenme haberi, hala konuşulmaya devam ediyor.

Kültür sanat camiasının en önemli isimlerine bu “erteleme”nin ne anlama geldiğini sorduk. Beral Madra, Vasıf Kortun ve Zafer Aracagök, cevapladı.

BERAL MADRA

“Sanat üreticilerinin tahammülü kalmadı”

18. İstanbul Bienali ile ilgili ikilemli ve çatışkılı güncel durum, eğer hakikate bağlıysak, Türkiye demokrasisi için yaşamsal bir üretim olan çağdaş sanat (İlişkisel Estetik) alanındaki özellikle yapıt ve bilgi üretici kesimin yaşadığı zorluklarla bir kez daha yüzleşmemiz ve çözümler bulmamız gerektiğini açıkça ortaya koydu. Bu, her zaman üstünde durduğumuz Türkiye’ye özgü “Tamamlanmamış Modernizm”in post-modern ve küreselleşme süreçlerinde de etkin olmasından kaynaklanıyor. Ülkemizde ve çevremizdeki birçok ülkede toplumsal içeriği hasarlı neo-kapitalizm, kamusal kültür ve sanat politikalarının eksikliği, özel sektöre bağımlı dar sanat piyasası, istikrarsız sanat ve kültür altyapıları 21. yy gereksinimlerine yanıt veremiyor.

Bu durum, 1980’den günümüze iki-üç kuşak sanatçıyı ve sanat uzmanını olumsuz etkiledi. Olumsuzluklar da iki yıl süren pandemi durgunluğunda ve iç ve dış siyaset sorunlarına bağlı olarak ekonomik krizin giderek büyümesinde aşırılaştı.

“Gereken direniş ve protesto gösterildi”

İstanbul Bienali bu olumsuz gelişmeler içinde Türkiye’deki sanat ve kültür üretimini uluslararası düzleme taşıyan sürdürülebilir bir etkinlik olarak umut dağıtıyor 1987’den günümüze. Sanat ve kültür üreticilerinin, bu umudun da anlamsız yönetim kusurlarıyla, uluslararası seçkin sanat ve kültür sanayisi kesimlerinin müdahaleleriyle kırılmasına tahammülü kalmadı ve gereken direniş ve protesto gösterildi.

“Erteleme: Kırılgan olan belleği yatıştırmak”

Yalnız Türkiye’de değil, küresel bağlamda neo-kapitalist düzenin yarattığı dip ve zirve arasındaki büyük iletişimsizlik, açıklık ve haksızlıklar her alanda diptekilerin isyanı ile sonuçlanıyor; zirve de bu isyana boyun eğmese bile oyalayıcı yöntemlerle karşılık veriyor. Erteleme bunlardan birisi; aslında zaten kırılgan olan belleği yatıştırıyor zaman içinde. Bu sürede herhalde bienal nasıl yönetilmeli ki tepki ve eleştiri görmesin sorusuna yanıt aranacak! Ana soru ve bence ikilem yaratan soru şudur: İstanbul Bienali kamusal mıdır, özel midir ya da ikisinin karışımı mıdır? Kamusal ise ülke siyasetine bağımlıdır, özelse bağımsızlık içerir. İkisinin karışımıysa çatışkılar kaçınılmazdır.

Örnek: Venedik Bienali

Örnek olarak Venedik Bienali yapısı incelendiğinde yanıtlar var. İstanbul Bienali’nin kurucusu özel sektör, vakıf olduğu için “kâr amacı gütmeyen” bir kurum ancak mütevelli heyeti, danışma kurulu, destekçileri özel kişi ve kurumlardan oluşuyor.

Venedik Bienali’nin yapısı şöyle; karşılaştırın ve karar verin.  26 Temmuz 1973’te İtalyan Parlamentosu, kurucusu Venedik Belediyesi olan ve bir vakıfla yönetilen Bienal için yeni tüzük onayladı. “Demokratik” bir kurul oluşturuldu; bu hükümet temsilcilerinden, en önemli yerel kuruluşlardan, büyük sendikalardan ve personelden bir temsilciden oluşan 19 üyeden oluşuyordu. Kurul, başkanı seçiyor ve görsel sanatlar, sinema, müzik ve tiyatro alanlarından birer adet Sektör Direktörlerini aday gösteriyor. Örneğin ekonomist ve eski bakan olan Paolo Baratta en uzun süre (2008-2020) Venedik Bienali başkanıydı. 1998’de Bienal özel hukuk tüzel kişiliğine dönüştürülerek “Società di Cultura La Biennale di Venezia” olarak yeniden adlandırıldı. Şirket yapısının (yönetim kurulu, bilimsel komite, denetim kurulu ve özel destekçilerden oluşan kurul) dört yıllık bir süresi vardır. Başkan, Kültür İşleri Bakanı tarafından aday gösterilir. Yönetim Kurulu, Başkan, Venedik Belediye Başkanı ve Veneto bölgesel hükümeti ve özel destekçiler tarafından aday gösterilen üç üyeden oluşur.

