Ergin İnan, Kağıt ve Kalem
Ergin İnan, Kağıt ve Kalem, Eart Galeri İstanbul

Ergin İnan’dan “Kağıt ve Kalem” Sergisi

Türk çağdaş sanatının önde gelen isimlerinden Ergin İnan'ın "Kağıt ve Kalem" adlı sergisini gezerken "Hayatım boyunca hep çizdim" diyen sanatçıyla sohbet etme şansı da bulduk. İnan ile EArt Galeri İstanbul'da 7 Nisan'a dek sürecek, küratörlüğünü Marcus Graf'ın üstlendiği, 140 eserlik yeni sergisini ve sanatını konuştuk.

/

Çağdaş sanatçı Ergin İnan’ın “Kağıt ve Kalem” başlıklı sergisi geçtiğimiz günlerde, EArt Galeri İstanbul’da açıldı. Sanatçının erken dönem çizimlerinin yanında yakın zamanda yaptığı çizimlerin de yer aldığı sergide toplam 140 resim var, bunlardan bazıları ilk kez sergileniyor. EArt Galeri İstanbul’da açılan serginin küratörlüğünü Marcus Graf üstlenmiş. Graf, sergi için yazdığı yazıda Ergin İnan’ın kağıt işlerindeki kavramsal güce ve doğalcılık, dışavurumculuk ve soyutlamayı birleştiren biçimlere vurgu yaptığının altını çiziyor ve şöyle diyor: “Farklı estetiklerin eşsiz bir sentezini yapan sanatçı, çizim sanatına bireysel bir yaklaşım geliştirmiştir. Burada insanlığın varoluşsal mücadelesinin temsili, insanlık ontolojisine dair sıra dışı bir sanatsal yoruma kapı aralar…”
Biz de o kapıdan girdik ve “Hayatım boyunca hep çizdim” diyen Ergin İnan’la “Kağıt ve Kalem” sergisi merkezli bir sohbet gerçekleştirdik. EArt Galeri İstanbul‘un Kağıthane’de bulunan 500 m2’lik alanında görebileceğiniz “Kağıt ve Kalem” sergisi 7 Nisan tarihine kadar açık olacak.

1960’lardan bugüne bu sergide ilk kez izleyici karşısına çıkan işleriniz var. Onları bu sergiye dahil ederken, onları seçerken nasıl bir Ergin İnan gördünüz?

Tabii 1960’lı yıllar… Tatbiki Güzel Sanatlar’a girdiğim 1964 yılından itibaren bana kalan, kendi arşivimde olan resimler ve desenlerden, belirli dönemlere ait desen anlayışımı ortaya koymak amacıyla bir seçki yaptık. Bunun için de bütün arşivimi tek tek ele aldım.

Hayatım boyunca çok çizdim. Bazen dürtüsel, iç güdüsel istekle kalemi kağıdı alıp çiziyorum. Bu başka bir hal durumu, insanın o anki hal durumuyla ilgili. Böylece desenler ortaya çıkıyor. Bu desenler ortaya çıkarken aynı zamanda o dönemde yaptığınız resim çalışmaları bu desenlerin temelini oluşturuyor. Çizerken, yapacağınız resimleri de düşünmeye başlıyorsunuz. Bu böyle bir serüven, yani hayatım boyunca hep çizdim.

Ergin İnan, Kağıt ve Kalem

Şubat 2024 Berlin tarihli işlerinizde bu sergi de çok var ve çok yeniler bunlar. Geçmişten bugüne sanatınızda nasıl bir yol kat ettiniz?

