Billboard Istanbul 2020 projeniz hakkında sizinle konuşmak istiyoruz. Bu fikir nasıl ortaya çıktı ve geliştirildi? Ekim 2020’de iki hafta süreyle İstanbullular’a neler göstereceksiniz?
Bir görsel sanatçı olarak, projelerim aracılığı ile toplumda bir diyalog başlatmayı amaçlıyorum. Bunu yaparken şehirdeki farklı alanları mekâna özel geçici projeler için bir platform olarak kullanıyorum. Bu projeler aracılığıyla sosyal ve politik güncel olayları ele alıyorum. Bu bağlamda öncelikli yaklaşımım birçok ortak-yaratıcının dahil olduğu bir süreç. 1970lerde sanat üretimine başlamış olan bir kadın sanatçı olarak, İskandinavya’daki nispeten daha iyi durumda olan cinsiyet eşitliği konusu benim çok önemli bir destekçim haline dönüştü. Kadınların kendi hayatlarında ve toplumda özgürce hareket edebilmeleri ancak eşit haklarla mümkün olabiliyor. Projelerim her zaman cinsiyet, eşitlik ve çeşitlilik odaklı.
2003 yılında yılında ilk billboard projemi 100 Kuzey Avrupalı kadın sanatçının katılımı ile Kopenhag’da lanse ettim. Daha sonrasında bu oluşturmuş olduğum işbirliğini devam ettirmem gerektiğini düşündüm. Bu kurmuş olduğumuz ağı diğer ülkelere taşımanın mümkün olup olmayacağını merak etmeye başladım. Bu şekilde kültürler arasında köprüler kurup kentsel mekân, cinsiyet ve kimlik üzerine düşüncelerimizin sınırlarını sanatsal müdahaleler ve kadınlar tarafından oluşturulan kadın imajı üzerinden zorlayabilecektik.
Sokak sanat projesi olan Billboard Istanbul 2020 çağdaş sanatı daha geniş kitlelerle buluşturmayı ve cinsiyet konuları üzerine kamusal tartışma başlatmayı hedefliyor. Bence farklı yaş gruplarından ve farklı perspektiflere sahip kadın sanatçıların kamusal alanda işlerini sergilemeleri çok güçlü bir ifade.
Cinsiyet ve kimlik şu anda globalde sıklıkla tartışılan konular. Siz bu tartışmayı projenize nasıl taşıyorsunuz?
Benim amacım imajlar üzerinden globalde birçok şehrin sokaklarını ele geçirmiş olan reklam alanlarını yıkıma uğratarak hikâyeler anlatmak. Bu proje kadınlara kendilerini kendi istedikleri şekilde ifade edebilme şansını sunuyor. Böylece proje şehri herkes için bir yaratıcı ilham kaynağına dönüştürmeyi amaçlıyor.
2012 yılında Ramallah’ta ve 2015 yılında Casablanca’da benzer projeler kürate ettiniz. Bu projelerden en önemli kazanımlar nelerdi ve bu kazanımları İstanbul’daki projenize nasıl aktardınız?
Türk, Faslı ve Kuzey Avrupalı toplam 115 kadın sanatçıyla, Kopenhag’daki Royal Danish Academy of Arts ile İstanbul’daki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden seçilmiş öğrencileri bir araya getirmek ve bu sanatçıların işlerini sergilemek, projeye çok özel bir dinamik ve karakter kazandırdı. Daha önceki projelerimden en önemli çıkarımım; çeşitliliğin çok önemli olduğu ve birlikte daha güçlü olduğumuz.
Sanat pratiğiniz mimari ve şehir yaşamından etkileniyor. Bunları projelerinizde nasıl işliyorsunuz?
Sanatsal çalışmalarım ve projelerim temel olarak toplum ve şehir merkezinde gelişiyor. Kentsel mekânların kompleks yapısı ve sürekli değişen atmosferi ile çok katmanlı mimari yapısı benim için çok iyi bir başlangıç ve ilham kaynağı noktası oluyor. Bu durum her projenin özgün koreografisine rehberlik ediyor. Billboardlar kamusal alanda çok güçlü bir görünürlüğe sahipler. Bu nedenle billboardlar kadın, cinsiyet ve sanat temelinde kurgulanmış bir proje için çok iyi bir araç olarak karşımıza çıkıyor.
İstanbul’da Beyoğlu, Şişli, Beşiktaş ve Kadıköy başta olmak üzere İstanbul’un farklı semtlerinde çalışmaya karar verdim. Bu süreçte özellikle yayaların yakından deneyimleyebilecekleri billboardları seçtim. Kullandığımız tüm billboardlar geleneksel reklam alanlarının tam içinde yer alıyor. Bu aslında bizim karşımıza bir engel olarak çıkıyor. Fakat biz bu engeli atlamak için hazırlıklıyız.
İçinde bulunduğumuz günlerde, kadına karşı şiddet Türkiye gündeminde önemli bir yer tutuyor. Sanatın daha kapsayıcı ve barışçıl bir topluma katkısı nasıl olabilir?
Kültürün ve sanatın dünyayı yeni bir bakış açısından görmemizi sağlamaları ve güncel konuları anlamamıza yardımcı olmaları nedeniyle olumlu değişimlere neden olabileceklerine inanıyorum. Özellikle kamusal alandaki kültür ve sanat projelerine söz ve imaj üzerinden aktarım hakkı verildiğinde, bu olumlu değişimlere daha kolay ulaşılabileceğini düşünüyorum. Hikayeler anlatarak, diyalog için bir zemin oluşturarak ve aktivizm üzerinden toplumun etkilenebileceğini öngörüyorum.
Daha açık görüşlü bir alan olduğunu düşündüğümüz sanatta bile kadınlar daha az söz hakkına sahip. Bu durum sizce nasıl değiştirilebilir?
Umuyorum Billboard Istanbul 2020 projemiz kadın ve sanat konularına odaklanmayı destekleyebilir. Bununla birlikte projemizin daha eşitlikçi bir cinsiyet temsilini destekleyerek çokyönlü bir sanat ortamının oluşmasına katkıda bulunmasını çok isterim.
Globalleşen dünyada farklı kültürlerden bir şeyler öğrenebilme şansımız bulunuyor. Bu bağlamda Billboard Istanbul 2020 projesi ile Danimarka ve Türkiye arasındaki kültürel etkileşime nasıl katkıda bulunmayı amaçlıyorsunuz?
Önemli bir sayıda yetenekli Türk kadın sanatçıyla bu projede oluşturduğumuz sağlam zemin sayesinde Danimarka ve Türkiye arasındaki yaratıcı işbirliğinin süreceğine inancım tam. Görseller aracılığıyla oluşturulan tartışmalarla ve yeni billboard projeleri ile bu global etkileşime devam etmeyi amaçlıyorum. Projenin yeni ev sahibinin Moskova olmasını çok istiyorum.