İlk olarak Art Basel’in pandemi nedeniyle fiziksel olarak gerçekleştirilememesi üzerine ortaya çıkan ‘çevrimiçi izleme odası’ (OVR) teknolojisi sayesinde artık sanat fuarlarına, sergilere gitmeden eser almak mümkün hale geldi.
Koleksiyonerler Fiyat Şeffaflığından Memnun
Bu teknoloji sayesinde galeriler seyahat, otel ve akşam yemekleri gibi masraflardan tasarruf edebilirken, koleksiyonerler de online ortamın sunduğu fiyat şeffaflığından memnun kaldı. Öte yandan online sanat fuarının ‘yenilik’ etkisinin hızlıca kaybolacağı, bir ekran üzerinden sanat eserleri incelemenin heyecanının fiziksel fuar ile aynı olmadığı da bir gerçek… Bu avantaj ve dezavantajlardan hareketle, Artnet News galeristlere çevrimiçi geçirilen bu dönemden çıkardıkları dersleri sordu.
“Adapte Olma Hızı İnanılmazdı”
FIAC ve Frieze fuarlarında yer alan Peres Projects’in kurucusu Javier Peres, “Sanat fuarlarının OVR teknolojisine adapte olma hızı inanılmazdı. Bu hepimiz için büyük bir destek oldu” derken “…bize aynı zamanda insanlarla iletişim halinde olma fırsatını verdi” yorumunu yaptı. Pandemi döneminde ortaya çıkacak yeni fuar modellerini denemeye açık olduğunu paylaştı.
Galeria Nara Roesler’ın ortaklarından Daniel Roesler ise, OVR sayesinde bir sanat fuarını fiziksel olarak ziyaret edemeyen müşterilerle bağlantıya geçebildiklerini söyledi. Öte yandan aralarında Thaddaeus Ropac’ın da yer aldığı bazı galeriler ise coğrafyaya özel stratejiler geliştirerek başarılı satışlar yaptı.
Galeri ile Koleksiyoner Arasındaki Bariyer
İlk kez OVR teknolojisini kullanan Art Basel’in eserlerin yanına fiyatlarını da eklemesi önemli bir eşik oldu. Eserlerin fiyatları ile birlikte sergilenmesi de galeriler ve koleksiyonerler arasındaki bariyerin yıkılmasına katkı sağladı. Lehmann Maupin Gallery’den direktör Emma Son bu şeffaflıktan sadece fotoğraf ya da baskıların faydalanmadığını örnekledi: Asya’dan genç bir koleksiyonerin, Art Basel Hong Kong OVR’da, fiziksel olarak hiç görmediği bir Cecilia Vicuña resmini 375 bin dolara satın aldığını belirtti.
Satışlar Az Olsa da Masraflar da Az
Bir diğer konu masraflar olarak öne çıktı. Habere göre, sanat simsarları çevrimiçi izleme odaları sayesinde yıl içerisinde çok fazla sanat fuarı gezmeden de satış yapabildiklerini gördü. Satışlar yüz yüze olduğu kadar fazla olmasa da masraflar da büyük ölçüde azaldı. Peres konuyla ilgili olarak, “Sanat fuarlarını yüz yüze yapmaya geri döndüğümüzde bizi en fazla şaşırtacak şey yapacağımız masraflar olacak” diye konuştu.
Dijital Stratejiler Önem Kazandı
Sanat eseri satışının büyük oranda çevrimiçi ortama taşındığı bu dönemde kurumların dijital stratejileri de önem kazandı. Galerie Lelong’dan Mary Sabbatino, galerisinin sıklıkla sanat konuşmaları ve videolar gibi ilgi çekici içerikler yayınlamaya çalıştıklarını söylerken, Varşovalı sanat simsarı Dawid Radziszewski ise çevrimiçi satışlar için daha çok Instagram’ı kullandığını dile getirdi.
“Sanat Fuarlarını Özlüyoruz”
David Zwirner’in Online Satış Direktörü Elena Soboleva ise yapılan birçok satışın kurumun internet sitesi üzerinden gerçekleştiğini söyledi. Londra’nın önemli sanat galerilerinden Kate MacGarry Gallery’nin kurucusu MacGarry ise OVR teknolojisinin negatif bir yönüne dikkat çekti. MacGarry, “Sürekli çevrimiçi olmaktan yoruldum” derken, Soboleva “Garip bir şekilde hepimiz sanat fuarlarını özlüyoruz. Ben eşimle bir sanat fuarında tanışmıştım” diye paylaştı.