“Çağdaş Sanata Destek” Kampanyası

Üç ay boyunca evlerimize hapsolmamıza sebep veren salgın global anlamda tüm kültür sanat takvimini altüst etti. Bu söyleşiyi gerçekleştirdiğimizde dünyanın şampiyon sanat fuarı olarak bilinen Art Basel ertelenmiş ancak tamamıyla iptal edilmemişti. Ülkenin tek uluslararası fuarının kurucusu Ali Güreli’ye bu yıl 15.si düzenlenecek Contemporary İstanbul’un akıbetini sormak için ulaştık. Ancak bu söyleşiyi gerçekleştirmekteki asıl amacımız yerel ve uluslararası galerileri bir çatı altında toplayan bir sanat fuarını uzun süredir yapan biri olarak, sadece CI’ın ayakta kalması için değil, sanatın global anlamda varlığını sürdürmesi için bir düşüncesi olup olmadığını sormaktı.

Güreli bu konuda sorumluluk hissettiklerini “geçmiş yıllarda yapamadık ama bugün paylaşma ve dayanışma zamanıdır,” diyerek başlattıkları #çağdaşsanatadestek kampanyasını, CI’ın Aralık’ta yapılacağını ve İstanbul’un nasıl bu işten güçlenerek çıkacağına inandığını anlattı.

Dünyanın en önemli sanat etkinliklerinin başında gelen Venedik Bienali’nin 2022 yılına (Nisan 23 – Kasım 27) ertelendiği açıklandı. Art Basel iptal edildi. Bu kararlar, salgının sadece önümüzdeki günlerde değil, önümüzdeki yıllarda da sanat ve kültür dünyasında ki çoğu etkinliğin programını değişikliğe uğrayacağının en iyi göstergelerinden. Siz İstanbul’un uluslararası çağdaş sanat fuarını yıllardır yapan bir yapının başındasınız. Salgın bu yıl Eylül ayında yapılması planlanan Contemporary Istanbul programını her anlamda nasıl etkiledi?

İçinde bulunduğumuz ortam, bu salgının bilinmezlikleri doğal olarak dünyayı ve tüm insanları etkiledi. Dünya insanı ilk kez bununla karşılaştı. Her gün yeni bir bilgi doğuyor, yoğun bir öğrenme sürecindeyiz. Bu sürecin devam edeceğini de öğrendik. Türkiye’nin ve Türk insanının bir avantajı yaşadığımız bölgenin ve de ülkemizin “kriz” kavramına yatkınlığıdır. Ben krizlerle büyüdüm ve yaşadım, hepsi de geride kaldı ama öğrendik, bu yaşama da böyle bakar olduk. Öğrendiğimiz önemli husus, sorunu iyi anlamak, izlemek ve hızla çözümü aramak yanında bu ortamda elde edilebilecek fırsatlar nelerdir, fırsat ‘varmıdır’ aramak oldu. Mart ayı başından itibaren dikkatle izliyorum ve bugün de büyük bir fırsat görüyorum. CI 2006 yılında dünyada 21. sanat fuarı olarak yerini aldı, 2019 yılında sanat fuarı sayısı 320’yi geçti. Salgın fuarları durdurdu, erteletti, aynı zamanda sayısının da ciddi olarak azalması sonucunu doğurdu. Bu ne kadar devam edecek göreceğiz ancak aynı zamanda CI’a ve İstanbul’a faklı bir güç verdi.

Nasıl?

Birçok fuar devam edip etmemeyi düşünebilir ama İstanbul dünyada sanat ve kültür kenti olma yolunda yukarı sıralara tırmanır diye görüyorum. Bu çerçevede CI fuarı bu yıl da gerçekleştirecek. Bu kararımızda 15. Senede de Akbank’la birlikte yola devam ediyoruz ve yanımızda olmasının önemi büyük. İstanbul’un belki en güzel ayı olan Eylül ayı yerine daha tedbirli olmak, insanların kendilerini daha güvenli hissetmeleri ve tabii seyahat etme duygusunun daha kuvvetli olabileceği düşüncesi ile Aralık 2020’ye geçmeye karar verdik. Bu düşüncemizi önce Danışma Üst Kurulu ile paylaştık, devamında 40’a yakın yerli galeri ile paylaştık ve eğilim bu şekilde oluştu. Haziran ayında ise yabancı galerilerle görüşmelerimizi ele alacağız. Yurt dışında ve ülkemizde ki ortamın yumuşadığını izlemek ve akabinde yurt dışı galerilerle de paylaşmayı tercih ettik. Yurt dışında 14 farklı şehirde yerleşik CI Ambassadors ile geçtiğimiz hafta paylaşımımızda da Aralık ayının tercih edildiği anlaşıldı.

