Hasköy kıyılarında yüzünü Haliç’e dönmüş Rahmi M. Koç Müzesi’ni 7’den 77’ye bilmeyen yoktur. Rahmi M. Koç’un özel koleksiyonundan doğan ve bugün Türkiye’deki müzecilik anlayışına farklı bir renk sunan müze, ulaşımdan endüstriye ve iletişim tarihine tanıklık etmiş binlerce objeyi koleksiyonunda barındırır. Şimdilerde 30’uncu yaşını Beygir Gücü sergisiyle kutlayan müzenin kuruluş öyküsüne ve yeni sergisine kısaca bir göz atalım…
“Siz hiç müzeden ayrılmamak için ağlayan çocuklar gördünüz mü? Bizde sıkça oluyor,” cümlesiyle anlatıyor otuzuncu yılını kutlayan ve bu yıllar boyunca milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan müzeyi Rahmi M. Koç… Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan ve müzenin otuzuncu yılı dolayısıyla hazırlanan Rahmi M. Koç Müzeleri – İstanbul isimli kitabın girişinde verdiği söyleşi şöyle devam ediyor:
“… Özünde bir sanayi müzesi olan burasını çocuğa da sevdirdiysek, galiba pek güzel bir iş başarmış oluyoruz. Benim koleksiyon merakımla başlayan ve bir ömür verdiğim çabalarım, şimdi şehrin önemli müzelerinden birisi haline geldi. Bunu görmekten hakikaten mutluyum.”
Kişisel Meraktan Müzeye
İş insanı Rahmi M. Koç’un endüstriyel ve mekanik objelere olan merakını bilen bilir… İşte onun bu merakı dolayısıyla oluşturduğu özel koleksiyonundan doğmuş bir müze Rahmi M. Koç Müzesi. Koleksiyon merakı henüz 4-5 yaşlarındayken babası Vehbi Koç’un Almanya’dan getirdiği Marklin oyuncak trenle başlamış… O günden beri de dünyanın dört bir köşesinden mekanik ve endüstriyel objeleri, kurmalı oyuncakları toplamış, biriktirmiş… Seneler geçtikçe bu koleksiyon öyle genişlemiş ki ne evlere ne bürolara ne de depolara sığmaz olmuş… Sonunda da bu koleksiyonu bir müze çatısı altında toplama ve herkesle paylaşma düşüncesi doğmuş… Dünyada benzerlerini gördüğü ve çok etkilendiği müze fikrini anlattığı arkadaşlarından da anlatır. Onlardan da aldığı destekle hızla yer aramaya koyulur. Rahmi M. Koç müzenin web sayfasında o günlere dair şu cümleleri paylaşır:
“Nihayet bu işte bana büyük yardımı dokunmuş Dr. Bülent Bulgurlu, Haliç mevkinde Tekel’e ait bir ispirto deposunun bulunduğunu söyledi. Beraberce gidip binayı gördük. Temelleri 12. yy dayanan ve 1730’larda, Osmanlı döneminde, donanmaya çıpa ve döküm parçaları yapımında kullanılan “Lengerhane” bizi çok etkiledi. Bilahare 1950’lerde Tekel tarafından tütün deposu olarak kullanılan bina, 1984’te büyük bir yangın geçirmiş ve o zamandan beri kendi haline terk edilmişti. Sadece bahçesi ispirto deposu olarak kullanıyordu. 1991 yılında burayı satın aldık. 1993 aslına uygun onardık.”
