6 Şubat öncesinde Cumhuriyet’in 100.yılına özel bir sayı hazırlıyorduk. 100 yıl içinde modern/çağdaş sanat, edebiyat, mimari, tiyatro, sinema ve tasarım alanlarında atılan adımları, yaşanan dönüm noktalarını bir araya getirmeye çalışıyorduk.
6 Şubat sonrası başka bir gerçekliğe uyandık. Tüm ülke enkaz altında kaldık.
Size bu dergiyi cehaletin sebep olduğu o enkazın altından hazırladık.
Kapağa taşıdığımız görsel Türkiyeli sanatçı Ateş Alpar’a ait. Alpar, deprem olur olmaz tek başına Hatay’a gitmiş. Bu fotoğrafı 7 Şubat’ta çekmiş. “Hatay’a gitme refleksim oraya vardığımda donup kalmamla sonuçlandı. Şehre girdiğimde bir süre fotoğraf çekemedim, şok içindeydim. Bir çeşit felç hali yaşadım. Bu ilk kare,” diye anlatıyor yaşadıklarını.
Yaşar Kemal’in bundan 71 yıl önce Cumhuriyet gazetesi için 1952 yılında kaleme aldığı “Hasankale Yerle Bir” başlıklı Erzurum depremi röportaj serisine göz attığımızda Kemal’in yazdığı satırların bugünle birebir örtüştüğünü gördük.
2021 yılında kaybettiğimiz Türkiye’nin en önemli beyinlerinden biri olan Doğan Kuban’ın 1999 depreminin ardından Yapı Kredi Yayınları’nın üç aylık düşünce dergisi Cogito’nun özel deprem sayısında yayımlanan “Depremsel Barbarlıklar” başlıklı yazısı da -ne acıdır ki- adeta bugünü anlatıyor.
Kuban’ın “Dünya kabuğunun milyonlarca yıllık hareketleriyle karşılaşan bir cahil toplumun deprem olgusunun doğal mı, tanrısal mı olduğu konusunda şizofrenik tartışmaları, ilkokul öğrencilerinin bile bilmeleri gereken bilgileri ve çoktan yasalara girmiş ve uygulanan inşaat ilkelerini halka tekrar tekrar televizyonlarda anlatmak tüyler ürpertici bir ilkellik boyutunu açığa çıkardı” diye anlattığı deprem felaketinde yaşananları bir “ortaçağ panaroması”na benzetiyor.
“Depremin sonuçları, bizim doğanın sabrını suistimal ettiğimizi gösteriyor. Daha da öteye, bizim barbarlaştığımızı gösteriyor,” diyen Kuban’ın yazısının her satırı ders niteliğinde.
Bu sayıda kapsamlı iki dosya konusuyla içinde bulunduğumuz durumu incelemeye çalıştık. Bunlardan ilki “İnsanlar Ölürken Kültürel Miras Kimin Umurunda” başlıklı bir araştırma dosyası. Bir diğeri “Bir Kent Bir Yılda İnşa Edilir mi?”
Yaşanan felaket elbette öncelikle insani bir kriz ve gerek ulusal gerekse uluslararası tüm kurumlar insan hayatını kurtarmaya odaklanmış durumda. Peki ya kültürel miras? Sorularımızı Beral Madra, Dr. Nazan Ölçer, Görgün Taner, Mahir Polat, Zeynep Ahunbay, M. Özalp Birol ve Mustafa Akçaöz’e yönelttik.
Depremlerin ardından hızlı bir yeniden inşa süreci üzerinde konuşulmaya başlandı. Bu çokça tartışılan yeniden inşa sürecini Tezcan Karakuş Candan, Nevzat Sayın, Ali Hızıroğlu, Banu Uçak, Hasan Çalışlar, Boğaçhan Dündaralp, Yeşim Özgen Kösten ve Mehmet Arslan ile konuştuk. Bir kent bir yılda inşa edilir mi sorusu üzerinden yıkımın ardından neler yapılması gerektiğini ele aldık.
6 Şubat tarihinde gelen deprem “asrın felaketi” olarak anılmaya başlandı bile. Bir deprem coğrafyası içinde yaşadığımız gerçeğinden uzak hurafelerle ve hikayelerle zaman kaybederek, günü kurtarmak mücadelesiyle geçen yıllar içinde bir adım ileri gidemediğimiz tüm çıplaklığıyla çıktı ortaya.
Deprem çok büyük acıları ve çok büyük sorgulamaları getirdi beraberinde. Bu sayfalar bu sorgulamaların bazılarını kayda geçirmek amacıyla, arşiv niteliğinde hazırlandı.
Henüz nasıl devam edeceğimizi bilmiyoruz…Cehalet denen enkazın içinden sorularımızla çıkmaya çalışıyoruz. Bu sayfalar bu sorularla dolu.