İhsan Oturmak'tan "Çift Başlı" Çıkışsızlık - ArtDog Istanbul
İhsan Oturmak

İhsan Oturmak’tan “Çift Başlı” Çıkışsızlık

İhsan Oturmak'ın "Çift Başlı" sergisinde çıkışsızlık, sıkışmışlık, gözlenmek ve çamura batmışlık üzerinden metaforlarla bugünün Türkiye şartlarını okuyabilirsiniz.

/

İhsan Oturmak’ın beş yıl aradan sonra Öktem Aykut’ta açılan “Çift Başlı” sergisine adım attığınız anda sizi “Otonom Taksi” karşılayacak. Bu bir yerleştirme. Bir taksi ama ne sürücü koltuğu var ne de önü, ne motoru, taksinin ön olmasını beklediğimiz yeri de arkası. İki arka koltuk ve iki arka gövdeden  oluşan “Otonom Taksi”, sergi salonuna girdiğinizde sizi karşılayan ve fikrine odaklandığınız ilk şey. Peki ama ne? Onun yanıtını söyleşimizde sanatçı İhsan Oturmak veriyor ve hareketsizliğimizi, çıkışsızlığımızı araba -ama özellikle taksi- metaforu üzerinden bize gösteriyor. Biz de orada kalakalıyoruz, aynen ne ileri ne geri gidebilen o taksi gibi.

Kamu Binası Önünde “Çıkışsızlık” ve Makam Aracı “Çamuru”

“Çift Başlı” sergisinde ağırlıklı olarak yine araçlar üzerinden metaforlarla karşılaşıyoruz, mesela “Dört Yol” isimli büyük resmi tam da böyle. Dakikalarca resme bakabilirsiniz ama dikkat, bu çıkışsız dört yol tam da bir kamu binası önünde, gözetleniyor, izleniyor olabilirsiniz. Sanatçının “Patinaj” isimli videosu da “çıkışsızlık”tan çıkmaya çalışarak patinaj yapan ama bunu yaparken de hem kendini hem de çevresini çamura bulayan bir makam aracı, hani şu “Resmî Hizmete Mahsus” olanlardan. İzlerken bir adım geri gitmek istiyorsunuz sanki üzerinize de sıçrayacakmış gibi çamur ya da zaten aslında sıçramış olduğuyla yüzleşiyorsunuz.

Metafor olarak araçlar ve çıkışsızlık tamam peki ya “Arzunun Koordinatları” ve “İsimsiz” serisine ne demeli? Bunlar tam da çarpık çurpuk, parsel parsel satılıp sınırları çizilen ve sermaye kaynakları tarafından birer arzu nesnesi haline getiren konutlar, sözde spor alanları hatta yaşam alanları. Çıkışsızlık, sıkışmışlık, gözlenmek ve çamura batmışlık üzerinden metaforlarla bugünün Türkiye şartlarını okuyabilirsiniz tüm işlerde. Biz de tüm olan biteni, bu olan bitenden İhsan Oturmak’ın işlerine yansıyanları sanatçı ile konuştuk.

“Çift Başlı” serginiz için nereden başlayalım diye düşünüyorum, “bir fikri var” cümlesini kurduk sergiyi gezerken, o yüzden buradan başlayalım…

Yaptığım tüm kurgularda genelde belirsiz bir başlangıç ve bitişi belli olmayan bir son arasında gidip geliyorum. Başlangıcı ve sonu belli olmadığı için bunun tam bir fikir olup olmadığı konusunda sorunlar yaşıyorum. Olayların genelde tarihsel bir başlangıcı oluyor elbette. Buradaki sergide Mezopotamya ve Anadolu’daki çift başlı kartal referansı gibi. Ama fikrin nerden geldiği pek belli olmuyor. Temanın ortalarına doğru serginin belirginleşen bir mesajı oluyor ve sona doğru kendi mesajlarını silikleştirip fikri olan bir duruma dönüşüyor. Daha sonra cevabı olmayan sorularla beraber devam eden bir sürece bağlıyor.

