Dışarısı Büyürken Peki ya Biz, İçeridekiler? - ArtDog Istanbul
Denef Huvaj, İstanbul, Mayıs 2024

Dışarısı Büyürken Peki ya Biz, İçeridekiler?

Fotoğraf sanatçısı Denef Huvaj’ın siyah-beyaz estetiğini ustalıkla kullandığı Dışarısı Büyüyor sergisi, iç mekânlara sıkışmış, telaş ve tüketimle özdeşleşmiş gündeliğimizi sorgulayan, “büyüyen bir dışarısı” algısıyla yürümenin felsefesine odaklanan bir sergi.

/

Eve kapanmış olsam, sefil bir halde çürür ve kururdum.”

“Gezinti”, Robert Walser

Denef Huvaj, yıllardır pratiğini sürdüren bir fotoğraf sanatçısı. Fotoğraf okumalarından fotoğraf sanatçılığına devam eden serüveni, bir anlatı aracı olarak biçimlendirdiği sanat dilinin yapıtaşlarından. Kafkasya kökenli sanatçı, siyah-beyaz fotoğraflarının yanı sıra, sıra dışı renk paletiyle öne çıkan fotoğraflarıyla dikkat çekiyor. Huvaj; aidiyet, diaspora, kimlik ve ötekilik gibi konuları sıklıkla ele alıyor.

Nesne ve insan üstünden iç mekân okumaları da oldukça güçlü olan sanatçının Dışarısı Büyüyor sergisi, sanatçının yürümek üzerine biçimlendirdiği dış mekân okumalarından oluşuyor.

Dışarısı Büyüyor sergi fikri sanatçının karşına hepimizin deneyimlediği bir sürecin sonunda kendiliğinden çıkıyor. Kentsel dönüşüm sonunda kent merkezindeki evinden, aidiyetle özdeşleştirdiği semtten çıkmak durumunda kalan sanatçının içine girdiği bunalımlı ruh hâli, onu düşündürür. Kentin dışına itildiğini hisseden sanatçı, onu duygusal olarak sarsan aidiyet duygusunu sorgulamaya başlar. Ev gibi iç mekânlarla yaşadığımız aidiyet duygusunun gerçekliği ve gerekliliği onu uzun yürüyüşlerden oluşan bir yolculuğa sürükler.

Abhazya’dan trenle Osetya’ya gider. Günlerce kent ve doğanın içinde yürür. Özellikle dağ yürüyüşlerinde iç mekânlarda “durmak” ile özdeşleşen aidiyet duygusu ile dış mekânlarda karşılaştığı hareketle özdeşleşen “özgürlük” duygusu hakkında düşünmeye başlar. Ardından Abhazya ve Türkiye’de de yürüyüşlerine devam eder.

Robert Walser’ın Gezinti öyküsündeki isimsiz karakteri yürümeyi betimlerken, “zinde tutar, avutur, sevindirir,” der, Huvaj da bu süreçte benzer bir duyguyu deneyimler. Frederic Gros Yürümenin Felsefesi kitabında yürümenin getirdiği özgürlüklerden söz ederken eylemin sonuçlarından birinin vazgeçişle gelen özgürlük olduğunu söyler. Belki Huvaj’ın deneyimlediği özgürlük de nesnelere ve mekânlara tutunurken bizi oluşturduğunu düşündüğümüz kimliğimizin unsurlarından sıyrılmak olmuştur.

Sanatçı da Dışarısı Büyüyor sergisinin metnini Gros’tan bir alıntıyla açar: “Bir kez ayaklarının üstüne dikildi mi olduğu yerde kalamaz insan.” Metnin devamında, “Sergi, modern şehirlerin telaş ve tüketimle yüklü ritmine karşı, bir durup düşünme ve yavaşlama çağrısıdır,” sözlerine yer verilir. Sergideki resimlerdeki imgeler dağların arasında kaybolan patikalardan, haç yollarına, metruk kent sokaklarına uzanır. Sanatçı nasıl yürüdükçe bilmediği bir özgürlük tanımıyla karşılaşıyorsa izleyici de resimlerdeki boşluklarda nefes alır ve dinginleşir.

Sanatçı öte yandan yürümek üstünden “dışarısı” ile kurduğu ilişkide “içerisine” dair de izlenimler edinir. Günümüzde korunaklı alan olarak tanımadığımız iç mekânların, dışarının içeriye doğru gelmesi, büyümesiyle daraldığını gözlemler. Kendimizi içeri ne kadar sıkıştırırsak sıkıştıralım; mutenalaştırma, iklim krizi ya da deprem gibi nedenlerden iç mekânların hem psikolojik hem de fiziksel olarak aidiyet duygumuzu besleyecek denli güvenli ve kalıcı olmadığı gerçeğiyle yüzleşiriz.

Denef Huvaj’ın Dışarısı Büyüyor sergisi ustalıkla kullandığı siyah-beyaz estetiği ile bize kapsayıcı bir “dışarıda” yürüme deneyimi yaşatırken, sergiye gidenken Taş Mektep’in yokuşu bu deneyimi pekiştiriyor.

İBB Miras’ın restore ettiği Büyükada Taş Mektep’te, İBB Kültür’ün düzenlediği Dışarısı Büyüyor sergisi 7 Eylül’e dek Pazartesi günleri hariç her gün 09.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

Previous Story

Bir Masanın Etrafında Yükselen Sesler

0 0,00