Aslında CI bu yıl 15.yılına girdiği için bir dönüm noktası sayılabilecek zaman dilimindeydi. 15.yıl hazırlıkları ve sunumu salgın kapsamında nasıl etkilendi?

15. Yılında da, her yönü ile sarsılmış bir dünyada sanatın devamlılığı, birbirimize daha önceki kadar yaklaşamayacak olsak da sanat fuarı ortamında olmanın değerini gözeterek “bu yılda yaptık Contemporary Istanbul’u” diyebilmenin keyfini, gururunu düşünerek çalışmaları sürdürüyoruz. Ocak 2020’de yeni kurulan DÜK Danışma Üst Kurulu ilk toplantısını yaptı, hedeflerini 2020 yanında önümüzdeki yılları da kapsayacak şekilde konuştu, değerlendirdi. 21 Mayıs’ta New York’dan başlayarak, Ekim’de Londra (Frieze) ve 2021’de Venedik Bienali, New York ve Los Angeles’ide kapsayan ve her yıl tekrarlanmak üzere davetler programını New York merkezli ATS American Turkish Society ile birlikte çalışmaya başladık. 2021 yılında ayrıca Dubai, Berlin ve Moskova’da da benzer tanıtım davetlerinin yapılabilmesini 2019 yılında kurulan TGTA Turizm Geliştirme ve Tanıtma Ajansı ve THY ile birlikte planlama sürecini ilerlettik ve aniden Mart ayında DÜK’ün 2. toplantısını yapmaya da fırsat kalmadan “evde kal” dönemine girdik. Bu programı dünyadaki gelişmelere paralel olarak, 2021 başından itibaren devam ettirmek istiyoruz. Art Basel Basel çok yeni bu yıl gerçekleşmeyeceğini ve 2021’e odaklandıklarını açıkladı, Aralık ilk haftasında yer alan Art Basel Miami yapacaklarını da belirttiler, Miami’deki paralel fuarlar da Aralık başında yerlerini alacaklardır, bunlardan Untitled’in hem fiziki hem de çevrimiçi yer almasına çalışılıyor.

Ben geleceğe olumlu bakıyorum, zorlukların içinden farklı iyiliklerin doğacağına ve bu ülkenin geleceğinin çok iyi olacağına inanıyorum. Evet etkilendik, evlerimizden nasıl daha iyi yaparızı düşünüyor, tartışıyor ve çalışıyoruz.

Sanata ve sanatçıya genel anlamda destek olunması konusunda bir girişiminiz olacak mı? Olacaksa nedir ve detaylarıyla anlatır mısınız? 

1990’lı yılların başından itibaren turizm sektöründe gelişmenin, ilerlemenin, başarılı olmanın paylaşma ve dayanışma olduğuna inanarak sektörel sivil toplum kuruluşlarında kurucu olarak görev yaptım. Üniversite ve sonrası dönemde sanat sever, devamında ise sanat alımı yaparak devam ettim. Yıllara yayılan bu süreçte sanat piyasası ve sektörünü ihtiyaçları, eksikleri, nasıl gelişebileceği yönünde sürekli izleyerek, öğrenerek sanat fuarı yapmaya karar verdim. İlk 4 yıl Art İstanbul ve son 15 yıldır da CI ile ilerliyoruz. Bu sektörün gelişmesi için yoğun bir sorumluluk hissi ile ilerlemeye çalışıyoruz. Toplumumuzda sanata ilgi, sevgi ve önemini anlama konusunda bir görevimiz var diye görüyoruz. Sanatın gelişmesi, pazarın büyümesi için öncelikle önündeki engellerin kaldırılabilmesi için gerekli mevzuat değişiklikleri, yasalardaki farklılaşmaları sağlamak için çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz. Bir sanat fuarının üzerine vazife olmayan işleri yaptık. Bu nedenledir ki bu işleri kurumsal olarak yapmak için CI Vakfı’nı 2019 sonunda kurduk. Vakfın amacı sanat, kültür ve eğitim olarak geçer ancak ayrıca ticari bir amacı olmayan bu kurumun gelişmeleri örgütlü olarak yapma amacı ve görevi de vardır. Global anlamda yaptığımız ve yapmaya devam edeceğimiz husus tüm sektör paydaşlarının dünyadaki meslektaş ve kurumlarla daha sağlıklı iletişim kurmalarına ortam sağlamak, platform görevi olmaktır.

Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkeleri sanata ve sanatçıya son derece parlak destek paketleri sundular hatta hemen hayata geçirdiler. Ülkemizde güncel sanat alanına destek konusunda herhangi bir yardım konusu gündeme gelmiş değil. Sizce gelmeli mi? Eğer devlet bu alana hiç yardım etmezse burada maddi yükümlülüğü kim omuzlayacak? Bunun önemi nedir?

Evet çok önemli bir konu bu, sanata ve sanatçıya destek veren ülkeleri gelişmiş ülkeler başlığında toplayabiliriz. Bu ülkeler onlarca yıl önce sanatın toplumun sağlığı için önemini anlamış, “paylaşmış ve dayanışmış” ülkelerdir. Sanat ve kültür, ülkeleri ileri götüren kuvvetli ekonomi ve siyaset kadar hatta onlardan daha önemlidir. Bu anlayış olmadan herkes münferiden zenginleşmeye çalışarak kendi yaşamlarını düşünürken aslında çocuklarının, ülkelerinin geleceğini göz ardı ederler. Sorunuzun kaynağında “devlet ne yapmalıdır, nasıl destek olmalıdır ve neden olmamaktadır yatıyor. Bu soruyu iki hafta kadar önce ana konusu turizm olan, TTYD Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği’nin Kültür ve Turizm Bakanı ve üst yöneticileri ile olan dijital toplantımızın sonunda sorma fırsatı buldum. Netice, devletin destek verebilmesi için sektörün ölçülebilir, tariflenebilir olmak yolunda örgütlenmesi gerekiyor. Bugüne kadar devletle olan iletişimi hiç de görevi ya da sorumluluğu olmamasına rağmen Contemporary Istanbul çeşitli şekillerde üstüne aldı. Bu sektörün KOBİ’lere verilen desteklerini gerçekleştirdi, gelişme, büyüme için yüksek KDV’nin büyük bir engel olduğunu, kurumsal koleksiyonerliğin yerleşmesi için Kurumlar Vergisi matrahında sanat eseri alımlarının yer alması gerektiğini, gelişmiş ülkelerde böyle olduğunu vurguladı ve Maliye Bakanlığı’na anlattı, çabaladı. Şimdi diyorum ki, CI’ın tek başına çabalaması ile bu belki olur ama başta sanat galerileri olmak üzere tüm paydaşların birlikteliği, dayanışması ile netice elde edilebilir.

Birlikte düşünme, paylaşma ve dayanışma kültürünü mutlaka öğrenmemiz gerekiyor.

Salgın dolayısıyla Dallas Art Fair, Art Basel Hong Kong ve David Zwirner’ın “Platform” adlı dijital inisiyatifi online sanat satışı konusunda ilk örnekler oldular. Bu deneyimlerden ortaya çıkan sonuçlardan biri fiyat politikasında şeffaflıktı. Şayet online versiyon olursa katılımcı tüm galeriler sizce fiyat politikalarında şeffaflık sergilemeli mi? Düşünceniz nedir?

