BORDEAUX – Onlarca yıldır Atlantik fırtınalarının aşındırdığı bir denizaltı üssünün içindeyiz… Ham beton. 15 denizaltı hücresi (havuz) var. Ürkütücü… İçi yarı karanlık.. Duvarlara ve suya yansıtılan binlerce dijital görüntüyle birlikte hayal gücünü yakalayan renkli ışık oyunları arasında bir kontrast…
Burası dünyanın en büyük dijital sanat merkezi “Les Bassins de Lumières”. 16 Nisan’da açılması planlanan merkez, koronavirüs nedeniyle, Fransa’da, karantinadan hemen sonra 10 Haziran’da açıldı. Açılışa ilgi büyüktü… 16 Nisan’da planlanan açılıştan önce yaklaşık 25 bin bilet rezervasyonu yapılıyor ama araya karantina dönemi girince bilet iadesi yapılacağı duyuruluyor. Ancak seyircilerin büyük çoğunluğu, haziran ayını bekleyerek para iadesini reddediyor.
Dünyanın en büyük dijital sanat merkezi, 45 bin metrekarelik bir alana sahip olan bu denizaltı üssünün 4 büyük dolu havuzunu da kapsayan 11 bin metrekarelik alanına kuruldu.
11 Bin Metrekarelik Ekran
Duvarlara ve havuzlardaki suya yansıyan dijital görüntüleri, 11 bin metrekarelik bir ekrandan izliyor gibisiniz… 95 video projektörü, 80 hoparlör ile 16 metre derinliğindeki su havzaları arasında, müzik eşliğinde, multimedya sanat sergileri sunuyor dünyanın en büyük dijital sanat merkezi…
Denizaltı üssündeki, 100 metre uzunluğunda, 22 metre genişliğinde, 12 metre yüksekliğindeki ürkütücü denizaltı hücrelerinin yani havuzların üzerine kurulan köprülerden geçerek mekânı en iyi şekilde kullanan iki ana odaya giriyoruz. Bu bölümde, Avusturyalı ressam Gustav Klimt ile Alman kökenli İsviçreli ressam Paul Klee’nin eserleri dönüşümlü olarak yansıyor duvarlara.
Klimt gösterisi yaklaşık 35 dakika, Paul Klee gösterisi ise 10 dakika sürüyor.
Gustav Klimt’in “d’or et de couleurs / Altın ve Renkler” adlı bölümü bir kaleydoskop atmosferinde… Sanatçının, ikonik resmi ‘Öpücük’ten, bir dönem “Nazilerce çalınmış tablolar” arasında olan, melankolik, “Altın Kadın” Adele Bloch-Bauer portrelerine kadar ana yapıtları, hayal gücünün çıldırmasına izin veren melodik bir arka plana karşı çapraz geçiş yapıyor duvarlar arasında…
Sürrealist-kübist ressam Paul Klee’nin bölümü ise çağrıştırıcı bir başlığa sahip: “Müziğin Rengi” (Peindre la Musique) …
20.yüzyılın önemli ressamlarından Paul Klee, aynı zamanda bir müzisyen, ailesi de öyle. Hayatı boyunca da müzik, yaratıcı sürecinin bir parçası oluyor. 10 binden fazla resim ve çizim üreten Klee’nin resimlerinin temeli müzikle bağlantılı. Dolayısıyla ressam – müzisyen Paul Klee’nin “Müziğin Rengi” denilen bu görsel şovunda, zihnim, müziğin görsel izlenimleri tercüme edip etmediğini veya görüntülerin sadece ortam sesinin arka planının bir temsili olup olmadığını anlayamıyor…
Paul Klee’nin renkli ve “çocuksu” kompozisyonları, en çok çocuklu ailelerin hoşuna gidiyor! Çocuklar, bu dijital şölene katılıyorlar. Eşim Jean ve ben de şaşkınız çünkü bir yaşını yeni dolduran oğlumuz Arthur hiç mızmızlanmıyor. Resim ve müzik arasında, Klee’nin rengârenk balıklarına dokunmak istiyor! Rengârenk geometrik şekillere şaşkınlıkla bakıyor… Zemine yansıtılan dijital görüntüler ise hepimizin dengesini bozuyor ama çocuklar ısrarla görüntüleri kovalıyor, koşuyor…
Bu bölüm, ayrıca, “Müzik Mozart’la başlıyor, Mozart’la bitiyor” diyen Paul Klee’nin Mozart’a olan hayranlığına bir selam veriyor. “Sihirli Flüt” operası eşliğinde Klee’nin görselleri dans ediyor.
