Cemi’i Can Deliorman
Cemi’i Can Deliorman

Cemi’i Can Deliorman: Mariinsky’de İlk Türk Şef

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) en genç orkestra şefi Cemi’i Can Deliorman, dünyanın seçkin topluluklarından biri olarak bilinen St. Petersburg Mariinsky Orkestrası’nı 2023 – 2024 sezonu boyunca konuk sıfatıyla düzenli olarak yönetecek ilk Türk orkestra şefi oldu.

/

Kapsamlı ve parlak akademik geçmişinin yanı sıra genç yaşıyla ilklere imza atarak müzikal başarılarından epey söz ettiren bir orkestra şefi Cemi’i Can Deliorman. 2020-2021 konser sezonu itibarıyla Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) Müzik Direktörlüğü’nü üstlenen Cemi’i Deliorman, dünyanın seçkin topluluklarından biri olarak bilinen St. Petersburg Mariinsky Orkestrası’nı 2023 – 2024 sezonu boyunca konuk sıfatıyla düzenli olarak yönetecek ilk Türk orkestra şefi olma unvanını kazandı. Bu proje kapsamında Mariinsky Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Valery Gergiev ile işbirliği içinde çalışan Cemi’i Can Deliorman, ilk konserler için 25 Ocak-19 Şubat tarihlerinde Rusya’daydı. 18 Mart-12 Nisan, 17 Mayıs-7 Haziran, 1 Temmuz-18 Temmuz tarihlerinde konserlerine devam edecek Cemi’i Can Deliorman ile Mariinsky Orkestrası ile gerçekleştirilen projenin önemini ve CSO yönetiminde son yıllarda hayata geçirilen yenilikleri konuştuk.

Rusya’nın köklü müzik oluşumlarından St. Petersburg Mariinsky Orkestrası’nın bu sezon düzenli konuk şefliğini üstleniyorsunuz. Bu proje nasıl şekillendi?

Geçtiğimiz Eylül ayında Mariinsky Orkestrası ile Verdi’nin Requiem eserini seslendirdik. Bu benim orkestra ile ilk konserim ve St. Petersburg dinleyicisi ile ilk buluşmam oldu. Verdi’nin bu eseri; içinde büyük koro ve solistlerin yer aldığı kapsamlı, yorumlaması ve icrası oldukça zorlu bir başyapıttır. Bu konserin başarısı hem orkestra hem dinleyici tarafında büyük bir etki yarattı. Rusya basınında günlerce Requiem’in haberleri ve başarısı yazıldı. Bunun üzerine tüm sene boyunca yaklaşık 20 konseri kapsayacak bir davet aldım.

 Cemi'i Can Deliorman
Cemi’i Can Deliorman ve St. Petersburg Mariinsky Orkestrası

St. Petersburg Mariinsky Orkestrasını günümüze taşıyan önemli orkestra şefi Valery Gergiev ile birlikte çalışıyorsunuz. Nasıl bir deneyim?

Valery ikonik bir orkestra şefi, 21. yüzyılın en önemli ve kuşkusuz en üretken sanatçılarından biri. Yaptığımız mesleki işbirliği kuşkusuz çok kıymetli ancak bunun yanında inşa ettiğimiz güçlü bir dostluk bağı var. Sadece konserler gerçekleştirmekten ziyade kalıcı projelerle; ilham veren parlak bir gelecek yaratmayı hedefliyoruz.

“Mariinsky’nin Repertuvarına Türk Eserler Kazandıracağım”

18 Temmuz 2024 tarihine kadar Rusya’da toplam 20 konser yöneteceksiniz. Konser programını oluştururken göz önünde bulundurduğunuz kriterler nelerdi?

Mariinsky’nin repertuvarına Türk eserler kazandıracağım. Bununla birlikte Türk solistlerin de Mariinsky de sahne alması benim için çok önemli. Müzik alanında geçmişimize baktığımızda yapılan uluslararası işbirliklerinin maalesef bireysel düzeyde kaldığını görüyoruz. Ben bu gücü elimden geldiğince paylaşarak büyütmeyi hedefliyorum. 16 yaşındaki piyanistimiz Can Saraç şimdiden Mariinsky sahnesinde büyük bir başarıya imza attı. Bunun dışında tabii ki çalışacağımız repertuvar, müzik tarihinin başyapıtlarını ve operaları kapsayacak.

2020-2021 konser sezonu itibarıyla Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın müzik direktörlüğü görevini üstleniyorsunuz. O günden bugüne CSO, müzikal içerik, konsept ve yönetim anlamında nasıl bir üç yıl geçirdi?