Covid 19’un ortaya çıkışı ile zaten var olan ve büyümekte, yayılmakta ve yeni kuşakların adeta 6. duyusu haline geldi. Covid 19 bu gelişmeyi birden çok hızlandırdı, yeni dijital çağ diye adlandırdık ancak gelecek zaten bu yolda ilerlemekteydi. CI’da fiziki fuar ile paralel hibrid model anlamında çevrimiçi fuarını da hazırlamaya Nisan ayı başında girişti. Sanatı izleme, hissetme, bir eserin önüne geldiğinizde sizde oluşan duygu ve düşüncelerin keyfini ve anlamını bilen kuşaklar olarak bu yeni dünyayı kabullenmekte zorlanmamız son derece doğaldır. Kimlerimiz hiç kabullenmeyebilir ancak çevrimiçi sanat dünyasının büyümesini kaçınılmaz olarak görüyorum. Teknolojik gelişme bize, bizim kuşağa da bunu öğretecek diye görüyorum. Fiziksel fuarların, sergilerin ve sanat galerilerinin devam edeceklerine de kuvvetle inanıyorum. Birisi diğerinin alternatifi olarak bakmamak gerek, sanat fuarları, sanat galerileri, çeşitli sergiler hatta müzeler sanatın izlenmesi yanında insanlara kıymeti çok yüksek deneyim yaşatmakta, zamanımızı nitelikli yaşadığımız duygusunu vermektedirler. Bu duygudan vazgeçmemizin gereği yok tabii ancak dijital dünyaya sanatın çok daha büyük kitlelere daha hızlı ulaşmasını sağlayan önemli bir araç olarak da bakıyorum.

İlginizi çekebilir:  Geleceğimiz Kırsal Alan mı?

Sanatın online dünyada fiyatlanarak yer almasını son derece olumlu buluyorum. Özellikle de ülkemizde. Dört yıllık Art İstanbul deneyiminden sonra CI’ın 15. Yılına geldik. Art İstanbul ile beraber bu 19 yıl içinde sanat sever sayısının artışını, koleksiyoncu, sanatçı ve galeri sayısının artışını izledim ancak genç insanların bilemedikleri, sormaya çekindikleri sanat eserinin fiyatı nedeni ile sadece bu duygunun değişemediğini de izledim. Bu çekingen tavır ülkemiz insanında yerleşik bir görüntü, giderek değişiyor, genç insanların yeni sanat severlerin bilinçlendikçe, öğrendikçe, derinleştikçe ve dolayısı ile kendilerine olan güven duyguları güçlendikçe değişecektir. Sanat eserinin fiyatı bu yönden önemli, cesaretlendirici olur düşüncesindeyim. Bir diğer açıdan ise sanat pazarının şeffaflaşması, netleşmesi, ölçülebilir seviyeye ve dolayısı ile reel bir sektör olarak konumlanması sonucunun da yararlı olacağını hatta şart olduğunu düşünüyorum. Tabii ki bu sadece fiyat koymakla olmaz, buna paralel gelişmenin önünde duran engellerin de hızla kaldırılmalarının zamanı çoktan geldi.

Sanat eseriyle izleyicinin kurduğu ilişki çok biricik ve kişisel. Online bir platformda yaşanacak deneyim sizce sanatın içeriğini uzun vadede şekillendirir mi? 

Sanatı insan üretiyor, nasıl ve hangi düşünce, malzeme ve teknikle üreteceğine de sanatçı karar veriyor. Sanatçıların bu özgürlükten taviz vermelerinin mümkün olamayacağı aşikar, anlamı da yok. Sanatın ve sanatçının varoluşuna aykırı olarak görürüm. Online platform, içinde tarifi net olan sadece bir platform. Sanatın bir gösterilme şeklinden öte bir şey değil ancak zaman içinde bazı sanatçılar eserlerinin online platformda daha iyi ya da farklı algılanmaları için farklı teknikleri kullanırlar mı, buda zaten halen de mevcut olan bir üretim şekli.

Önümüzdeki süreç halen çok belirsiz ve sanat etkinliklerinin tarihileri ve içerikleri konusunda bir çok değişikliği de beraberinde getireceğe benziyor. Daha sonradan yaşanan gelişmelerle fikriniz değişebilir ancak şu anda olduğumuz noktadan baktığınızda nasıl bir CI hayal ediyorsunuz?

