Anna Laudel, sanatçı Halil Vurucuoğlu’nun uzun yıllardır geliştirdiği kağıt kesme ve kağıt katmanlarını yırtma tekniğini kullanarak ürettiği eserlerini içeren “Hem Var Hem Yokmuş Gibi” isimli kişisel sergisini ağırlıyor. 17 Mart’ta kapılarını açacak sergi, Vurucuoğlu’nun eserlerini üretirken ortaya çıkan kağıt atıklarını dönüştürerek çalıştığı ve sürdürülebilirliğe dikkat çektiği yeni eserlerinden oluşuyor.
Sanatçı, filozof Slavoj Žižek’in dünyanın insan eliyle yaşadığı dönüşümü tanımlayan, içerisinde bulunduğumuz jeolojik çağ olan Antroposen’de özgürlüğümüzün sınırlarının küresel ısınma ile somutlaştığı düşüncesinden yola çıkıyor.
Bir araya getirdiği eserlerle yaşadığımız ekolojik krizi hem yerel hem küresel olarak en temel sorunlardan biri olarak yorumlayan sanatçı; doğa, çevre ve bunların üzerindeki insan etkisini araştırıyor.
Kültür ve Ekolojik Denge
22 Nisan’a kadar devam edecek sergideki işlerinde, sanatçı, doğanın temel döngüsü doğum, ölüm ve dönüşümden hareketle merkeze aldığı ‘var etme’ ve ‘yok etme’ kavramını, bir diğer anlamı ufalayarak parçalara ayırmak olan yırtma eyleminde biçimselleştiriyor. Uyguladığı bu pratik ile üzerinde durduğu eylemlerin bilinç, imgelem, kültür ve ekolojik dengeyle olan ilişkisini inceliyor. Aynı zamanda izleyiciye dünyayı giderek yitirdiğimizi, elimizde kalanınsa bir imgelem olduğunu ifade ediyor.
“Dipsiz Göl”
Yeni çevresel felaketlerin, doğal ya da kültürel bir değeri kaybetmenin acısını yansıtan, 12 bin yıldır el değmemiş bir doğa harikası olan ‘Dipsiz Göl’ isimli eseri de, sanatçının “Varoluş”, “Yokoluş” ve “Arasında” olarak tanımladığı üçleme ile sergideki yerini alıyor. Var veya yok olmak kavramlarının yanı sıra sanatçı, izleyiciye tam olarak neresi olduğunu bilmediği ama yeryüzünün muhtemelen yitip gitmiş yerlerini ya da belki bir zamanlar duyduğu huzuru anımsatan formlarını sunuyor.
Halil Vurucuoğlu Hakkında
1984 İzmir doğumlu Halil Vurucuoğlu, 2007 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun oldu. 2008 tarihli “Bambu” başlıklı ilk kişisel sergisiyle birlikte biri Bremen’de diğerleri İstanbul’da olmak üzere toplam yedi kişisel sergi gerçekleştirdi. Yurtiçi ve yurtdışında çok sayıda fuar ve karma sergilere katılan Vurucuoğlu, resmin klasikleşmiş tekniklerinin yeterli gelmediği noktadan sonra yoğun arayış ve çalışma sonrası daha önce uygulanmamış özgün kağıt kesme tekniğinde uzmanlaştı. Suluboya ile renklendirip elle kestiği kağıtlardan meydan getirdiği resimlerle bu tekniğin öncüsü oldu. 2016’da tekniğinde onuncu senesini geride bırakırken deneyimlediği olumlu ve olumsuz tecrübelerine hayal gücünü ekleyerek çalışmalarını sürdüren Vurucuoğlu, genellikle kağıt kesme işleriyle bilinse de suluboya ve sprey boya gibi farklı teknikler kullanarak da üretimlerine devam ediyor. Sanatçı, çalışmalarını ve yaşamını İstanbul’da sürdürüyor.