Burgazada’nın Madam Martha Koyu’na yolu düşenler “lütfen sahili çöpsüz, sağol” yazılı demir tabelayla karşılaştıktan sonra koya yukarıdan şöyle bir bakınca hemen solda sarmal bir ekolojik bahçeyle buluşur.
Çok yönlü sanatçı Koenraad Marinus Van Lier’in 2017 yılında sahildeki çöpleri toplayarak başladığı sarmal bahçe projesi mevsimlerle birlikte büyüyüp gelişen, şimdilerde renk renk çiçeklerin açtığı, arıların buluştuğu bir ekolojik yaşam sanat alanına dönüşmüş bile. Ada kışının güneybatı fırtınalarından korunmak için doğal taşlarla örülü bir habitat adeta.
2013 yılında bir proje için İstanbul’a gelen Hollandalı ressam ve heykeltıraş Koenraad Marinus van Lier, Amsterdam Rietveld Art Academy’de (The Gerrit Rietveld Academie) aldığı mimari tasarım eğitimi sonrası uzun yıllar dijital sanatla uğraşır. Çizim, resim ve fotoğraf en büyük tutkuları olur. Kurduğu Born Digital vakfı ile pek çok uluslararası festivale katılır. Kritik düşünme becerisini kültürel kodlarından ve doğduğu coğrafyadan alan Koenraad, yaptığı her işte disiplinle hareket eden biri: “Küçükken de çok realistik çizimler yapamazdım ve hayal kırıklığına uğramış hissederdim. Fotoğraf gibi resim yapmak isterdim. Fakat Mondrian’ın 1912 yılı yapımı The Gray Tree resmini gördüğümde her şey değişti zihnimde. Ağacın özü var ama sanki ağaç gibi de değildi. Bu resmi gördüğümde gerçekçi bir şeyler yapmak zorunda değilim dedim kendime. Gerçekte benim çizmek istediğim ağaçlar çok daha güzeldi. Ağacın hissiyatını gösterebiliriz. Bir Mondrian yada Gaudi olamayacaktım belki ama fark ettim ki mükemmel olmama da gerek yok. Sürdürülebilir işler yapmam yeterli. Sanatçının hedefi bir şeyin özünü yakalamak ve kendi sınırlarını tanıyıp kabullenmek. Ama bu insanı durdurmamalı tam aksine harekete geçirmeli. Her şeyin mükemmel olması halini geçtiğin zaman özgür hissediyorsun ve bu insanı yaratıcı; bunu kabullenmekse insanı alçakgönüllü kılıyor. Yaptığım işlerde sonuçtan ziyade sürecin meditasyon gibi gelen kısmı benim için çok daha önemli.”
İstanbul’da yaşamaya karar verince dijital sanat çalışmalarının yerini, şehirde İstanbul silüetli yağlıboya tablolar, eşi Gözde’yle tanışıp Burgazada’ya yerleşince ise adanın ve Madam Martha Koyu’nun enerjisiyle daha çok sahilden topladığı atık malzemelerden oluşan mozaik, kireçtaşı, seramik heykeller, ekolojik sarmal bahçeler alır.
Kendisini Gerçekleştiren Kehanet
Koenraad’ın dedesi aslında Hollanda’nın doğusunda çiftçilikle uğraşmış ve hep çalışmak zorunda kaldığı için denizi hiç görmemiş. Anneannesi oldukça spiritüel biri, hatta o kadar ki bakır üçgen bir çubuk kullanarak çiftçilerin yol yordam sorduğu bir kadın. “O üçgen çubukla çiftçilere suyun geldiği yolu gösterirdi” diye anlatıyor Koenraad. İsminin anlamı Koen ‘cesur’, Raad ‘tavsiye’ demek. Denizden gelen anlamına gelen Marinus ismini ise dedesinden almış. Deniz kenarında bir yaşamı tercih ederek belki de deniz görmeyen atalarına bir hediye sunan Koenraad Marinus, bunun bilerek ve de planlayarak yaptığı bir şey olmadığını söylüyor. Ama sonradan düşününce bunun aslında kendini gerçekleştiren bir kehanet olduğunu ekliyor.