Son zamanlarda tekrar Berlin’de yaşamaya başladım. Tekrar yaşamaya başladım diyorum çünkü hayatımda belirli dönemlerde Berlin var; 1983’lerde başlar 87’de biter, tekrar 2000’lerde başlar 2006’larda biter ve tekrar… Hep böyle gidip gelmeler içerisinde Berlin’de yaşamım çok geçti. Berlin benim için İstanbul kadar önemli. Hatta bunun önemini Kümbet adını verdiğim eserimde de yorumlamıştım; eserin bir yarısı İstanbul bir yarısı Berlin’i anlatır. Kısacası Berlin hayatımda önemli bir yer kaplıyor ve bu sebeple son dönemde de yine aynı arzuyla Berlin’de yaşamaya başladım. Hem İstanbul da hem Berlin de sürdürüyorum yaşamımı. Orada da boş durmuyorum, çiziyorum. Daha çok desen ağırlıklı resimler ortaya çıktı orada çünkü bulunduğum atölye mekânı, onu gerektiriyor. Orada henüz alabildiğine geniş bir ortam bulamadım kendime. Tabii boya işleri de yapıyorum ama çok büyük boyutlarda işlere girmiyorum henüz. Bu sebeple daha çok desen ağırlıklı işler çıktı ortaya ve desen de benim için resim kadar önemli bir yer teşkil eder sanat hayatımda.

“Teknik Anlayışım Zaman Zaman Değişir”

Her zaman çizgi ve renk, resimde muhakkak olması gereken bir şeymiş gibi düşünürüm. İşlerimdeki yazılar da benim için bir desen, çizgi anlayışındadır. Ama aynı zamanda resimlerime yazılar yazarken bir düşünceyi de ortaya koyarım. O çizgi ve renk ritmi her zaman resmin içinde dolaşır. Bu yüzden de Berlin’de de küçük resimleri ve desenleri çizerken epey çalışma yaptım.

Resimlerimle ilgili düşüncelerim, hatta teknik anlayışım da zaman zaman değişir. Hep yeni bulgular, yeni bir şeyler arasınız. Desen aslında o arayışınızda her zaman yardımcı olur ve daha sonraki çalışmalarınızda da bir ön çalışmanın temelini oluşturur.

“Kağıt ve Kalem”… Serginin adı evet, olmazsa olmaz evet ama sizin için kağıt ve kalem ne ifade ediyor? Bir de aslında bu kadar dijitalleşen, kalem tutmayı unuttuğumuz bu çağda kalem ve kağıt için ne söylersiniz?

Resim için bulabileceğimiz en kolay malzeme kalem ve kağıt. Artık kalemin çok renklileri de mevcut, bu da resme çok daha yakın bir teknik oluşturma, hatta resim yapmaya da olanak tanıyor. Ama desen tamamen çizgi ve dürtüsel bir şey, herhangi bir kalem ile yapabilirsiniz. Siyah veya beyaz herhangi bir kalem… Önemli olan zemini bulmak, o zeminde bir şeyler çizmek. O zemin çoğu zaman kağıt oluyor yani kağıt için kalem çok şey ifade ediyor.

İlginizi çekebilir:  Duvar Istanbul

Kağıt konusunda dönem dönem kendim, kağıtlarımı yapmışlığım var, Berlin’de bunun tekniğini öğrendim. Bazı dönemler onların üzerine de çizdim, resim yaptım. Ama bugüne geldiğimizde el yapması kağıtlar bile piyasada satılıyor. Bu tarz malzemeleri daha çok Berlin’de bulabiliyorum.

Ergin İnan, Kağıt ve Kalem, Eart Galeri İstanbul
Ergin İnan, Kağıt ve Kalem, Eart Galeri İstanbul

Mevlana’dan Kafka’ya Ergin İnan

“Kağıt ve Kalem” demişken yazı ve edebiyat demesek olmaz. Edebiyat, yazı sizin hayatınızın neresinde ve nasıl duruyor?

Zaman buldukça kitap okuyorum, bazı kitapların yeri bende ayrı, bunlardan bir tanesi de 1964’te ilk defa okuduğum Mesnevi’dir. O dönemde Schlamminger hocam Mevlana’ya çok değer verirdi ve zaman zaman bize mesneviden pasajlar okurdu. Onun söylemlerinden yola çıkarak Mevlâna kitaplarını araştırdım ve Mesnevi’nin 6 ciltlik bir versiyonunu buldum. Onu hayatım boyunca defalarca okudum, hala da okuyorum dönem dönem. Çünkü her okuduğumda bana başka şeyler çağrıştırıyor. Resim alanında olsun, düşünce anlamında olsun yeni bulgular getiriyor. Bununla beraber Mevlana’ya saygı niteliğinde çok özel sergiler yaptım. Hatta İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ile birlikte Mevlana’nın 800. doğum yıldönümü münasebetiyle yaptığımız bir kitap vardı. Belli bir sayıda üretilen bu kitapta eski kültür bakanımız Talat Halman’la birlikte çalıştık. O Mesnevi ile ilgili İngilizce yazılarını yazdı. Bende 99 adet resmimle kitapta yer aldım.

