Ebru Ojen: Hayatımın En Zevkli Tarafı Dümdüz Olması

Ebru Ojen'in "Lojman" romanı, Republic of Consciousness Prize tarafından Yılın Kitabı Ödülü'nü kazandı. Ojen, ödül sonrası ArtDog Istanbul'un sorularını yanıtlayarak ödüle sevindiğini ama öğrenilmiş yapıları romanları üzerinden yıkmak ve bunu yaparken okuyucuyu her türlü edebi imkânla rahatsız hissettirmenin her şeyin üstünde olduğunu söyledi.

/

Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da düzenlenen Republic of Consciousness Prize Yılın Kitabı Ödülü’nü  çevirmenliğini Aron Aji ve Selin Gökçesu’nun yaptığı, Ebru Ojen’in 2023’te City Lights tarafından İngilizce basılan “Lojman” adlı romanı kazandı. Ödül, bağımsız yayınevlerinin yenilikçi ve sıra dışı edebiyat eserlerine veriliyor.

Kutsal Annelik, Beden ve İktidar…

Televizyon ekranlarından bir zamanlar oyuncu olarak tanıdığımız Ebru Ojen ilk kitabı “Aşı”yı 2014’te, ikincisini “Et Yiyenler Birbirini Öldürsün” adıyla 2017’de, ödüllü romanı “Lojman”ı ise 2020 yılında yayımlamıştı. Ojen, romanlarında irdelediği beden ve iktidar kavramlarının yanına “Lojman”la birlikte kutsal sayılan annelik kavramını da eklemişti. Ödül haberi sonrasında Ebru Ojen’e ne hissettiğini ve şu aralar neler yaptığını sorduk, yeni romanın da müjdesini aldık.

“Lojman” romanının sizin edebiyat serüveninizde karşılığı nedir?

“Lojman”, üçüncü romanım. Benim için özel bir yerde değil. “Lojman”ı da tıpkı diğer romanlarım gibi  edebiyatın ve roman yazma sanatının sınırsız imkânlarını keşfettiğim bir çalışmadan ibaret olarak görüyorum. Yazdıklarım, ‘başka’ dünyaların temsili olmadığı gibi bu dünyanın bizatihi kendisi, dünya deneyimlerinin anlatılarıdır. Bu sebeple onlara özel anlamlar yüklemeyi manasız buluyorum.

“Yazılmış ve Bitmiştir”

Sonuç olarak benim gözümde “Lojman”ın edebiyat serüvenimde bir sonraki romanım için dili, edebiyatı daha iyi kavrama basamağı olmak dışında pek bir özelliği yok. Çünkü o da diğerleri gibi mutlağın dışında, dünyaya içkin olan kesintili deneyimlerin bir deneyimini var ediyor. ‘Mutlağın dışında olan kesintili dünya deneyimleri’ derken kastettiğim şey, romanlarımda çalıştığım kavramlar olan “beden, iktidar, asimilasyon, anne-baba-çocuk” ilişkisinin ters yüz edilmesidir. ‘Başka dünyalar’ kavramı da bununla ilişkilidir. Geleneksel, ahlaki ve dini yapıların ortaya koyduğu toplum, aile, birey formülasyonları, ‘öteki’ bir dünyanın temsilleridir sonuçta. Bir temsil sanat düzleminde temsilden öteye gidemeyeceğinden sanatçının tek çıkar yolu inşaa edilmiş bu formülasyonları yıkmaya çabalamaktır. Bunu yaparken eseri ile kurduğu ilişkide yaratma edimi hariç duygusal bağlar kurması ise zorlama ve yapaydır. Yoktur öyle bir bağ. Romanlar sürdürülemezliği içinde yazılmış ve bitmiştir.

İlginizi çekebilir:  2019 Booker Prize Ödülü Açıklandı

Bu ödülü almak sizin için ne ifade ediyor?

Her şeyden önce mutlu oldum. Romanlarımın daha fazla insana ulaşması için önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Daha fazla insanı zehirlemek, rahatsız etmek ne kadar güzel olur değil mi? Fakat “Lojman”a dair aldığım dönüşlerde, daha önce ifade ettiğim ‘mutlağın dışında olan kesintili dünya deneyimleri’nin, insanlar için nasıl katlanılmaz, kahredici ve kabul edilemez olduğunu görmüş olmam beni ödül alma fikrinin ötesinde mutlu etmiştir her zaman. Öğrenilmiş yapıları romanlarım üzerinden yıkmak ve bunu yaparken okuyucuyu her türlü edebi imkânla rahatsız hissettirmek her şeyin üstünde bir zevk benim için.

“Politik Doğruculuktan Uzak Durmanın Yollarını Arıyorum”

Şu sıralar ne yazıyor, ne yapıyorsunuz?

Son dört yılım yeni romanımı yazmakla geçti. Onu tamamlamak üzereyim. Romanım Sırbistan’ın Belgrad şehrinde geçiyor. Üzerine çalıştığım konuyu derinleştirmek ve yakından deneyimlemek için defalarca ziyaret ettim Belgrad’ı. Çok güzel bir şehir olduğunu söyleyebilirim. Romanı uzun bir araştırma, deneyimleme ve çalışma sonucu yazdım, şimdi ise neredeyse bitmek üzere. Şu sıra her zaman yaptığım gibi işe gidiyorum ve sonra eve dönüp romanıma çalışıyorum. Dışarıdan eğlenceli bir hayat gibi görünmüyor değil mi? Tam da öyle! Hayatımın en zevkli tarafı eğlencesiz ve dümdüz olması. Durmaksızın eğlenme, iyi hissetme ve özellikle politik doğrucu olma pornografisini bireyler ve toplumlar için tehlikeli buluyorum. Bireysel hayatımda da eğlence peşinde olmamayı, kendimi her an iyi hissetmek zorunda bırakmamayı ve özellikle politik doğruculuktan uzak durmanın yollarını arıyorum.

Previous Story

Doğudan Batıya Bakan Göz: Selma Gürbüz

Next Story

Dünya ile Yarışabilecek Bir Tiyatro Yaratılmalı

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.

Verified by MonsterInsights