Victoria and Albert Museum (V&A), iki yıl önce David Bowie’nin tam arşivini satın almış ve sanatçının ardında bıraktığı bu devasa mirası koruma altına almıştı. Bugün ise bu arşiv, 90 binden fazla parçalık koleksiyonuyla Londra’daki V&A East Storehouse’un kalbinde yeni açılan David Bowie Centre’da hayranlarıyla buluşuyor.

Kostümlerden müzik aletlerine, sahne tasarımlarından el yazısı notlara ve eskizlere kadar uzanan arşiv, Bowie’nin sınır tanımayan kariyerini bütün ihtişamıyla gözler önüne seriyor. Merkezin girişinde ziyaretçileri, sanatçının farklı dönemlerini temsil eden yaklaşık 200 obje karşılıyor. Randevulu araştırma odasında ise isteyenler arşivden seçtikleri beş parçayla birebir temas kurabiliyor.
V&A East küratörü Madeleine Haddon, merkezin yalnızca bir sergi mekânı değil, aynı zamanda “aktif bir çalışma ortamı” olduğunun altını çiziyor:
“Bowie, bu arşivin başkalarının yaratıcılıklarını beslemesini isterdi. Biz de ziyaretçilerin kendi hikâyelerini keşfetmeleri, Bowie ile beklenmedik bağlar kurmaları için alan açıyoruz.”

Bowie ile V&A’nin ilişkisi, 2013’te müzenin en hızlı satan sergisi hâline gelen David Bowie Is ile başlamıştı. O dönem 500 objeyi bir araya getiren sergi, yıllar içinde Brooklyn’den Groningen’e 11 farklı durağa taşındı. Bugünse Bowie’nin kişisel titizliği sayesinde korunmuş arşiv, çok daha geniş bir kapsama sahip. Sanatçı, 1990’lardan itibaren ekipleriyle birlikte hangi parçaların saklanmaya değer olduğuna karar vermiş, hatta fan mektuplarından sahne aksesuarlarına kadar en küçük ayrıntıyı bile kayıt altına almış.

Ziggy Stardust’tan Labyrinth’e
Merkezdeki dokuz mini sergi, Bowie’nin kariyerinin dönüm noktalarını sunuyor. Ziggy Stardust döneminde Kansai Yamamoto imzalı ikonik tulum, Glass Spider turnesinden fotoğraflar, “Fame” şarkısının nota kâğıdı, Labyrinth filmindeki kristal küre ve Marianne Faithfull ile giydiği kırmızı tulum bunlardan yalnızca birkaçı. Açılışın konuk küratörleri arasında Nile Rodgers ve The Last Dinner Party de yer alıyor.

Arşivde yalnızca sahne kıyafetleri değil, David Bowie’nin perde arkasındaki üretim süreçleri de dikkat çekiyor. 900’den fazla kutuyu dolduran kağıt arşivinde, 1970’lerde planladığı sahne tasarımlarından Lazarus müzikaline dair not defterlerine, Merry Christmas, Mr. Lawrence için alternatif bir senaryodan bilgisayar çalışmaları ve heykellerine kadar pek çok eser bulunuyor.
Bitmeyen Yaratıcılığın İzleri
Arşivin en etkileyici yanı belki de Bowie’nin hayata geçiremediği projeler: George Orwell’in 1984 uyarlaması, Leon adlı konsept albüm, hatta 18. yüzyıl dergisi The Spectator’dan ilhamla tasarladığı bir müzikal. Sürprizler bununla da sınırlı değil. Bowie’nin sakladığı hayran mektupları, fan art çalışmaları, Jim Henson imzalı kuklalar, Berlin’deki dairesinin anahtarı ve kendi biriktirdiği rozetler de arşivin parçası.