Dr. Öğr. Üyesi Fırat Arapoğlu

Görünenin Ardındaki

Viyana Kunshalle’de açılan Rene Matić ve Oscar Murillo’nun “JAZZ.” başlıklı sergisini Mayıs ayında görme şansım oldu. Sanatçıların bu düet sergisi genel hatlarıyla arzu, görünürlük ve şeffaflık gibi temel toplumsal soruların yanı sıra yaşamlarımızda var olan imkânsızlıklar ve çelişkilerin detaylı bir analizini ve bunlara dair önerileri izleyicilerine sunuyor.

//

18 Mart’ta Viyana Kunshalle’de açılan Rene Matić ve Oscar Murillo’nun JAZZ. başlıklı sergisini Mayıs ayında görme şansım oldu. Sanatçıların bu düet sergisi genel hatlarıyla arzu, görünürlük ve şeffaflık gibi temel toplumsal soruların yanı sıra yaşamlarımızda var olan imkânsızlıklar ve çelişkilerin detaylı bir analizini ve bunlara dair önerileri izleyicilerine sunuyor. Serginin küratörlüğünü ise Laura Amann ile birlikte 11. Uluslararası İstanbul Bienali’nin küratörlüğünü üstlenen What, How & for Whom / WHW grubu (Ivet Ćurlin, Nataša Ilić ve Sabina Sabolović ) üstleniyor.

Sergide kullanılan caz müzik metaforu, aslında sanat ve caz müzik arasındaki önemli benzerlikleri ortaya koyuyor. Caz müzik ve görsel sanatlar, iki üretim arasında doğal sinerji yaratan bazı temel özellikleri paylaşıyorlar. Bu ilişki doğaçlama, ritim, duygusal ifade ve kültürel yorum gibi unsurlar aracılığıyla keşfedilebilir. İşte bu bağlantıları göstermek için bazı paralellikleri ele almak istiyorum.

Öncelikle sergide farklı perspektif ve medyumlardan her iki sanatçıyı ortak kılan noktalardan birisi üretimlerinde jest ve soyutlamayı kullanmalarıdır. Murillo öznel ve bireysel olanı ele alırken, Matić’in pratiği de çoğunlukla kişisel olana dayanmaktadır. Murillo’nun yapıtları farklı mesajları iletirken, Matić imaj ve imajın alımlanmasına dair kaygıları belirtiyor. Murillo’nun resim ve desenleri soyut ifade ve jestler içerirken, Matić’in fotoğrafları dans imajlarını hareketli görüntü ve fotoğraf alanında bir ifade biçimi olarak kullanıyor. Böylece JAZZ. bir sanatsal iş birliği ve aynı zamanda bir alımlama biçimi olarak anlaşılabilir: Bu kültürel duyarlılıkların harmanlandığı, doğaçlamanın gerçekleştiği ve grup etkileşiminin hayati hale geldiği bir biçimdir.

Oscar Murillo

Tam da bu noktada cazın temel unsurlarından doğaçlama akla geliyor. Nasıl ki müzisyenler, o ana ve diğer müzisyenlerin katkılarına yanıt vererek spontane melodiler ve armoniler yaratırlarsa, Murillo ve Matić de benzer bir spontane yaratım sürecini içeriyorlar. Örneğin Murillo’nun resimleri, sanatçının anlık duygusal ve fiziksel durumunu yakalayan bir tür görsel doğaçlamayı yansıtıyor. Ayrıca ritim konusunu da belirtmeliyim: Caz müzikte ritim karmaşık ve genellikle senkopludur ve beklenmedik bir şekilde değişebilen, hareket ve değişim hissi yaratan dinamik bir akış sağlar. İşte Murillo ve Matić’in işlerinde de formların ve renklerin tekrarında bu özellik görülebilir ve böylece görsel bir ritim yaratılmaktadır.

Oscar Murillo’nun büyük ölçekli tuvalleri etkileyici mimari boyutlara sahipler ve labirent şeklinde ve tavandan sarkıtılan tuvaller, mekânı şekillendirerek eserlerle samimi karşılaşmalara olanak tanıyor. Karanlık resimler tehlike ya da yas duygusu uyandırırken, aynı zamanda yeni bir yaşamı ve yeniden doğuşu da imliyor. Murillo’nun yapısını çevreleyen ve aynı zamanda onun içinde yer alan Rene Matić sergide iki video, bir fotoğraf serisi, bir ses işi ve duvar yerleştirmesiyle yer alıyor. Matić Viyana’da Josephine Baker’ın 1928’de yılındaki performansına verilen tepkiyi çıkış noktası olarak alıyor. Baker’ın Viyana’da yarattığı öfke yüzünden kilise konuya müdahale etmek zorunda hissetmişti ve birçok vaazda Baker’ın baştan çıkarıcı performansları konusunda uyarılarda bulunmuştu. İşte Matić, video çalışmalarını, fotoğraf serisini ve ses çalışmasını bu olay üzerinden kurgulamış.

