SANATORIUM, Çağla Köseoğulları’nın 2020 – 2023 yılları arasında farklı mecraları ve teknikleri kullanarak ürettiği yapıtlardan oluşan “Daireler Çizerek Sürekli Uçuyorlardı” başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. 10 Haziran’a kadar görülebilecek serginin küratörlüğünü Kevser Güler üstleniyor.
Adını Laurie Anderson’un “Hafızanın Başlangıcı” (The Beginning of Memory) parçasının sözlerinden ilhamla alan sergi, bedene gömülü hatıralarla yüzleşmenin soyut biçimleri üzerine düşünmeyi öneriyor. Sergide sanatçının boşluk ile yüzey ve hareket ile iz arasındaki karşılıklı etkileşim alanının olanaklarını araştırdığı performatif üretim süreciyle, bakış mesafesini şüpheli hâle getirdiği yapıtları yer alıyor.
Uçucu lekeler
Köseoğulları’nın beden hafızası kavramı etrafında ürettiği resimler ve heykeller, bireysel ve toplumsal hafızanın bedene yazılı izlerini açığa çıkarmanın yollarını irdelerken; sergi için ürettiği yapıtlarında sezgisel el hareketleriyle müdahale ettiği yüzeylerde uçucu lekeler oluşturuyor. Böylece sanatçı bedensel bir hafızanın izini taşıyan jestleriyle, yüzeyin kendini geri çekip imgeye yer açan bir oluş hâlinde kalmasını reddediyor, yüzeyi hareket ettirerek yapıtta etki eden ve etkilenen bir fail olarak var oluşunu vurguluyor.
Sanatçı, kâğıt üzerine füzen ve füzen tozu, PVC üzerine mürekkep kullanarak yaptığı bu eylem resimlerinde, paylaşılan hikâyelerde yer bulmamış, söze dökülmemiş, açığa çıkmamış hatıralarla karşılaşmalara olanak tanıyabilecek meditatif süreçler deneyimliyor. Sergideki heykelleri de benzer jestlerle ortaya koyan sanatçı, heykeller ile bedenin anımsamalarını canlandırmanın başka bir yolu olarak çamuru katlamanın olanaklarını araştırıyor.
Çağla Köseoğulları Hakkında
İstanbul doğumlu sanatçı, 1998 Mimar Sinan Üniversitesi, Tiyatro Dekor ve Kostüm Bölümünden mezun oldu. Çalışmalarında kişisel dünyasında, gündelik hayat akışında ve toplumsal olaylar karşısında gördüklerinin, algıladıklarının ve hissettiklerinin kağıt üstünde nasıl forma dönüştüğüyle ilgilenen Köseoğulları, algıladıklarını, çoğu kez kelimelere dökmeksizin, mürekkep ile düşünmeye, hislerine kulak vererek anlamaya, anlatmaya çalışır. Bu arayış, söylemek istediği söze göre kendine bazen somut bazen de soyut formlarla ifade yolları bulur. Genellikle kağıt üzerine mürekkep ile çalışan sanatçı bir problemi çözerken her seferinde malzemeyle tekrardan tanışır, yüzeyi keşfeder ve sorularına cevap arar.