CSO gözbebeğimiz, sahip olduğumuz en kıymetli kültür mirasımız. Son üç senede Kültür ve Turizm Bakanlığımızın olağanüstü gayretli çalışmaları neticesinde yeni konser salonunun açılışını yaptık. 27 senede tamamlanamayan proje iki sene içinde bitti ve ülkemiz muhteşem bir konser salonu kazandı. Orkestranın müzisyen sayısını hatırı sayılır bir seviyeye getirdik bununla birlikte yeni salonumuzda etkinlik sayımızı 120’nin üzerine çıkardık. CSO artık dünya kültür metropollerinin orkestraları ile eşdeğer içerik üreten, dinamik ve lider bir sanat kurumu haline geldi.

Müzikal geçmişinize dönüp baktığınızda, teorik ve pratik açıdan sizi besleyen; bugünkü kariyerinizi şekillendirmede rol oynayan dönemler hangileri?

Şüphesiz 17 yaşında Viyana Müzik Üniversitesi’nin sınavını kazanarak Avustralya’ya yerleşmiş olmam benim için en önemli dönüm noktasıdır. Bu dünyanın en iyi orkestralarını ve çok yüksek seviyede müzisyenleri tanıma fırsatını yarattı ve ben bu imkânı gerçekten çok iyi değerlendirdim.

Cemi’i Can Deliorman: “Beyin Göçünü Tersine Çevirdik”

Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Keman bölümündeki eğitiminizden sonra orkestra şefliği alanına yönelmenizdeki motivasyonunuz neydi?

Beni orkestra şefliğine yönlendiren en önemli faktör eserleri, müziğin arka planındaki düşünce sistemini, teoriyi, formu, armoniyi büyük bir merakla öğrenmek isteği oldu. Besteciyi anlamak, yaşadığı dönemi analiz etmek adeta bir tutku haline geldi. Ve bu tutku ne mutlu bugüne kadar hep artarak benim hayatımın önemli bir parçası oldu.

Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndan sonra eğitiminize Avusturya ve ABD’de devam ettiniz. Ardından Türkiye’ye dönüşünüz, kariyer planlarınız dahilinde miydi?

Aslında çoğu belli bir plan dahilinde gelişmedi. Bu süreç içinde önüme gelen fırsatları doğru değerlendirdiğimi düşünüyorum. Princeton’a gidişim de bu şekilde oldu. Okulun bir akademisyen göndermesi gerekiyordu ancak komite bu pozisyon için beni seçince, Lincoln Centrer, Carnegie Hall gibi salonların da tozunu yutma imkânı buldum. Sonrasında ise Devlet Çoksesli Korosu şeflik pozisyonu için beni davet etti ve Türkiye’ye dönmüş oldum.

İlginizi çekebilir:  “Adalar’da Caz”

CSO’nun başına geçen en genç orkestra şefi unvanına sahipsiniz. Özellikle yetenekli ve genç müzisyenlerin ülkeyi terk etmeye meyil ettiği bir dönemde, günümüzde klasik müziğin Türkiye’deki yerine ve ilerleyişine dair neye işaret ediyor konumunuz?

Ben ülkedeki klasik müzik ikliminin olumlu olduğu düşüncesindeyim. Genç ve sadık bir dinleyici kitlemiz var. Konser biletlerimiz 2000 kişilik salonda dahi dakikalar içinde tükeniyor artık. Yaptığımız son CSO sınavlarında ise bu beyin göçünü tersine çevirdik ve birçok Türk müzisyen Avrupa’dan Türkiye’ye döndü. Ancak sanatçıların çalışma şartları ve maddi imkanları dünya orkestraları ile kıyaslandığında maalesef içler acısı bir düzeyde. Bir an önce CSO özelinde müzisyenlerin yaşam standartlarının yükseleceği bir düzenlemeye ihtiyaç var, aksi takdirde bu son dönemdeki kazanımlarımız yok olacak ve bu beyin göçünün önüne geçemeyeceğiz. Türkiye’nin en üretken ve köklü orkestrasını bu ülkenin en kıymetli vitrin öğesi olarak görmemiz gerekiyor. Çok kısa zamanda bu durumun düzeleceği ümidini taşıyorum ve bunun için çalışıyorum.

Cemi’i Can Deliorman
Cemi’i Can Deliorman

Orkestra şefliğinin zorlukları neler?