Fikirden başlamamıza rağmen, ‘Çift Başlılık’ fikirden ziyade süreç içerisinde belirli aralıklarla önüme düşen girift bir duruma dönüştü. Bunun zamanla bakış açımla ilişkili olduğunu da gördüm. Karakter itibari ile genelde önüme gelen problemlere karşı iki kutuplu ve kararsız bir tutum sergilerim. Bu tutumum, uzun bir süre böyle devam eder ve cevapsız bir şekilde sadece beni rahatsız eden bir duruma dönüşür. Olayların sanki hem iki cevabı varmış gibi hissederim. Hem de vereceğim iki ayrı cevabın da yanlış olduğunu düşünürüm. Fransız sanatçı Guy Billout bir illüstrasyonunda benim yaşadığım bu duruma daha yalın bir görüntü kurguluyor. Kuyruğunda baş olan çift başlı bir yılan, tren rayları üzerinde gelmekte olan trenden kaçmak için hamle yapıyor. İki başı olan bu yılanlardan biri sağa diğeri sola gitmek istediği için hareket sabit kalıyor ve yılan yer değiştiremiyor. Raylardan ayrılamıyor. Bu da bize yılanın sonu ile ilgili net bir öneride bulunuyor. Olay muallak olmasına rağmen…

İhsan Oturmak, Yükleyici Kepçe, Tuval üzerine yağlı boya, 54 x 105 cm, 2023

Doğada da nadir görülen çift başlı bir yılan türü var. Aztek kültüründeki çift başlı yılanın da referans noktası olduğunu düşünüyorum. Dünyanın farklı bölgelerinde görülen bu yılanın ömrü genelde çok kısadır. Ömrünün kısa olmasının sebeplerinden biri, avlanma sırasında iki beyni olması ve tek başlı bir yılana göre çelişkili komutlar vermesi. Tabii sonunda avını kaybetmesi. Ortak mideye sahip olmalarına rağmen bu çift başlı yılan genelde farklı kararlar verdiği için doğada uzun yaşayamıyor. Burada ilginç olan başka nokta ise sağ başın komutlarının belirleyici olması.

Bir taksi, “Otonom Taksi” ve bu taksi iki parçadan ama iki aynı parçadan oluşuyor. Ön koltuğu yok, sürücü koltuğu yok, gidemiyor, orada duruyor ve biz de orada kalakalıyoruz…

2015 ten sonra Paris’e uygulanan Hausman mimarisi, Çatalhöyük ve 2016 sokak çatışmaları arasındaki ortak noktalardan, sokakların varlığı üzerine mimari işlerim vardı. O dönem işler üretirken genelde ütopik mimari önermelerim oluyordu. Ama o mimari önermeler bir yerde yetersiz kaldı. Ve ben yeni nesne arayışına girdim. Bu nesne arayışı beni araçlara götürdü. Araçlar çok kullanışlıydı. Çünkü araçlar sistemle ilgili hem söylemek istediğime bir alan açıyordu hem de net sembolik bir anlatımı vardı. Ve bu anlatımda risk çok azdı. “2017 İmkânsız Uzam” sergisiyle araçları sistemin birer metaforu olarak kullanmaya başladım. Ve bu anlatım biçimim bir süredir böyle devam ediyor. “Otonom Taksi” de böyle bir sürecin bir devamı aslında.

İlginizi çekebilir:  "Etiketsiz" Ferda Art Platform’da
İhsan Oturmak, Otonom Taksi
İhsan Oturmak, Otonom Taksi, Araba yerleştirmesi, 394 x 144 x 137 cm, 2024

“Ne Olacağını Bilmediğimiz Bir Arafta Yaşıyor Gibiyiz”

Dünyanın idealleri ve değerleri konusunda uzun bir süredir yönünü kaybettiğini düşünüyorum. Tam anlamıyla bir sıkışma, aksama içinde gibi. Bu hem sosyal hem politik hem de yaşamsal ihtiyaçlar açısından böyle gibi. Demokrasi öncülüğü yapan ülkeler bile insan hakları ile olan ilişkilerini sınırlı tutuyor. Tabii yaşadığımız ülkenin bu süreçlerden muaf olduğunu düşünmüyorum. Gelecek ile ilgili öngörülerimiz çok kısıtlı kaldı diye düşünüyorum. Ne olacağını bilmediğimiz bir arafta yaşıyor gibiyiz. “Otonom Taksi’’ de böyle bir dönemin sembolü gibi. Kendimiz ve evrenimizle ilgili hiç olamadığımız kadar bilgi sahibiyiz. Her şeyi çok biliyoruz. Teknoloji çok gelişmiş. Sürücüsüz araçlar çıkmış. Olmasını istediğimiz şeylerin önündeki engeller kalkmış diye düşünürken harekete geçemiyoruz…

“Patinaj” videonda siyah, havalı bir araç çamura saplanıyor, gitmeye çalıştıkça kendini de etrafını da çamura buluyor. Bu bir makam aracı diye okuyorum ben hani şu “özel hizmete mahsus” olan. Patinaj yaptıkça ne oluyor bize ya da sisteme?

