İstanbul Kağıthane’deki mekânında alanında özgün, farklı teknik ve içeriklerle çalışan sanatçıları ağırlayan EArt Galeri, bu yıl üçüncü edisyonunu gerçekleştirdiği yaz sergisi Summer Edition Vol. III ile temsiliyetinde olmayan 10 genç ve bağımsız sanatçıyı ağırlıyor. İnsan, doğa ve soyutlama kavramları üzerine düşünen sergi, sanatın soyut kavramlarla nasıl iç içe geçtiğini de gözler önüne seriyor. Hem estetik hem de kavramsal bir deneyim sunan Summer Edition Vol. III sanatçılarının eserlerinde kullandıkları renk paletleri, dokusal yüzeyler ve biçimsel kompozisyonları, doğanın ve insanın temel varoluşsal bağları üzerinden sorgulamayı deniyor.
İnsan, Doğa ve Soyutlama
Temsil yetkisi dışında sanatçılarla iş birliği yaparak farklı bakış açıları ve yaratım süreçlerini bir araya getiren serginin üçüncü edisyonun merkezinde yatan düşünceleri galerinin kurucu ortağı Ceyda Arslan şöyle anlatıyor:
Summer Edition Vol. III sergisi, EArt Galeri’nin sanatın çeşitli yönlerini keşfetme ve destekleme vizyonunun bir yansıması aslında. Bu yılki sergi, önceki edisyonlardan farklı olarak, galerimizin temsil ettiği sanatçılarla değil, geniş bir sanatçı yelpazesiyle iş birliği yaparak dinamik, genç ve güncel sanatsal üretimi desteklemeyi amaçlıyor. İlk iki edisyon, belirli temalar etrafında, galerimizin temsil ettiği ve çalıştığı sanatçılar üzerine yoğunlaşmıştı; bu yıl ise daha geniş bir bakış açısıyla farklı yaratıcı yaklaşımları bir araya getiriyoruz. Bu sergi, sanatın sürekli evrilen doğasını, renk, doku ve form aracılığıyla sorgulayan eserlerle gözler önüne seriliyor. Summer Edition Vol. III, önceki edisyonlardan farklı olarak, sanatsal ifade biçimlerinde plastik ögelerin ön planda olduğu, yenilikçi ve çeşitli bir yaklaşımı yansıtırken, güncel üretimden bir kesit sunuyor.”
Varoluşsal Bağlar
“Sergi, izleyicilere sanatın insan, doğa ve soyutlama arasındaki derin bağlantıları nasıl ortaya koyabileceğini gösteriyor,” diyen Arslan bu yılki serginin kavramsal çerçevesini “Bu yılki edisyon, sanatçıların renk paletleri, dokusal yüzeyler ve biçimsel kompozisyonları aracılığıyla, doğa ve insan arasındaki varoluşsal bağları sorgulayan eserler sunuyor. Sergideki eserler, estetik ve kavramsal olarak derin bir deneyim sunarak izleyiciyi düşünsel bir alana çağırıyor. Özellikle, sanatçıların malzemelerle kurdukları yaratıcı diyaloglar ve soyutlamalar hem geleneksel hem de çağdaş tekniklerin birleşimini gözler önüne seriyor. Her sanatçı, özgün işçilikleriyle sanatın ve estetiğin sürekli değişen doğasını araştırıyor, bu da serginin dikkat çekici unsurlarından biri,” diyerek anlatıyor ve sergiyle ilgili şu detayları paylaşmaya devam ediyor:
“Renkler, sanatçının duyumsal ve kavramsal bir ifade biçimi olarak kullanılıyor ve bu, izleyicinin estetik ve düşünsel tepkilerini etkiliyor. Dokular, malzeme ve yüzeyle ilgili kavramları araştırarak izleyicinin esere olan fiziksel ve duyusal bağlantısını güçlendiriyor. Formlar ise, sanatçıların soyutlama ve somutlama arasındaki geçişleri ve ilişkileri incelemelerini sağlıyor. Her sanatçı, bu unsurları kullanarak, izleyiciyi insanın doğa ile olan ilişkisini ve sanatın soyut doğasını daha derinlemesine düşünmeye teşvik ediyor. Bu yaklaşım, izleyicilere sanatın çok katmanlı ve evrensel ve güncel olarak konuşmayı atladığımız plastik dilini keşfetme fırsatı sunuyor.” Beyza Çaylak, Cenk Akaltun, Duygu Aydoğan, Ege Subaşı, Sesil Beatris Kalaycıyan, Sevde Turan, Uğur Bişirici, Umut Toros, Sinan Dağ ve Yusuf Ağım’ın farklı disiplinlerdeki çalışmalarının bir araya geldiği Summer Edition Vol. III 13 Ekim’e kadar görülebilecek.
“ALGININ SINIRLARI” Sayısı
ArtDog Istanbul basılı dergi satış noktalarını görmek için tıklayın.
Kapak Fotoğrafı: Doug Aitken, 3 Modern, Figures (dont forget to breath), 2018, Fotoğraf: Hadiye Cangökçe.