Orkestra şefliği çok katmanlı, farklı birçok disiplini barındıran bir özel alan. Müzikal yeteneğiniz, kabiliyetiniz, hakimiyetiniz dışında iyi bir iletişim becerisine sahip olmanız gerekiyor. Bu da tabii ki tecrübe, sabır ve uzun soluklu bir çalışma gerektiriyor.

Bir şef olarak kompozisyon aşamasında yaratım sürecine dahil olduğunuz eserler var mı?

Yeni eserlerin yazılmasına öncülük etmek benim en önemli misyonlarımdandır. Türk bestecilerini, günümüz Türk bestecilik okulunu çok önemsiyorum. Bu kapsamda Özkan Manav, Hasan Uçarsu, Onur Türkmen, Erberk Eryılmaz, Orhan Veli Özbayrak gibi daha birçok bestecimize sayısız eser siparişi verdim ve ilk seslendirmelerini gerçekleştirdim.

“En Sadık Rehberim Hep Edebiyat ve Şiir Oldu”

Bir röportajınızda müzik tarihinde en çok işlenen temaların aşk, ölüm, tanrı, mutluluk ve doğa olduğunu söylüyor ve bir orkestra şefini sanatçı yapan en büyük etkenin bu duyguları farklı düşünüp yorumlayabileceği olduğunu ekliyorsunuz. Sizin, eserlerde yorumunuzu kattığınız/katmaktan hoşlandığınız temalar hangileri?

Mahler’in kontrastlar dolu dünyasına büyük bir ilgi duyuyorum. Kahreden bir kaderin, ümidin ve yok oluşun canlı şahidi oluyorsunuz. Mozart ve Haydn’nın saf zarafeti, tertemiz derinliği üzerine çok çalıştığım, ancak icra etmesi çok çok zor bir müziktir. Müzik insan kalbinin sonsuz evrimine tanıklık ettiğiniz, toplumları, tarihi anladığınız birçok fırsat sunuyor bizlere.

Kariyeriniz boyunca örnek aldığınız şefler kimler oldu?

Pierre Boulez beni çok etkilemiştir. Onunla çalışma fırsatı bulduğum için kendimi hep şanslı sayarım. Aynı şekilde Nikolaus Harnoncourt müziğin desibelden değil renklerden ve anlardan oluştuğunu öğretmiştir bana. Benzersiz bir hafızaya sahip Sergiu Celibidache, müzik üzerine düşünceleri ile büyüleyicidir. Claudio Abbado’nun yorumları akıldan çıkmayacak derecede güçlü ve ahenk içindedir.

Türkiye’de orkestra şefliği kariyerini seçmiş ve bu alanda ilerlemek isteyen öğrencilere tavsiyeleriniz neler olur?

Disiplin ve çalışma konusunu sanıyorum söylememe gerek yok. İkna edici ve ilham veren bir orkestra şefi olmak için yaşamın her katmanından beslenmek gerekiyor. Bu bir masa başı işi değil. Dünyada iyi olanı, kötü olanı içselleştirmek, anlamak ve cesaretle temas etmek gerekiyor. Benim en sadık rehberim hep edebiyat ve şiir oldu, bu alanlar bana çok şey öğretti. Bunun dışında yelken bana mesafeyi, zamanlamayı ve dengeyi öğretti. Bu yolda herkes kendi yolunu kendine göre çiziyor. Risk almalılar ve steril bir fanusun içine hapis olmamalılar. Sadece güzel ve rahat olanı değil; acı olanı, zor olanı da yaşamak, anlamak gerekiyor.

Rusya’da vereceğiniz konserler haricinde 2024 yılına dair projeleriniz neler?

CSO ile büyük bir 23 Nisan konseri hazırlığı içindeyiz. Yüzlerce çocuğun olduğu dev bir proje olacak. Konser kayıtlarımızın uluslararası görünürlüğe ulaşması için yoğun bir çalışma yapıyorum. Tüm ülke genelinde büyüyen Kültür Yolu Festivalleri’nin içeriği yine aynı şekilde çok önemli. Moskova ve Çin konserlerimin çalışmasını da bir yandan yürütüyorum.

Cemi’i Can Deliorman Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) Yardımcı Şefliğini yürütürken şefliğe getirilmişti.

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’na Yeni Şef: Cemi’i Can Deliorman

 

Previous Story

52’nci İstanbul Müzik Festivali’nin Programı Açıklandı

Next Story

Üç İç Denizin Ülkesi Bir Düşünce Atölyesi

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.