Evet, belirsizlikler devam ediyor, daha önce ülke olarak yaşadığımız krizli, zor dönemlerden farkı aynı belirsizlik sürecini bütün dünyanın birlikte yaşıyor olmasıdır. Ancak sürecin başındaki döneme göre daha belirgin olan

bir çok hususta var. Süreklilik arz eden bir öğrenme, keşfetme dönemindeyiz, bu yönden baktığımızda zamanın lehimize geliştiğini, gelişmesi gerektiğini varsayabiliriz. Aynı geçmiş aylarda olduğu gibi önümüzdeki ayların sonunda da farklı düşüneceğiz. Ben içinde bulunduğumuz dönemin CI ve sanat sektörü için değerli fırsatlar taşıdığını düşünüyorum. Bu yılın ilk yarısında nerede ise tüm fuar ve etkinlikler yapılamadı. Önümüzdeki 3-4 ayda kritik olma ihtimali yüksek aylardır. Bunun neticesi olarak sanat pazarı çok ciddi küçüldü, sanatçılar, galeriler ve daha bir çok sanat kurumu ayakta kalma mücadelesi içinde. İlk soru içinde dünyadaki fuar adetleri seyrini belirttim, adeta sanat fuarı olmayan kentler kendilerini eksik hisseder bir konuma girdiler. Bu durum hızla değişiyor, belli bir süre bu dönem devam edebilir. Hangi fuar yada etkinliklerin devamlılığı olacaktır diye bakıldığında İstanbul’un gücü, konumu, özellikleri ile daha farklı ve güçlü olacağını düşünüyorum. Dünyada insanlar İstanbul’a seyahat etmekten büyük keyif alıyorlar, bu şehrin kıymeti öne çıkacaktır diye bakıyorum. Bizlerin, tüm oyuncuların bu bakış ile dünyadan galerileri, sanatçıları, koleksiyoncuları ve tüm profesyonelleri İstanbul’a davet etmemiz, Aralık ayında gelin İstanbul’da birlikte olalım, bu sene kendinize, sevdiklerinize İstanbul’da bir sanat eseri alın diyen bir çalışmayı birlikte yapmalıyız. Öncelikle batı dünyasının yıllardır sadece dinlenme, eğlenme ve yeni yılı kutlama ayı olarak kabul ettiği Aralık ayının 2020 yılında farklı konumlanması mümkündür. Bunu bir fırsat olarak görüyorum. 2021 yılı ise İstanbul’da Atatürk Kültür Merkezi ve Galata Port projelerinin yerini aldığı yıl olacak.

11-19 -21 Mart tarihleri arasında yapılması planlanan Art Basel Hong Kong malum sebeplerden dolayı fiziksel mekanında gerçekleşmedi. Fuar 20-25 Mart tarihleri arasında Online Viewing Room’larda gerçekleşti. 31 ülkeden, 235 uluslararası galerinin katıldığı fuarda 2.000 sanat eseri satışa sunuldu. Aldığımız bilgilere göre online fuarı dünyanın farklı yerlerinden 250.000 ziyaretçi gezdi. Aynı fuar fiziksel mekanında bir önceki yıl 88.000 ziyaretçiyi ağırlamıştı. Aynı fuardan çıkan bir başka sonuçsa dijital fuarın tecrübe olarak fiziksel fuarın yerini tutamadığıydı. Galericiler ve sanat alıcıları sadece işleri sergilemekle yada görmekle tatmin olmadıklarını, önemli olanın fikir alışverişi yapmak, ilişkileri geliştirmek, yeni bağlantılar kurmak ve projelere adım atmak olduğunun altını çizdiler. Bu verilere bakarak sizin yorumlarınız ve fikirleriniz nelerdir?

Bu konu yani kısaca “fuarın lezzeti” üzerinde ilk başından itibaren çalışmaya başladık. Aynı soruları önce kendimize sorduk. Bizler fuarın sadece bir sanat alış verişi ortamı olmadığını bilen, aynı zamanda bir sosyal ortam, bir duygu alış verişi ortamı olduğunu da bilen yaşayan insanlar olarak online fuarı şekillendirerek, yazılımını buna adapte etmeyi benimsedik. Bu yönde çalışmalarımız devam ediyor. Bugüne kadar yapılan online fuarlar en son Frieze NewYork çıktıları ile bir çok ders alacak ve farklılaşacaklardır. Bugünler de ArtParis var, onuda izliyoruz. Bu kadar kapsamlı bir etkinliğin online olarak başarılı sunulması için sadece teknoloji değil belli bir zaman dilimine de ihtiyaç var, çok kapsamlı bir çalışmadan söz diyoruz. Contemporary Istanbul 2020 Online’ın birinci versiyonu azami kapsamlı ve keyifli olacaktır, hedefimiz böyle.