Türkiye’nin Tek Sanayi Müzesi
Bu serüvenin sonunda Rahmi M. Koç Müzesi 1994 yılında ilk binası olan Lengerhane’de kapılarını açar. Türkiye’nin ilk ve tek sanayi müzesi olma özelliğiyle de öne çıkan müze açılır açılmaz 1996 yılında ise Avrupa Konseyi tarafından “Yılın Müzesi Özel Ödülü”ne layık görülür. 2001 yılına gelindiğindeyse Hasköy Tersanesi de müzeye eklenir. Müzenin bugün üç katlı Lengerhane binasının zemin katında buhar makineleri ve raylı ulaşım modelleri, sıcak hava motorları ve içten yanmalı motorlar, zaman ölçüm aletleri, gerçek boyda buharlı gemi makinesi; birinci katında bilimsel aletler ve iletişim aletleri koleksiyonu ve bodrum katında havacılık ve denizcilik koleksiyonları, kaliteli mekanik oyuncaklar, kaptan köşkü replikası, film ve baskı koleksiyonları sergilenmektedir. Hasköy Tersane kompleksinde ise at arabaları, otomobiller, buharlı ve gazlı dizel motorlar, zeytinyağı fabrikası, marangozhane, buharlı gemi makineleri, raylı ulaşım gereçleri, gerçek boyutta gemiler, uçaklar, denizaltı, Atatürk Koleksiyonu ve Rahmi M. Koç Galerisi yer alır. Müzenin hiç kuşkusuz görülmeye değer koleksiyonu arasında öne çıkanlardan biri de sırtını Rahmi M. Koç Müzesi’ne yaslamış İstanbul Boğazı’nın emektarı Fenerbahçe Vapurudur.
Sanatın ve Mühendisliğin Buluşması
Koleksiyonunda yer alan eserlerle her yaştan ziyaretçisini zaman tünelinde bir yolculuğa çıkaran, eğlendirirken aynı zamanda da bilgilendiren Rahmi M. Koç Müzesi, gerçekleştirdiği süreli sergilerde de aynı misyondan hareketle yola çıkıyor. 30’uncu yılına özel olarak hazırlanan Beygir Gücü sergisi de eğitici, öğretici ve eğlendirici kurgusuyla öne çıkan sergilerden. M.Ö. 2’nci yüzyıldan günümüze atın sanatta ve mühendislikteki izlerini süren sergi, ‘beygir gücü’ kavramıyla da otomobilin endüstri tarihindeki dönüşümünü keşfediyor.
“… ve Markiz’de Dehşetli Güzel” Sayısı
ArtDog Istanbul basılı dergi satış noktalarını görmek için tıklayın.
Kapak: :mentalKLINIK, Markiz, Fotoğraf: Serkan Eldeleklioğlu
Müzenin Genel Müdürü Mine Sofuoğlu, 30’uncu yılına özel hazırlanan serginin önemini ve hikayesini “Rahmi M. Koç’un ata ve otomobile duyduğu derin ilgi, bu serginin ilham kaynağı oldu. Kendisinin koleksiyonumuzda yer alan tam boyutlu, model ve oyuncak otomobiller ile at figürleri, bu serginin temel taşlarını oluşturuyor. Böylelikle sanat ve mühendislik, geçmişle geleceği buluşturan bu sergiyle bir araya geldi,” sözleriyle özetliyor.
En Eskisi 2 Bin 200 Yıl Önceden
Serginin “Rahmi M. Koç Koleksiyonu’ndan At Figürleri” bölümünde M.Ö. 2’nci yüzyıldan günümüze farklı coğrafyalardan ve kültürlerden seçilen at formunda yaklaşık bin eser ve görsel sergileniyor. En eskisi 2 bin 200 yıl önceye giden eserler arasında Uzakdoğu kukla tiyatrolarında kullanılan at kuklaları, tapınak süslemesi olarak kullanılan atlar, Fransız, İngiliz ve Amerikan atlıkarınca atları, Çin ve Tayland menşeili pişmiş toprak ve seramik atlar, çek çekli ve sallanan oyuncak atlar, metal atlar, modern at figürleri gibi birbirinden renkli ve ilgi çekici pek çok örnek sunuluyor. Bu bölümünün küratörlüğünü üstlenen Serra Kanyak, buradaki küratöryel kurgunun kronolojik olarak koleksiyondaki en eski parçadan başlayarak en yeni ve modern parçalara doğru daire çizerek oluşturulduğuna vurgu yapıyor.