Okuduğum eserler benim için çok önemli. Bazı kitaplar benim hayatıma, resim sanatıma da önemli katkıda bulunmuştur.

Bunlardan birisi de Mesnevi‘den tamamen farklı nitelikte olan Kafka’nın Metamorfoz (Dönüşüm) kitabı. Bana tamamen farklı gelen bir edebiyat anlayışı olmasına rağmen Berlin’de onun için de saygı niteliğinde bir sergi yaptım.

Okuduğum, değer verdiğim kitaplara da saygı niteliğinde böyle zaman zaman bu tür sanatsal faaliyetler gösterdim.

“Ferit Edgü’yü Farklı Bir Yerde Görürüm”

Ferit Edgü desem, hem buradan da ona selam yollamış oluruz…

Ferit Edgü benim çok sevdiğim bir dosttur. Tabii tanışıklığımız çok eskilere dayanır. Hakkari’de Bir Mevsim kitabına da resimlerimden birini kapak olarak kullanmıştı.

Ergin İnan, Kağıt ve Kalem

Onunla da birlikte Ressamın Öyküsü adında bir çalışma yapmıştık. Ferit Edgü’nün de yazısıyla birlikte,16 tane renkli gravürümün yer aldığı bir dosya hazırlamıştık.

Ferit Edgü yazar olarak benim için Türk edebiyatında önemli bir yer tutar çünkü her zaman yazdığı işlerde farklılık yaratır. Bu yüzden de ona çok saygıyla bakarım. Bu arada “Kağıt ve Kalem” sergisinde de, biraz önce bahsettiğim, Ferit Edgü’yle yaptığımız çalışmanın kapak görselinin üzerine çizdiğim desenlerden oluşan bir resmim yer alıyor.

Peki Ergin Bey, sizin bir gününüz nasıl başlar, sürer ve sona erer?

Sabah dokuzda muhakkak uyanırım, kahvaltıdan sonra çalışmaya başlarım. Bu çalışma, yerde büyük resimler yaparken eğilip kalktığım için aynı zamanda bir antrenman niteliğinde oluyor benim için.

Boya sıkmak, boyaları tekrar karıştırmak, bunların hepsi bir performans istiyor. Resmin boyutuna göre bir çalışma süresi oluyor. Bütün günüm böyle geçiyor diyebilirim. Çok yorgun olduğum anlarda dinlenme zamanım vardır. Ama dinlenme süresinde bile kağıt ve kalemi elimden düşürmem.

Ergin İnan resim çizerken…

Resme her zaman devam ediyorsunuz yani… Peki son soru: “Kağıt ve Kalem” olmasaydı?

Kağıt kalem olmasaydı, onların yerine muhakkak bir şey bulurduk. Örneğin çocukluğumda yaptığım, yere su dökmek gibi. O zaman kağıt kalem yok, ufacık üç yaşında çocuğum, yere döktüğüm suyla bir şeyler çiziyormuşum. İçinizden bir istek gelince mutlaka bir şey buluyorsunuz. Kömür bulursunuz, bir şeyin üzerine çizersiniz yahut tebeşir bulursunuz tebeşirle çizersiniz. Çocukluğumuzda, öğrenciliğimizde yaptık bunları.

Kağıt ve kalem olmasaydı da başka bir şey mutlaka bulunurdu.

Ergin İnan. EArt Galeri İstanbul’daki sergisinde
Previous Story

Emin Barın Külliyatı Artİstanbul Feshane’de

Next Story

The Peasants: 42 Bin Resimlik Film

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.

Verified by MonsterInsights