Serkan Aka’nın eserlerine sokakta rast gelseydik, “bir dakika, bak burada bir şey var” diyerek hayretle yanımızdakini dürtebilirdik belki. Zamanı durdurur gibi, hayata bir es verir gibi o an meşgul olduğumuz şeye ara verir; önümüzdeki düzeneğe ve çıkan sese dikkat kesilirdik. Buluntu objelerden yapılma, kimsenin aklına gelmeyecek düzenekler aracılığıyla, günlük hayatta belki de pek kimsenin dikkatini çekmeyecek sesleri meydana getiren bu ses heykelleri ve enstalasyonların tuhaflığına önce hayret eder, sonunda hayran kalırdık. Son olarak 16-31 Ekim’de Tokatlıyan Han’da gerçekleşen kolektif sergi Polifonik Bir Bahçe’de eserlerini izleme imkanı bulduğumuz Aka sesle, nesnelerle ve geri kalan her şeyle daha dikkatli ve aynı zamanda kolay ilişkiler kurmamız için bize rehberlik ediyor.
Boğaziçi Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisliği okuduğu yıllar boyunca Güzel Sanatlar Kulübü bünyesinde çalışan Aka’nın adını bugüne kadar pek çok illüstrasyon, yerleştirme ve iç mekân tasarımı işi ile duyduk. BÜMED, Fransız Kültür Merkezi gibi mekânlar için enstalasyonlar üreten, işleri daha önce İstanbul Tasarım Bienali, Köln Ökorausch Festivali, Bozcaada Sanat Galerisi gibi yerlerde sergilenen Aka’nın son dönemde enerjisini yönelttiği ses odaklı işleri; gerek unsurları gerekse de yapma biçimi ile sanat gündemi içinde farklı bir yerde duruyor. Tophane Noise Band grubu ile çok sayıda performans gerçekleştiren, Buluntu Sesler ekibiyle farklı şehirlerde ses parkları üreten, Geçen Gün isimli tiyatro oyununda tasarladığı enstrümanlarla ve performansçı olarak yer alan Aka’nın ses heykelleri ve enstalasyonlarını, Şubat 2024’te Schneidertempel Sanat Merkezi’nde gerçekleşen sergisi “Havada”da doya doya izledik. Aka’yla, son olarak yer aldığı kolektif sergi olan, 16-31 Ekim’de Tokatlıyan Han’da gerçekleşen Polifonik Bir Bahçe‘nin ardından konuştuk.
Buluntu şeylerden sesler icat etmenin, bir sanatçı olarak kendinizi ifade etme biçiminiz olduğunu nasıl keşfettiniz?
Beni buna yönlendiren farklı dönemlerdeki deneyimlerim oldu. Buluntu nesnelerle çalışmak, bence çoğumuzun çocuklukta deneyimlediği bir alışkanlık. O an elimde olan ya da karşıma çıkan şeylerle düşünmek, çevreme daha dikkatle bakmak ve karşılaştığım şeyleri aklımda tutmak bu sürecin temelinde yatıyor. Sesle ilişkim de benzer bir şekilde gelişti. Belli bir sesi aramak yerine, karşıma çıkan seslere dikkat etmeyi ve onları fark etmeyi önemsiyorum.
Enstrümanlara olan merakım ise üniversite yıllarıma dayanıyor. O dönemde, Çağlayan Örge’nin atölyesinde enstrüman yapımına dair temel teknikleri öğrenme fırsatı bulmuştum. Ancak son dönemdeki ses araştırmalarıma pandemi döneminde başladım. Bir foley stüdyosu tasarımı işi almıştım ve bu süreçte ses araştırmalarına yoğunlaştım, ardından Tophane Noise Band’i kurduk, bu da ses deneylerime büyük motivasyon sağladı. Bu deneylerden hem çaldığımız enstrümanlar hem de sergilediğim ses heykelleri ve enstalasyonlar çıkıyor.
Sanatçıların eserleri ile kişisel dertleri arasındaki bağlantı evrensel bir olgudur. Bu bağlamda eserlerinizin kendi yaşamınız ile nasıl ilişkilendiriyorsunuz?
