Gözler Sokakta PILPELED İstanbul’da

//

Alçalan vinçten aşağı iniyor, Nir Peled veya daha çok bilinen adıyla PILPELED… Beş katlı bir binanın cephesine yaptığı duvar resmi için vince çıkan genç sanatçı aşağı doğru inerken bir taraftan sarılmış sigarasının sapını çiğniyor bir taraftan da neşeli bir tavırla ağzı kulaklarına vararak sırıtıyor.

Avrupa, ABD ve memleketi Tel Aviv’de sergilendikten sonra, Türkiye’de ki sıcak karşılama PILPELED için yeni bir başlangıç sayılır. PİLPELED, yabancılar, sanatçılar ve halkın her kesiminden insanın yaşadığı İstanbul’un mütevazi semti Yeldeğirmeni Kadıköy’de kendini evinde gibi hissetmiş görünüyor.

Black Flag Art Galeri dövme sanatçısı Emre Tuzla’nın, ortağı Caner Savaş ve eşi Simge ile birlikte açtıkları yepyeni bir sanat mekânı. Geçtiğimiz mart ayında olumsuz şartlar altında başlamış olsalar da, başarılı bir karma serginin ardından, PILPELED ile ilk kez kişisel bir sergiye ev sahipliği yapıyorlar.

Yeldeğirmeni mahallesi; İstanbul’da ki sanat dünyasının merkezi olan Beyoğlu’ndan uzakta olsa da, son yıllarda yaratıcı ve girişimci enerjilerle dolup taşıyor. Gençler ve gece hayatı Taksim/Beyoğlu hattında halen sürmekte olan ve muhtemelen politik gerginliklerin yol açtığı halsizlikten uzaklaşıp Kadıköy çevresinde bulunan daha özgür ve daha açık alanlara yayılmış durumda. (Yeri gelmişken Avrupa ve Asya tarafı arasında ki birbirine tezat havanın yeniden altını çizmek lazım.)

Bu noktada PILPELED devreye giriyor. İki ülkenin Doğu Akdeniz sularını ve Orta Doğu’da yüzyıllardır süregelen kültürel kaynaşmaya dayalı tarihi paylaşmasına rağmen, İsrailli sanatçıların Türkiye’deki sanat sahnesine çıkması ender görülen bir durum. Black Flag Art Galeri, iş birliği yaptığı PILPELED’ın; Reach Geblo, Yusuf Aygeç ve Furkan “Nuka” Birgün gibi yerel sokak sanatçılarıyla birlikte Yeldeğirmeni’nde ürettiği duvar resmi için Kadıköy Belediyesi’nden bağımsız olarak hareket etti.

Sanatçının imzası haline gelen siyah-beyaz çocuk portresinin dışında, seramik, halı, ahşap üzerine boyama ve Keith Haring’in tarzını anımsatan dijital baskılardan oluşan otuzdan fazla iş yer alıyor galeride.

PİLPELED, modern aklın kavrayamayacağı sosyolojik bir alanın; kaybolup gitmiş kadim bir etnik kökenin androjen çocuğu. İşlerinde siyahın/karanlığın mutlak tanımına ve derinliğine karşı beyaz rengi hayal gücünün boş bir levhası gibi eserin ötesine koymayı başarıyor.

Devasa duvar resminin paslı kızıl kahverengi tonu, resmedilen yabancıl gençliğin üçüncü gözüne yapıştırılan -PILPELED isminden ilhamla- İbranice “P” (ּפ) harfi ile birlikte, binanın arka fonu ile uyum sağlıyor. Çocuğun tek başına görünümü, mahalle sakinleri üzerinde sadece görerek bile mutlu eden iyileştirici bir etki yaratıyor.

Elazar, 110 x 70 cm

PILPELED’ın grafiti estetiğini; Diyarbakır’da sokak sanatçısı olarak başlayıp, sanat ve galeri dünyasına girişini, öncesi-sonrası tarihsel bir önem taşıyan tahribat edilen binalardan kurtarılmış duvar parçalarına entegre ettiği işler yapan İstanbul merkezli Kürt sanatçı Hasan Pehelvan’a benzetmek mümkün.

Yaptığı işe “sanat” diyerek, Boğaz’ın ötesinden dikkat çekmek içi haykıran ve İstanbul’un ticari galeri dünyasına girmeye çalışan bir sokak sanatçısı düşüncesiyle kaşlarını çatabilecek sanat dünyası züppeleri için, PILPELED’in ikna edici birkaç kozu var.