ÖNCE YAPAMADIK, ŞİMDİ YAPALIM

Her zor dönem ki bu kadar zoru, bilinmeyeni ve geleceği göremediğimiz bir dönemi hiç yaşamadık, içinde farklı çözümleri ve fırsatları da taşır diye düşünüyorum. Başlangıçta sanat satın aldım, sanatçıları tanıdım, ve bu dünyadan beslendim, zihnimi ve bedenimi genç tuttum ve buna devam ediyorum. Ancak “fuar” yapmaya karar verdiğim 2001 yılından itibaren, bu sektörün farklı dinamiklerini izledim, bir sektör olarak vasıflandırılması için nelerin eksik ya da engel olduğunu fark ettim. Bu uzun bir liste ancak birinci sırada, insanlığın ortaya çıkışından itibaren var olan bu muhteşem duygunun daha fazla paylaşma ve birbirini anlayan insanların daha fazla dayanışma içinde olmaları yer almaktadır. Paylaşma ve dayanışma, motto budur. Geçmiş yıllarda yapamadık, bugün bu anlayışa gelmenin, buna inanmanın tam zamanıdır.

CI EYLÜL DEĞİL, ARALIK’TA

Contemporary Istanbul, tarihini belirlemek için bir seri dijital toplantılar düzenledik. İlk toplantımızı Başkanlığını Suzan Sabancı Dinçer’in üstlenmiş olduğu DÜK Danışma Üst Kurulu ile yaptık. Takiben 40’a yakın yurt içi galerinin katılımı ile üç ayrı toplantıda bu husus ele alındı. Aynı dönemde dünyada 14 ayrı şehirde yerleşik 14 CI Ambassador’un katılımı ile aynı konuyu paylaştık.Netice olarak, son 75 gündür izlediğimiz dünyadaki değişmeler, Covid 19 eğrilerinin seyri, dünya turizm ve ulaşım sektörlerindeki yaklaşımlar, planlamalar bizi 2020 CI’ın Aralık ayına taşınması kararına getirdi. 14 ve 15 Aralık özel ön izleme, 16-20 Aralık kamuya açık günler olarak 14 yıldır 4,5 gün yerine toplam 7 gün olarak gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki günlerde Uluslararası Fuarlar Birliği UFİ ve ülkemizde de TOBB’nin kararları ile fuar ziyareti yeni yönetmeliği çıkacaktır. Bu yönetmelik fuar ziyaretçisi oranları ve sağlık tedbirlerini belirleyecek. Ziyaretçi sayısı ve saatlerinin yönetilmesi son derece önem taşımaktadır. Daha fazla gün sayısı buna paralel öngörüldü.

#ÇAĞDAŞSANATADESTEK

Çağdaş İstanbul Vakfı, 1 Haziran’da #çağdaşsanatadestek çağrısını başlattı. Öncelikle sosyal medyada Danışma Üst Kurul Başkan ve üyelerinin kısa video davetleri instagram sayfalarında yer alacak şekilde başladı ve 15 Temmuz’a kadar devam edecektir. Umarız yakalanacak başarı eğrisi ile Eylül ayına kadar da devam ettirilir. Vakıf çağrıyı başlattı, devam ettirecek, başarıya götürecek olan ve sanatın devamlılığı, sanatçının üretmesi, galerilerin yaşayabilmesi amaçlı bu girişim herkesin benimseyerek içinde yer almasıdır. Bu çağrı ile sadece ülkemizde değil dünyaya da olumlu bir mesajın ülkemizden çıkması, dikkatlerin ve ilginin sanata dönmesi pek ala mümkün olur. Buna tüm sektörün büyük ihtiyacı var. Bu açık çağrı ile bu ülkenin sanatçıları ve galerileri #çağdaşsanatadestek haşhtag’i altında birleşecek, sanat izleyicisi de burada oluşan ve büyüyen çok canlı, üretken ve dayanışan, paylaşan kitlenin bir parçası olacak.

Previous Story

Geleceğimiz Kırsal Alan mı?

Next Story

Korona ve Sonrası Müzayedeleri

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.