İlginizi çekebilir:  Kırmacı: "Benim İçin Bağımsızlık, Yayıncılığın Karakteri"

VASIF KORTUN

“Kayyum küratörde ısrar etmenin bir manası yoktu”

Detayları bilmiyorum ama İKSV’nin bienali ertelemesi hayırlı oldu. Geç de olsa, bu kararın hem bienal hem de sanat ortamı için yeni bir sayfa açmasını umuyorum. Sanat ortamının bienalin küratör seçimi ve işleyişinde yanlış yönetimine dair endişesi ve bunu ısrarla sivil bir şekilde eleştirmesi, son yıllarda örneğini görmediğimiz bir kazanıma işaret ediyor. Sanat ortamı bienalin doğal, kamusal bir bileşeni ve iki taraf da birbirine bağlı.

Umut verici gelişme: Kevser Güler

Geçtiğimiz haftalarda, Bienal direktörlüğüne, pratikten gelen, vicdanlı, insanları dinlemesini bilen, iş ahlakından şüphe duyulmayacak olan Kevser Güler’in gelmesi, umut verici bir gelişmeydi. Bienal bir kez I. Irak Savaşı’ndan, bir kez de ekonomik sıkıntılardan ötürü ertelenmişti. Dolayısıyla 2024’te kayyum küratörle yapılmasında ısrar etmenin bir manası yoktu. Ama bu daha başlangıç. Yakında 51 yaşına girecek olan İKSV’nin yönetiminin şeffaflaşması ve yönetim kurulunun sadece iş insanlarından mütevellit olmaması, kültür aktörlerinin de temsil edilmesi iyi olacak.

ZAFER ARACAGÖK

“Tek karar verici sermayedir”

İKSV hakkında ve son zamanlarda gelişen eleştiriler hakkında çok fazla düşünmeme pek gerek yok sanırım. Kısaca şunları söyleyebilirim.

İKSV’yi kuruluş zamanlarından beri, türlü üniversite arkadaşlıkları aracılığıyla bilirim. Başlangıçta iyi niyetlerle başlayıp sonraları iyice kurumsallaştıktan sonra yozlaşmayan kurum yoktur. Her şeye abiler ablalar karar verir ve ne kadar çok sayıda sanatçıyla çalışırlarsa çalışsınlar sonuç fark etmez. Bu abilerin ve ablaların da gerisinde, onlardan önce verilmiş kararlar vardır ve bu kararları ne sanat ne bilgi ne de eğitim yönetir. Tek karar verici sermayedir. Bugüne kadar sanatın düştüğü bataklığa değinen bir sürü yazı yazdım. Benim mottom şu:

Zeminsiz

Metafizik, düşüncenin yapıtaşıdır ama radikal düşünce o taşı yerinden söküp düşünceyi yapısız hale getirmekten geçer. Sökülen her taş otoritenin kafasını yarmadıkça heykeltraşın oyduğu bir “sanat” yapıtına dönüşür.

İKSV ya da başkası fark etmez. Sanatın güzellik, estetik, çekişme, kuyu kazmaca, insan kayırmaca, fesatlık ama en çok da para ile yakından uzaktan alakası yoktur.

İKSV’nin Erteleme Açıklaması

İKSV, 19 Ocak 2024’te bir açıklama yayınlayarak 18. İstanbul Bienali’nin “yeni hazırlık süreciyle 2025’te düzenleneceğini” duyurdu. Açıklama şöyle:

“İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) olarak 18. İstanbul Bienali için 2023 Mart ayından bu yana dünyanın dört bir yanından 58 sanatçıyla birlikte çalışıyoruz. Onlarca yeni sanat eserinin üretimine ve hem yerel hem uluslararası ölçekte verimli işbirliklerine olanak sağlamasını hedeflediğimiz bu bienalin kavramsal çerçevesi, büyük kayıpların ve acıların ardından sanatın nasıl bir rol üstlenebileceğini araştırıyordu.

Bu sırada, vakıftaki seçim ve karar süreçlerine dair eleştiriler aldık ve bu eleştirileri değerlendirerek tüm işleyişleri daha katılımcı hâle getirmek üzere harekete geçtik. İstanbul Bienali’nin her zamanki gibi sanatsal ifade, diyalog ve bir araya gelme olanakları sunmasını hedefledik. Buna rağmen, sanat çevrelerinde asla arzu etmeyeceğimiz biçimde tarafların oluştuğunu, bienale katılmayı kabul etmiş veya etmeyi değerlendiren sanatçıların, yürütülen işbirliklerinin ve ortaklıkların olumsuz etkilendiğini gözlemledik. Bu durum, İstanbul Bienali’nin planlandığı şekilde düzenlenmesini imkânsız hâle getirdi.

Bu nedenle, 14 Eylül 2024’te kapılarını açması planlanan 18. İstanbul Bienali’nin ertelendiğini kamuoyuna üzülerek duyuruyoruz. Her zaman en iyi şekilde gerçekleştirmek için çaba sarf ettiğimiz İstanbul Bienali’ni yeni yönetmelik çerçevesinde ele alınacak bir süreçle 2025 yılında yeniden izleyicilerle buluşturacağız.”

Previous Story

MİT’ten AKM’ye Yakın “Temas”

Next Story

31. Yıl: Uğur Mumcu Anıldı

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.