Buğra Erol’un “1 2 3 4 5 6 7 8″ ve Ecemnaz Dalmaz’ın “Orda Olmak İsterim Ama Olamam” başlıklı sergileri 13 Ocak itibarıyla Ferda Art Platform’da sanatseverlerle buluştu. Sergiler 4 Şubat tarihine kadar ziyaret edilebilecek.
Küratörlüğünü Begüm Güney’in üstlendiği Buğra Erol’un galerideki ilk kişisel sergisi “1 2 3 4 5 6 7 8“de sanatçının farklı disiplinlerde ürettiği işlerinden bir seçki sunuyor. Sınırlandırılmış bir temanın etrafında şekillenmek yerine sanatçının farklı tür ve materyallerden ürettiği işleri bir araya getiren sergi, aynı zamanda sanatçının üretimine ve üslubuna ayna tutuyor.
Buğra Erol’un ”1 2 3 4 5 6 7 8” adlı sergisi için küratör Begüm Güney şu satırları kaleme alıyor:
“(…)Üretimine dair söyleyebileceğim en büyük cümlenin yapımdaki cesaretini yıkımda da taşıdığındır. Bireysellikte en geniş özgürlük tanımı da budur. Fakat daha önceki sergilerinden birine bile tanıklık etmiş bir izleyici içerik olarak/üretiminin konusunun ‘özgürlük’ ile ilgilenmediğini bilir. İncelikli bir meydan okuyan olarak senin her şeyi alaşağı etmekle ilgilenmediğini de ben söyleyebilirim. Doğanın insan tarafından kontrol altına alınma mitiyle başlayan ‘Bol Şans’tan sonra oralarda bir yerlerde evini, güveni, zamanı ve hayatı arayan— kaç ülkede seninle gezdiğini bildiğim o eski teknolojinin kalıntıları Greenpeace Londra ofisinin arşiv dialarını dia-kolajlarına dönüştürdüğün zamanları hatırlıyorum. Bu ‘yeni dilini’ ve ‘daha iyiye’ evrilişiyle temsil ettiği her şeyi- sürdürülebilirliğin popülaritesinin başladığı yıllardan çok önce ve ileri dönüşüm tekniğiyle üretilmiş bir yapıtın ötesinde ‘Eski Güneşli Günleri – Good old Sunny days’ anlattın.
“Yaşanılanın, yaşanması gereken, istenenin, istenmesi gereken olmadığını hatırlattığın ‘Mind Your Wishes’ sergisinden beri çelişki ve çatışmanın duygu yükünü omuzlarımıza yüklediğin tuvallerini gösterdin. Sence artık inkarı bir kenara bıraktığımız yaşlara mı geliyoruz? Kabul ediyorum. Büyümeyi yeniden tanımlamaya, büyüyen seni yeniden tanımaya dair hevesim de büyüyor.”
“Orda Olmak İsterim Ama Olamam”
Sanatçı Ecemnaz Dalmaz, tekrar eden yeni yaratım anlayışında gerçekleştirdiği ikinci kişisel sergisi “Orda Olmak İsterim Ama Olamam” da kendi geçmişinden kalan görgü tanıklığıyla izleyici karşısına çıkıyor. Sanatçının ilk sergisinde olasılıkların bilinmezliğinin soyut dünyasında, tüm oyuna yön veren ilk hamlenin başkahramanı izleyiciydi. Yeni sergisinde ise sanatçı kendi dönüşümündeki geçişlerin katkısıyla iki serginin birbirine bağlı görülmez zincirini, doğaçlama dokunuşlarında somut bir hal alıyor.
Dalmaz’ın “Orda Olmak İsterim Ama Olamam” başlıklı sergisi evrensel bilincin birlikteliğindeki zıt kutupların, bir mıknatısa evrilişinin hikâyesini, köklendiği akışkan topraktaki bitmek bilmez aidiyetsizliğini bu görünmez zincirin tek halkaları niteliğinde sunuyor. Sanatçı eserlerinde rüyadan kalma berraklıkla dış dünyaya maruz kalmış zihnin yarattığı döküntülerin birleşimini, bir ‘bulantı’ oluşunu tasvir ediyor. Yaşadığı evrenin haritasında kendini bir göçebeye benzeten Ecemnaz Dalmaz, bir yere sığamamanın nereden geldiğini hatırlamaya çalışır.
Ecemnaz Dalmaz “Orda Olmak İsterim Ama Olamam” başlıklı sergisinde kendi yolculuğunda uğradığı yerlerin koordinatlarını sanatına aktarırken, eserlerini şu sözlerle anlatır:
“ -Yolculuğun arafında kalmış bir kalabalık.
Kimseleri tanıyan kimsesizlerin kalabalığı.
Kimsesiz oldukça kalabalıklaşan, el ele tutuşmuş bir çok kimse.
Bu kimseler mi, bu içimde duran?
Belki de ‘1’ var olan. İçinde her şeyi tutan.
Çok emin değilim. Ya da eminim.
Eminlikten emin değilim.
Mi ?
Bilmem.
Bilemem ki Ne oluyor?
Ne olduysa oluyor, Neden olmuyor?
Oldu mu, tam mı artık? Değil, niye tam olsun ki zaten?
O, Yolculuğun arafın da, kalabalık bir ‘tek’ beden.
Kaosun ortasında bir siluetten ibaret, bir dalgadan, rüzgâr aldıkça durulan. İnsan denilenden ibaret, biraz ötesinde aklı kalan.
Belki de bir kuş, uçmaya bayılan; sana, ona, oraya, buraya,
Hatta şuraya, kimsenin tahmin etmediği bir an.
Her yeri bilmesine rağmen yine göçüp giderken
Uyurgezer ruhu, rüyalarını yürütür ve bir yerin yokluğunun, Kendi varlığındaki gölgesini görür.
‘Maziden kalma bir acı’ misali, uçmaya bayılırken,
Yeri gelir, uçmaktan da bayılır.
Elinde tuttuğu aynanın yansımasında,
Zaman ve dönemin deri değiştirten gücü ile karşılaştığında, Tüm derileriyle yüzleşir
Ve yine sığamaz
En sonunda.
Orda olmak ister ama olamaz.
Buğra Erol Hakkında
Buğra Erol (1986), 2012 yılında Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Plastik Sanatlar Bölümü’nden mezun oldu. Erol, kendi gerçekliklerinden yola çıkarak oluşturduğu hayali evrenleri farklı disiplinlerde, çoğunlukla resim, yerleştirme, kolajlarla ifade ediyor. . Berlin İstanbul arasında yaşayarak üretimine devam eden sanatçının çalışmaları farklı ülkelerde pek çok sergide gösterildi
Ecemnaz Dalmaz Hakkında
Ecemnaz Dalmaz (İstanbul, 1992) İstanbul Moda Akademisi’nde eğitimine başladı. Ardından 2014 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Hayatındaki iniş çıkışları resimlerinde tasvir ettiği karakterlerle ifade eden Dalmaz, kişisel hikayelerinin yanı sıra, yarattığı karakterlerle yaşadığı ülkedeki politik etkinin de izlerini taşıyor. Kumaş ve kanvas üzerine farklı teknikler kullanan sanatçı, eserlerinde neo-ekspresyonist akımdan da esinlenir.