İlginizi çekebilir:  Irkçı, Ayrımcı, Cinsiyetçi Galeriler İfşa Ediliyor

Bu noktada caz ve sergi arasındaki ilişkinin diğer önemli iki boyutu gündeme geliyor: Duygusal İfade ve Kültürel Yorum. Cazın karmaşık melodiler ve armoniler aracılığıyla neşeden melankoliye kadar çok çeşitli duyguları aktaran derin duygusal ifadesiyle tanınması gibi hem Murillo hem de Matić duygusal tepkiler uyandırmak için renk ve biçimi kullanıyor. Örneğin Murillo’nun tuvalleri, izleyiciyi içine çekecek şekilde tasarlanmış biçimde, güçlü bir caz performansının seyirciyi harekete geçirmesine benzer şekilde derin, içe dönük duygular uyandırıyor. Kültürel Yorum konusundaysa Afro-Amerikan topluluklardan kaynaklanan caz, her zaman toplumsal değişimleri ve mücadeleleri yansıtan ve bunlara yanıt veren bir kültürel yorum biçimi olmuştur. Sergide de Afro-Amerikalıların hayatlarının gerçeklerinin yakalanması gibi toplumsal temaları tamamlayan dokunaklı bir görsel anlatı sunulmaktadır.

Rene Matić

Matić ve Murillo’nun pratikleri bazı açılardan birbirlerini tamamlıyor ve bazı açıdan da birbirlerini besliyorlar. Murillo’nun işlerinin merkezinde yer alan ve Soyut Ekspresyonist uygulamaları anımsatan çıktıları, Matic’in videolarındaki dans unsurlarının kullanımına benziyor, çünkü her ikisi de spontane bir doğayı paylaşıyorlar. Ayrıca, her iki sanatçı da her şeyi ve herkesi sınıflandıran bir kültürel bağlamda kendilerine bir bağımsızlık alanı açmayı başarıyorlar. Bu son olarak akla iş birliği ve etkileşimin gerekliliğini getiriyor. Caz genellikle iş birliğine dayalı bir çabaysa ve müzisyenler birbirlerinin doğaçlamalarına karşılık verip, müzik aracılığıyla bir diyalog yaratıyorlarsa, Murillo ve Matić de farklı disiplinlerden gelen sanatçılar arasındaki işbirliklerini örneklendiriyor.

Sergi, yazıda bahsedilen ortak özelliklerin bir keşfi olarak görülebilmektedir ve yapıtlar, canlı bir caz performansının enerjisini çağrıştıran dinamik yapıtlarla cazın doğaçlama ve ritmik niteliklerini yansıtıyor. Görüntüler cazın kültürel bağlamını yakalarken, müzisyenlerin ve izleyicilerinin ortamlarını ve duygularını belgeler gibi görsel bir anlatı sunuyor. Murillo sanki belirli caz bestelerinden esinlenen bir dizi eser sunmakta ve her bir resim belirli bir müzik parçasının duygusal manzarasını temsil etmektedir. Matić ise bir tür portreler sergileyerek performansların yoğunluğunu ve tutkusunu yakalamış gibidir ve bu olguya sosyo-kültürel bir zemin sağlamaktadır.

Özünde, JAZZ. sergisi sadece caz müziği ve görsel sanat arasındaki estetik ve duygusal bağlantıları ele almakla kalmıyor, aynı zamanda izleyicilerin her iki sanat türünün paylaştığı spontane yaratıcılığı, ritmik karmaşıklığı ve derin kültürel rezonansı takdir edebilecekleri sürükleyici bir deneyim ortamı yaratıyor.

ArtDog Istanbul 23. Sayı200,00Temmuz – Ağustos 2024

“GÜNEŞ, DENİZ, KUM VE SANAT” Sayısı

ArtDog Istanbul basılı dergi satış noktalarını görmek için tıklayın.

Kapak Fotoğrafı: Sucuk & Bratwurst, Sand Ca(r)stle, fiberglas, 120x2x0.9 metre, 2024, Mercedes Benz ve PİLEVNELİ iş birliği

Başarılı

Previous Story

Uygarlığın İyimser Renkleriyle

Next Story

Aeneas’ın Göçü

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.