Okuman doğru! O bir makam aracı. Çıkış noktam böyle başladı. Ama aynı zamanda sermayeyi temsil eden bir nesne gibi de düşündüm. Makam ve sermayenin simgesi olması dışında başka neyi temsil ediyor olabileceğini irdelediğimde, dahil olan bir çok şeyin olduğunu da gördüm. Daha sonra anlamlar yüklemeye başladıkça işin bize kadar gelmeye başladığını gördüm. O makam aracının içinden sen veya benim bile çıkabileceğimizi fark ettim. Değerlendirmelerimiz bizim dışımızdaki şeylere yönelik olur. Kendimizi olaylardan bağımsız hesaplarız. Kendimizi tahribatların konusu yapmamaya özen gösteririz. Bu arada tüm bu tahribatları suçlamadan uyumsuzluk meselesini unutuyoruz. Zaten araba ve içinde bulunduğu ortam uyumsuz! Sermaye veya sistemi, eleştiri konusu yaparken son derece teknolojik bir araçla saf bir toprağın uyumsuzluğunu da fark ettim. İkisinin birbirine değdiği yerde, birleşme noktalarında videodan bağımsız bir şekilde kendiliğinden bir zıtlık oluşturuyordu zaten. Belki de bir araya gelmemesi gereken iki şey bir araya geldiği için mesele başlıyordu.

İhsan Oturmak, Senkron Kayması, Tuval üzerine yağlı boya, 190 x 300 cm, 2023
İhsan Oturmak, Senkron Kayması, Tuval üzerine yağlı boya, 190 x 300 cm, 2023

İki kalabalık işiniz var. “Senkron Kayması” sizin kalabalık işlerinizden biri ve tabii çocuklar…

Resimleri genelde sessiz düşünürüm. İki boyuttan üçüncü boyuta gitmeye ısrar eden sessiz bir deneme. Hoparlörleri olmayan bir ekran gibi de canlandırabilirsiniz. Resim ile olan ilişkim genelde bu sessizlik içinde gerçekleşir. “Senkron Kayması” işimde bu sistemin dışına çıkarak resmi sesli bir ekran gibi düşündüm. Zamansal bir boyut da katmaya çalıştım. Yan yana duran iki televizyonu izleyen çocuklar, hiç izlemedikleri haberleri izliyorlar. Farklı iki medyayı temsil eden iki ayrı televizyonun ekranlarında da aynı haber spikeri var.

İki televizyon arasında bir senkron kayması var. Ama bunun süresi ile ilgili bilgi sahibi değiliz. Aralarındaki süreyi bilmediğimizden resimde mekân dışında bir zaman oluşuyor. Televizyonda, kaymadan dolayı oluşan sesler resimde bir uğultuya dönüşüyor. Böylelikle resim tümüyle bir televizyona dönüşüyor. İki televizyon, onu izleyen idrak konusunda yetersiz yaş aralığındaki kalabalık çocuklar grubu, mekân, zaman ve sonunda ses ile birlikte televizyonun kendisini temsil eden bir resim oluyor bize gerçek haberi veren bir ekrana…

İhsan Oturmak, Dörtyol, Tuval üzerine yağlı boya, 140 x 260 cm, 2023

Diğer kalabalık işiniz “Dörtyol” benim bu sergideki en sevdiğim iş oldu. Nasıl bir kaos, nasıl bir çıkışsızlık görüyorsunuz?  Üstelik belli ki bir kamu binası önünde oluyor her şey. Bu resim üzerinden “çıkışsızlık”a dair ne söylersiniz?

Türkiye’nin farklı şehirlerinde yeni uygulanan ışıksız trafik sistemi ile toplumumuzun imtihanı bu çalışmamın çıkış noktası oldu denebilir. Özellikle sonradan nüfus artmasıyla büyüyen şehirlere eklemlenen bu tip sistemler, işlevini sağlayamadığı için çoğu yerde uygulamadan kaldırılıyor. Resim vasıtası ile izleyiciye sormak istediğim soru, ortada kilitlenmiş görünen trafiğin nereden çözüleceğiw. Evet kamu binasının da bulunduğu bir ana arterde karmaşa yoğunlaşıyor. Ucu kaçmış gibi görünen dolaşıklığın çözümünün orta yerde bulunmadığı hissini izleyici ile birlikte duymak istiyorum. Ortadaki araçlar ne yaparlarsa yapsınlar artık kıpırdamaları mümkün değil. Tıkanıklığın çözümünün çerçevenin dışında bir yerlerde olduğuna işaret etmeye çalışıyorum.

Sergi, 30 Mart tarihine kadar Öktem Aykut‘ta açık olacak.

Previous Story

“Sahnede 90’lar”, Kunstverein in Hamburg’da

Next Story

Krakow’da Tartışmalı Altyapılar

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.