Bütün İstanbul Benim için Mozaikten Oluşuyor
İstanbul’a yerleşince yağlıboya mozaik çalışmaya başlayan sanatçı, bu şehrin tam bir mozaikten oluştuğunu anlatıyor. İstanbul’u tıpkı bir örümcek ağı gibi de hayal ediyor: “Baktım ki her yer mozaik gibi; farklı kültürleri, şehrin geçmişi, etnisitesi ve de insanların kendisi de mozaik gibi. Sonrasında daha çok mozaik çalışmaya başladım.” Yağlıboya resimlerinde daha çok soyut deniz manzaraları çalışan sanatçı aynı zamanda tam bir ay bağımlısı. Ayın hareketlerinden çok etkilenen sanatçı bu figürü de eserlerinde kullanmayı seviyor. Çalışmalarının yaşadığı bu şehir gibi git gide daha fazla soyut olduğunu anlatıyor. Her ne kadar yaptığı işi tanımlamayı tercih etmese de sanatsal yaşamı doğa sevgisiyle birleşince şimdilerde Burgazada ve Madam Martha Koyu’nda eko sanat, arazi sanatı ve ileri dönüşüm çalışmalarına evrilmiş bile.
Çok eskiden Rumca ismi Halikya olan Burgazada Madam Martha Koyu bir zamanlar burada çok sevilen bir kadın olan Madam Martha’ya saygı olarak konulmuş bir isim. Bu sahil Koenraad için ilham veren bir yer. Sanatçı spiral formda yarattığı ilk ekolojik bahçesini burada oluşturmuş. 2017 yılında sahildeki çöpleri toplayıp pozitif bir şeye dönüştürmeye karar verince plansızca oluşan spiral formlu bahçe her yıl bir kat daha büyüyerek bu yıl yedinci kata ulaşmış: “Aslında küçük bir evren gibi oldu o spiral bahçe. Arılar gelmeye başladı. Önceden arılar yoktu. Sahil dönüşmeye başladı. Evrimini bitirmiş bitkileri kesip gübre olarak kullanıyorum. Yeşillenmeye başlıyorlar. Mesajı aktarmak için böyle spiral bir alan (blok) inşa etmek çok güçlü bir sebepti. Bu aslında büyük ve gelişmiş bir projenin ürünü. Büyüyor ve ben de onunla büyüyorum. Çok büyük bir bahçe yapmayı düşünmedim ilk başta. Madam Martha Koyu’ndaki çöpleri toplayarak başladım. Doğada atık yoktur aslında. Madam Martha Koyu’nda çok atık vardı. Her yerde beton ve asfalt vardı. Betonun yerine doğal taşları bulup koymaya başladım. Nem tutan kiremitleri ekledim. Spiral formu büyüyebilen bir şey olduğu için seçmiş olabilirim. Deniz kabuğundaki spiral form galaksideki süt kuşağı yolu (milky way) ile aynı formdur.”
Sprial formun ise aslında DNA’mızda olduğunu vurguluyor: “Logaritmik spiral denilen şeyin özü; bir şey büyüyünce spiral formda büyüyor. Salyangoz, deniz kozalakları, deniz kabukları ve nautilus sembolik bir arka plandı. Evrende de bir düzen var aslında. Biz görmüyor olabiliriz ama her şeyde bir düzen var. Mesela bir fırtına olduğunda yukardan bakabilsen bir yöne doğru estiğini görürsün. Bazı insanlar kutsal düzen diyor buna. Gizli geometri. Spiral form bizim DNA’mızda var. Pozitif hisler çağrıştırıyor bizde. Herkesin doğal olarak kabullendiği bir form. Permakültür’de de spiral bahçe vardır. Spiral formun yaşamsal anlamı sonsuzluk, kalıcılık, devamlılık ve yaratma gibi pozitif anlamlar içeriyor.”
Şimdilerde doğa ona sunulan hediyeyi kabul etmişçesine tohumlarını çiçeğe ve meyveye dönüştürerek zarafetini sunuyor. Şu an adanın belli yerlerinde spiral formlar oluşturmaya devam ediyor tıpkı bir görevli gibi. Ada tarihinde yıkılan, bozulan ya da incinen ne varsa (kirlenen sahil, yıkılan manastır ya da kuruyan bir bölge) yerine ve yakınına kendine özgü bir şekilde sanki yeniden onları yeşerterek inşa ediyor Koenraad. Onunki sadece spiral formda kendi döngüsünü sürdüren ve yaşamaya devam edecek bahçeler gibi görülebilir ama çok daha büyük, tamamlayıcı bir düşünceye ve felsefeye hizmet ediyor…
https://www.koenraadvanlier.com
@koenraadmarinus