Black Flag Art Galeri, PILPELED’in duvar resimlerinde tasvir ettiği çocuklara benzeyen sekiz kişilik portre serisini de sergiliyor. Sanatçının gerçek hayatta karşılaştığı sıcakkanlı gençlerden ilham alarak ürettiği portrelerde çocuklar ellerini gözlerinin etrafında halka yapıyor. Bu pencereleri mat kara delikler biçiminde ruha yerleştirmek, herhangi fiziksel tanımlayıcılar olmadan figürleri anonimleştirerek merak uyandırıcı bir rezonans yaratıyor. Gözler olmadan insan denen tür mitik ve şiirsel bir duruş kazanıyor.

İlginizi çekebilir:  'Muhteşem Yüzyıl' sergisi Anna Laudel’de

Bir çocuğun saçında kuş tüyü, diğer çocuğun Kızılderili prenseslerine özgü örgüleri var. Karakteristik siyah-beyaz dalgalı çizgilerle ifade edilmiş uçuşan saçları hâlâ hareket halinde gülümseyen çocuk, esrar kullanımının yasallaşmasından yana olan ve kendisi de sıkı bir sigara bağımlısı olan PILPELED’in kişisel hassasiyetini ifade eden bir bileklik takıyor.

PILPELED, tropik motifli saç banları/şapkaları, bandanalar, pliot gözlükleri gibi detaylarla çizdiği portrelerle eğlenceli bir festival havası yaratıyor. Açık havada müziğin patladığı ve dumanların bulutsuz geceye kıvrılıp karıştığı bir dış mekâna karşılık, eserlerini iç mekânda bir galeride sergilerken sanki biraz rahatsız hissediyor. O, her şeyden önce gerçek bir sokak sanatçısı.

Ancak Black Flag Art Galerinin’de altını çizdiği gibi PILPELED’in işleri; özellikle pandemi sonrasında sokakta serbestçe hareket etmenin ve kamusal sosyal etkileşimin yok olduğu, fikirlerin ve düşüncelerin inşaat ve korna sesleriyle çakıştığı kaotik ortamda sokaktan geçenlerin göz atmasından daha ince ve detaylı bir ilgiyi hak ediyor.

Joshua, 110 x 70 cm

PILPELED işlerinde, genellikle şifreli tıpkı İbrani alfabesinin özel bir uyarlamasından türetilmişçesine, grafitinin görsel diline benzer, ancak daha içe dönük işaretler bırakır. Örneğin, “Meringue” ve “Kiss the Sky” gibi işler, büyüleyici derecede duygusal ve dokunaklı detaylarını fark etmek için yakın ve sabırlı gözler gerektiren incelikle tasarlanmış sanat eserleri.

“Nutella” veya “It will never be our song” gibi işler, aşkın cinsellik yönüne odaklanan tutkulu ve erotik tasvirler. “Kud Katan” adlı ahşap iş ise Amerikalı sanatçı ve yazar Alex Gray’in vizyoner ve ruhani sanatına göndermeler yapıyor. PILPELED, yeni sanat tarihine tıpkı Gray’in küresel genç neslin kolektif bilincinde yer eden işleri gibi izlerini bırakıyor.

PILPELED son derece apolitik ve dinsiz olmasına rağmen, Black Flag Art Galeri için yaptığı son çalışmalarında, sanat tarihinin geniş anlatılarından ve popüler gizemleriyle olan diyaloglarından tamamen uzaklaşmış görünmüyor.

“da Vinci” adlı iki işinden biri tartışmasız Leonardo da Vinci’nin ünlü “Lady with an Ermine” tablosuna gönderme yapıyor. PILPELED bu işinde adeta geometrik büyücülüğünü kullanarak, elinde gizemli bir memeli yaratık tutan genç kadının etrafındaki örümcek ağlarını dağıtarak tasvir ediyor.

“Turkish Movie” adlı iş Sadri Alışık ve Filiz Akın ağızları açık, saçları rüzgarda uçuşan bir halde arabesk yüklü dramatik bir tonda tasvir ediliyor. PILPELED bu işiyle Türk insanına bir atıfta bulunuyor ve bu yolla Türkiye ve İsrail; Anadolu ve Levant arasında her daim canlı olan sanat üretimine de bir selam çakıyor. Bu selam, istem dışı bir şekilde hayatın kapalı kapılar ardında geçtiği bir dönemde gözleri sokakta olan sanatçıların adına veriliyor.

 

Previous Story

Bodrum’un Cennet Kuşu

Next Story

Tasarım Bienali ‘Empati’ Peşinde

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.