Küp
Bu ziyaretin en sürükleyici aktivitesi ise altı tarafının, görsel bir psikedelik atmosferde, başınızı döndürmek için kullanılan “Küp” (Le Cube) odası… “Küp” odasında, dijital sanatın yeni ve yükselen isimlerinden çalışmalar gösteriliyor. Kuzey Atlas Okyanusu ve Biskay Körfezi’nden toplanan milyonlarca verinin kullanımıyla ziyaretçilere okyanus temalı bir deneyim sunuluyor.
Denizaltı Üssünün Tarihi: 6 Bin 500’den Fazla İşçi
Sergide, ayrıca, dijital sanat merkezine ev sahipliği yapan denizaltı üssünün tarihine dair bir gösterim de gerçekleşiyor.
Nazi Almanyası, Fransa’nın Atlantik kıyılarına inşa ettiği beş denizaltı üssünden biri olan “U-Boot-Bunker”ı, 1941-1943 yılları arasında, Bordeaux’da inşa ediyor.
Çoğunluğu savaş esirlerinden oluşan 6 bin 500’den fazla işçi, 600 bin metreküp beton dökerek, 235 metre uzunluğunda, 19 metre yüksekliğinde bir denizaltı üssü inşa ediyor.
Alman yapımı denizaltı üssü U-Boot-Bunker, 1944’te, şehir kurtarılıncaya kadar bombardımana dayanıyor ve on yıllar boyunca bir dönem metalurji fabrikası, ara sıra da festival alanı ve film seti olarak kullanılıyor.
Yılda 400 Bin Ziyaretçi
Yılda 70 – 90 bin ziyaretçi bu alışılmadık mekânı ziyaret ediyor. Etkinlikler aracılığıyla aslında bir anlamda mekân da ziyaret ediliyor. Etkileyici bir ses, ışık gösterisi sunan dijital sergilerle yılda 400 bin ziyaretçi bekleniyor.
Şehrin göbeğindeki bu denizaltı üssü, çağdaş sanat sergileri aracılığıyla tüm haşmetiyle yeniden hayata başlıyor.
14 Milyon Euro’luk Yatırım
Dünyanın en büyük dijital sanat merkezi “Les Bassins de Lumières”, Culturespaces tarafından hayata geçirildi.
Paris’te daha önce benzer projelere imza atan sanat kurumu Culturespaces, dünyanın en büyük dijital sanat merkezine dönüştürülen “Bassins de Lumières” için özellikle ses yalıtımı, ekipmanları finanse etmek için 15 yılı kapsayan 14 milyon Euro’luk bir yatırım yaptı.
Culturespaces, yaklaşık iki yıllık bir çalışma sonucu, denizaltı üssünün, 11 denizaltı hücresinden dördüne yatırım yaptı.
Özel olarak tasarlanan multimedya merkezi, Culturespaces’ın Paris’teki dijital sanat mekânından beş kat daha büyük.
Ön Rezervasyon
Ön rezervasyon gerektiren dijital sanat merkezini gezmek ortalama bir buçuk saat sürüyor. Dijital sanat merkezinin hediyelik eşya bölümü de sergi süresince açık.
Sergi, 3 Ocak 2021’e kadar ziyarete açık olacak.