Çok bilinçli bir biçimde dert edindiğimi söyleyemem ama hiyerarşik yapılarla aram çok iyi değil. Statü veya değer sıralamalarına anlam veremiyorum; sanırım bu yüzden değerli görünmeyen malzemeler ve seslerle çalışmayı tercih ediyorum. Yaptığım işlerde kontrolü tam mümkün olmayan düzenekler kurmaya, rastlantılara açık kapılar bırakmaya çalışıyorum. Hareketin sürekliliği ve sonrasında neler olacağını tam bilememek işlerimde ve kendi hayatımda gördüğüm paralel özellikler.
Eserlerinize gerek kişisel gerekse de kolektif sergilerinizde nasıl geribildirimler/yorumlar alıyorsunuz? Anlatmak istediklerinizin yeterince anlaşılabildiğini düşünüyor musunuz? Ya da bu sorunun yanıtı sizin için ne kadar önemli?
Geri dönüşler farklı farklı tabii ki, ama genel olarak işlerimi izleyerek zaman geçirdiklerini fark ediyorum ve bundan mutlu oluyorum. Aslında anlatmak istediğim net bir şey yok, açıkçası ben de böyle şeyler düşünmeden çalışıyorum, keskin, ağır duygular uyandırmamasına gayret ediyorum, anlam aralığını daraltan ihtimallerden kaçınıyorum. Atölyemde çok deney yapıyorum, seçimlerimi yaparken belirsiz, hafif bir boşlukta kalmaya çalışıyorum. Aslında sıradan sesleri, alışık olduğumuz ses yığınından çıkarıp, daha kolay algılanabilir bir hale getiriyorum. Bunu yapmak için kurduğum düzenek ve çıkan sesin, izleyiciyi nereye götüreceğine karar vermiyorum. Benim için de aynı şey geçerli, yaptığım şeylerin karşısında zihnimde uyanan manzaralar da sürekli değişiyor. Nesnelerle ve seslerle nasıl bağ kuruyorsam, izleyenlerin de yaptığım işlerle benzer bir bağ kurmasını istiyorum.
Eserlerinizi incelediğimde, -sanıyorum ağırlıklı olarak alışılagelmedik unsurları nedeniyle-, sanatınızda bu seviyeye ulaşana kadar etrafınızdan almış olabileceğiniz “tuhaf” tepkiler zihnimde canlandı ve yolunuzun ne kadar zorlayıcı olmuş olabileceğini düşündüm. Yolunuzu nasıl tanımlarsınız? Buraya nasıl geldiniz, tecrübelerinizden hareketle bundan sonra nasıl yol alacaksınız?
Hep tuhaf şeylerle uğraştığım için arkadaşlarım, ailem bana alışık, sadece bu sefer de bunu değil, şunu yapıyor oluyorum. Şimdiye kadar farklı üretim alanlarında çalıştım, mühendislik okudum, illüstrasyon, tasarım, zanaat, müzik, son zamanlarda performans…Sürekli alan değiştirdiğimi düşünüyordum, şimdi ise farklı üretim alanlarının birbirini beslediğini, aslında temelde hep aynı şeyi çalıştığımı fark ediyorum. Ayrıca bir taraftan da yolun çok başındayım gibi hissediyorum ve bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğimi kestiremiyorum. Bu biraz stresli de bir şey, elimden geldiğince atölyeye gidip yeni deneyler yaparak bunları düşünmemeye çalışıyorum, umarım yeni şeyler öğrenmeye devam ederim.
Eserleriniz ile uyandırmak istediğiniz ya da sanatınızı takip edenlerin zihinlerinde kalmasını isteyeceğiniz nihai duygu ne olabilir?
Sanırım hafifleme ve dikkat. Sesle, nesnelerle ve geri kalan her şeyle daha dikkatli ve aynı zamanda kolay ilişkiler kurmak.
Son olarak, serginizden bu yana veya serginizde gördüklerimiz dışında gündeminizde neler var, neler üzerine çalışıyorsunuz?
Serkan Aka’nın eserlerine dair videolar, sanatçının Youtube hesabında izlenebilir. https://www.youtube.com/@aserkanaka