EArt Galeri Sezon
Ceyda Arslan, EArt Galeri’nin yeni sezon programını ise şöyle anlatıyor:
“Summer Edition Vol. III” sergisinin ardından, sezon programımızda birkaç heyecan verici proje yer alıyor. Önümüzdeki dönemde, sanatı daha da geniş bir kitleye ulaştırmayı hedefleyen tematik sergiler ve sanatçı solo sergileri planlıyoruz. Ayrıca, çeşitli sanat disiplinlerini bir araya getiren çok disiplinli projeler üzerinde çalışıyoruz. Galerimizin misyonuna uygun olarak, sanatın farklı yönlerini keşfetmeye ve desteklemeye devam edeceğiz. Detayları yakında duyuracağız ve sanatseverleri bu yeni projelere katılmaları için davet edeceğiz.”
Farklı disiplinlerdeki çalışmalarının bir araya geldiği sergide yer alan sanatçıların kavramsal odakları ise şöyle:
Beyza Çaylak: Malzemelerin diliyle yaratıcı bir diyalog kuran Çaylak, şeffaflık, katmanlaşma ve parçalanma gibi kavramlarla, çevresini saran soyut ve somut yapıları sorguluyor. Eserleri, dokusal zenginlik ve formsal deneyim aracılığıyla, görünmeyeni görünür kılmayı amaçlıyor.
Cenk Akaltun: Doğadan ilham alarak yarattığı eserlerinde, kıvrımlı ve parçalı yapılarla, ruhsal organizmaların soyut temsillerini sunuyor. Akaltun’un çalışmaları, renklerin ve formun derinlemesine analizini yaparak, izleyiciyi gerçeklik ve soyutlama arasında bir düşünsel keşfe yönlendiriyor.
Duygu Aydoğan: Epoksi reçine, polimer kil ve kurutulmuş çiçek gibi malzemelerle insanlığın fiziksel ve psikolojik sınırlarını araştıran Aydoğan, eserlerinde gelecekteki çağdaş fosiller gibi gördüğü formlar aracılığıyla, insan ve doğa üzerindeki izleri dondurarak tarihsel bir perspektif sunuyor.
Ege Subaşı: Kimlik ve benlik kavramları üzerine odaklanan Subaşı, “Sis Perdesi” metaforu ile insan ruhundaki belirsizlik ve muğlaklığı, renkler ve dokular aracılığıyla ifade ediyor. Portre ve figürlerdeki anlatımı, izleyicinin kişisel belleğinde yeni bağlantılar oluşturmayı amaçlıyor.
Sesil Beatris Kalaycıyan: Bedenin bütünlüğünü ve parçalanmasını ele alan Kalaycıyan, cinsiyetçi söylemleri ve kimliksizlik kavramlarını, ölümcül bitkiler ve kutsal hayvanlar gibi sembollerle görünür kılmayı hedefliyor. Eserlerinde, bedenin parçalanmış yapısı ve kimliksizlik temalarını renk ve form üzerinden sorguluyor.
Sevde Turan: Sevde Turan: Eserlerinde doğanın yaratılışındaki incelik, geçirgenlik ve eşsizlik kavramlarına vurgu yapan Turan, doğayı duyusal bir araç, sanatı ise “Ruhun; keşif yolculuğunda, yaratıcıyı bulmanın dışavurumu” olarak tanımlamaktadır. İstanbul’daki sanat atölyesinde çalışmaya devam ederken, aynı zamanda psikoterapi kliniğinde danışanlarına terapi vermeyi de sürdürmektedir.
Sinan Dağ: Sanatını, kişisel keşiflerinin ve deneyimlerinin bir yansıması olarak gören Dağ, resim ve diğer plastik sanatları arasındaki ilişkileri, akış ve rastlantıların estetiğiyle inceliyor. Basitlik ve sadelik üzerine kurulu eserleri, kaosun tehlikesine karşı bir savunma olarak öne çıkıyor.
Uğur Bişirici: Eserlerinde aynalar ve UV baskı yöntemini kullanarak gerçeklik ve hayal gücü arasında bir köprü kuran Bişirici, izleyicilere ışığın ve gerçekliğin doğasını sorgulama fırsatı sunuyor. Dinamik ışık koşullarında değişen etkilerle, gerçeklik algısını yeniden şekillendiriyor.
Umut Toros: “İz” ve “Bellek” kavramlarını ele alan Toros, doğada rastladığı hatırlatıcıları soyut bir şekilde işleyerek, izleyicinin hafızasında yeni bağlantılar yaratmayı amaçlıyor. “Fermata” serisi, yolculuk ve varış arasındaki ikilemi renk ve form ile sorguluyor.
Yusuf Ağım: Resim ve heykel arasındaki sınırları sorgulayan Ağım, katmanlı ve pentürel yapılarla geleneksel peyzaj resimlerinin değerlerini güncelliyor. Eserleri, resmin morfolojik yapısı ile zihinsel içeriği arasındaki ilişkiyi derinlemesine inceleyerek, sanatın doğası üzerine düşünmeye teşvik ediyor.