Çeşit çeşit atlıkarınca atlarının ve oyuncak atların dikkat çektiği bu bölümde heykeltraş Server Demirtaş’ın motor ve mekanik sistemler kullanarak kurguladığı At isimli hiperrealist heykeli de sergileniyor. Sergide ayrıca Vehbi Koç, Mustafa V. Koç, İsmet İnönü ve Mevhibe İnönü’ye ait binicilik kıyafetleri de yer alıyor. Tarih ve kültürün iç içe geçtiği sergide İlhan Koman’ın 1969 yılında Taksim’deki Divan Oteli için yaptığı Soyut At Heykeli de hemen girişte ziyaretçileri karşılıyor.
Otomobil Hikâyeleri
Küratörlüğünü Gözde Akyüz’ün üstlendiği “Rahmi M. Koç Müzesi’nden Otomobil Hikâyeleri” bölümü ise 1800’lerin sonundan itibaren teknoloji ve tasarımın değişimini ortaya koyan nadir otomobil örneklerinden bir seçki sunuluyor. Türk mühendisliğinin sembollerinden Anadol, 1881 yapımı Benz Tricycle, 1918 yapımı Ford Model T, 1990 yapımı Dodge Viper’ın da aralarında bulunduğu 35 otomobil, meraklısını zaman tünelinde bir yolculuğa çıkaracak türden. Sergide oldukça ayrıntılı ve güzel oyuncak arabaları, at arabaları ve vagonları da görmek mümkün.
Müze Koleksiyonuna Yeni Objeler
Rahmi M. Koç Müzesi’nin 20 binin üzerinde objeden oluşan koleksiyonuna yeni parçalar eklemeye devam ediyor. Müzenin kalıcı koleksiyona eklenen Alman donanmasında görev yapmış olan Emden F 210 firkateynine ait radar ekranı, 19’uncu yüzyıldan kalma pirinç teodolit ve ses heykeli gibi birbirinden ilginç objeler Rahmi M. Koç Müzesi’nde koleksiyonuna eklendi. Koleksiyona katılan objeler, Rahmi M. Koç Müzesi atölyesinde restore edildikten sonra sergilenmeye başladı.
Hollanda menşeili Signaal markalı markalı radar ekranı, Alman donanmasında, 1983 – 2013 yılları arasında görev yapmış olan Emden F 210 firkateyninde kullanıldı. Tarihe tanıklık eden bu radar ekranı Denizaltı Sergi Salonu’nda sergilenmeye başlandı.
Haritacılık ve inşaat projelerinde kullanılan açı ölçüm cihazı Teodolit, tripod ayağı üzerinde sergilenen 6549 seri numaralı teodolitin yapımında pirinç kullanılması sayesinde hem dayanıklılığı hem de görselliğiyle koleksiyonluk bir parça özelliği kazanmıştır. Mustafa V. Koç Binası üst katta Bilimsel Aletler vitrininde sergileniyor. 1930’ların Fransa’sında üretilmiş olan TAXI BB Taksimetre, şehir hayatının dinamizmini, taksi dünyasının dönüşümünü ve ulaşımın tarihsel evrimini gözler önüne seriyor. Ulaşımın tarihsel evrimini gözler önüne seren taksimetre, Tersane Erdoğan Gönül Galerisi’nde görülebilecek.
Mart 2024 tarihinde Ankara Rahmi M. Koç Müzesi’nde gerçekleşen “Ses Heykelleri Sergisi” kapsamında Prof. Dr. Yusuf Kemal Kemaloğlu ve Prof. Dr. Güven Mengü tarafından tasarlanan heykel, sergi sonrasında Müze’ye hediye edildi. Heykelde, “Rahmi M. Koç Müzesi 30 yaşında” cümlesinin frekans ve yükseklik olarak iki eksende belirtilmiş grafiği, lazer şekillendirme ile üç boyutlu olarak aktarılıyor. Heykel, Rahmi M. Koç Galeri’de sergileniyor.
*Rahmi M. Koç Müzesi’nin süreli sergisi “Beygir Gücü”, 10 Haziran’a dek ziyaret edilebilir.