Dünyanın En Sıra Dışı 7 Müze Tasarımı

//

Müzelere genellikle içinde barındırdıklarından dolayı önem veriliyor ancak; bazen müze duvarlarının kendisi de sanat eseri oluyor. Son 20 yılda, çağdaş müze binaları, giderek artan bir önem kazandı. Fransa Antibes’teki 14. yüzyıldan kalma bir sığınaktan bir zamanlar tahıl deposu olarak kullanılan yapıya kadar dünyanın en sıra dışı yedi müze tasarımını sunuyoruz. 

Milwaukee Sanat Müzesi

Milwaukee Sanat Müzesi

ABD’nin Milwaukee, Wisconsin bölgesinde bulunan Milwaukee Müzesi’nin mimarı Santiago Calatrava. Müze, bir gemi şeklinde olmasına ve benzer deniz manzarası sunmasına rağmen, müzenin yükselen ana giriş holü, aslında mimarın bir Gotik kiliseyi yorumlamasıydı. Müzenin mimarı Calatrava, müze tasarımı için Eero Saarinen’in 1950’lerdeki orijinal binasından ve çevredeki Orta batı topografyasından ilham aldı.

Zeitz MOCAA

Zeitz MOCAA

Günef Arika’da Cape Town’da bulunan Zeitz MOCAA, Mimar Thomas Heatherwick, Afrika kıtasından sanata adanmış ilk büyük çağdaş sanat müzesinin evini yaratmak için tasarlandı. Mimar, bir zamanlar tahıl depolamak için kullanılan binanın iç kısmını oyarak binaya tamamen yeni bir işlev kazandırdı.

Picasso Müzesi, Antibes

Picasso Müzesi Antibes

Fransa’nın Antibes kentindeki Picasso Müzesi, 14. Yüzyıldan kalma bir yapı. Bina, sanatçı Pablo Picasso’nun 2. Dünya Savaşı sırasında, 1946 yılında altı aylık eviydi. Bugün müze, dünyanın sanatçıya adanmış ilk müzesi olan Picasso Müzesi olarak biliniyor. Mimarı bilinmeyen bina, orta çağda Monako hükümdarları için konut olarak inşa edilmiş.

Isabella Stewart Gardner Müzesi

Isabella Steward Gardner Museum

Boston, Massachusetts’te bulunan müze en çok trajik bir hırsızlıkla anılmasına rağmen, Isabella Stewart Gardner’ın koleksiyonunu barındıran bina başlı başına bir kültür hazinesidir. 1860’da, Isabella Stewart, Jack Gardner ile evlendi. Eşiyle Avrupa ve İtalya turları yaptılar. Sütunların, pencerelerin ve girişlerin çoğu Gardner ve kocası tarafından İtalya gezilerinde satın alınan otantik Roma, Bizans, Gotik ve Rönesans kalıntılarıdır ve Isabella da inşaat sürecine büyük ölçüde dahil olmuştur. Jack Gardner, 1898’de aniden felç geçirerek öldü. Altı hafta sonra, Isabella Gardner, Fens’te bir arsa satın almak için ortak planlarına devam etti ve bir müze için planlar hazırlası için yerel mimar Willard T. Sears’ı seçti. O zamanlar bölgede neredeyse hiç bina yoktu. Müzenin inşası 1899’da başladı ve 1901’in sonlarında tamamlandı.

MAXXI Müzesi

Maxxi Müzesi

Prestijli Pritzker Ödülü’nü kazanan ilk kadın Zaha Hadid’in tasarımı olan müze, İtalya Roma’da bulunuyor. Hadid üç kıtada da müzeler tasarladı; ancak Roma’daki bu çağdaş sanat ve mimarlık müzesi, Museo Nazionale delle Arti del XXI Secolo, mimarın tarzının mükemmel bir örneği olarak öne çıkıyor. Mimarın belirttiği gibi, müze, dinamik ve etkileşimli bir alan yaratmak için akışların ve yolların örtüştüğü ve bağlandığı “bir nesne konteyneri değil, daha çok bir sanat kampüsü”. Mekanların sürekliliği, fazladan duvar bölmeleri veya kesintiler olmaksızın her türlü hareketli ve geçici sergiye uygun bir mekan olmasını sağlar.

İlginizi çekebilir:  Bakanlıktan Güncel Sanat Proje Yarışması

Ulusal Afro-Amerikan Tarihi ve Kültürü Müzesi

Ulusal Afro Amerikan Kültürü Müzesi

Smithsonian’ın Ulusal Afro-Amerikan Tarihi ve Kültürü Müzesi (NMAAHC), bir zamanlar ülkenin köle ticaretinin merkez üssü olan Washington, D.C.’deki National Mall’ın son beş dönümlük arazisinde, Washington Anıtı’nın hemen karşısındaki önemli bir bölgede yer alıyor.

Müze, The Freelon Group, Davis Brody Bond LLP ve SmithGroupJJR işbirliğiyle dünyanın önde gelen Siyahlara ait mimari uygulamalarından biri olan Adjaye Associates tarafından tasarlandı. Afrika’da taç anlamına gelen bir kelimeden sonra Corona adını verdikleri rekabeti kazanan teklifleri, Afrikalı Amerikalıların mücadelelerine ve başarılarına atıfta bulunan, karmaşık bir şekilde ayrıntılı, bronz bir cepheye sahip.

Guggenheim Müzesi, Bilbao

Guggenheim Müzesi, Bilbao

1991’de Bask hükümeti, Solomon R. Guggenheim Vakfı’na Bilbao’nun harap liman bölgesinde inşa edilecek bir Guggenheim müzesi önerisi sundu. Frank Gary’nin tasarımıyla 1997 yılında açılan müze, şehri turizm olarak tamamen değiştirdi ve hareketlilik kattı ve Bilbao’nun ekonomisine de katkı sağladı. Önemli bir mimari parçanın inşasını takiben bir şehrin dönüşümü fenomeni artık “Bilbao Etkisi” olarak anılıyor.

Dış cephenin metalik formu yukarıdan neredeyse çiçek gibi görünse dahi, bina daha yakından bir tekneye benziyor ve Bilbao limanının geçmişteki endüstriyel yaşamını çağrıştırıyor. Titanyum, kireçtaşı ve camdan yapılan dış cephenin rastgele görünen kıvrımları ışığı yakalamak ve güneşi dağıtmak için tasarlandı. Büyük, ışıkla dolu atriyum, 11 bin metrekarelik sergi alanını on dokuz galeriye dağıtan müzenin organizasyon merkezi olarak hizmet veriyor.

Kaynak: Artnet News

Yazar: Katie Rothstein

Tarih: 23.10.2020

Orijinal Başlık: From a 14th-Century Hideaway in Antibes to a Converted Grain Silo in Cape Town, See 7 of the Most Unusual Museum Designs in the World

Previous Story

“Mad Max”in Devam Filminin Kadrosu Açıklandı

Next Story

İstanbul Mimarlık Festivali’nin Açık Çağrısı İçin Son Günler

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.

Verified by MonsterInsights