Adriano Pedrosa, Curator of the Venice Biennale. Photo by Jacopo Salvi.

“Bu Sergi Bir Provokasyondur”

Bu yıl 60. Edisyonu düzenlenen Venedik Bienali’nin küratörü Brezilyalı Adriano Pedrosa, 16 Nisan’daki açılış töreni öncesi bienal sergisi hakkında dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

///

Bu yıl 60. edisyonu düzenlenen Venedik Bienali’nin ilk Latin Amerikalı küratörü Brezilyalı Adriano Pedrosa, bienalde öne çıkardığı temalar ve bienal sergisinin kavramsal arka planını artnet’ten Kate Brown’a anlattı. Her iki yılda bir günümüze dair bir tez sunması ve çağdaş sorunlara değinmesi beklenen bienalin bu seneki küratörü Pedrosa, son aylarda Filistin’de yaşanan krizin de dahil olduğu bu çalkantılı dönemde bienal küratörlüğünü üstlenerek “büyük bir sorumluluk” aldığını söylüyor.

Brezilyalı küratör, aynı zamanda Venedik Bienali’nin ilk Latin Amerikalı ve kendini açıktan kuir olarak tanımlayan küratörü olması nedeniyle sorumluluğu üzerinde daha çok hissetse de bundan kaçmadığını ve bugüne dair farklı bakış sunmayı amaçladığını söylüyor. “Yabancılar Her Yerde” (Foreigners Everywhere/ Stranieri Ovunque) isimli bienal sergisinde Pedrosa, sürgünü, marjinalleştirilen grupları, mültecileri, göz ardı edilmiş ve unutulmuş olanları merkeze alıyor ve queer, yerel ve bilindik sanat anlayışının dışında kalan sanat akımını (outsider art) görünür kılıyor.

Pacita Abad (Basco, Filipinler, 1946-2005) You Have to Blend in before You Stand Out (1995). Fotoğraf: Peter Lee / Pacita Abad Art Estate izniyle 

Sergideki 330’dan Fazla Sanatçı

Pedrosa’nın günümüz sanatçılarının yanında geçmişte yeterince kıymet görmemiş, unutulmuş, ciddiye alınmamış sanatçıları da dahil ettiği sergide, 330’dan fazla sanatçı ve kolektif yer alıyor, ancak bazı isimler artık hayatta değil. Bienali stratejik olarak uluslararası görünürlülük mekanı olarak düşünen Pedrosa, 20. yüzyılda isimlerini duyurmaları neredeyse imkansız olan Küresel Güney’in sanatçılarına özellikle yer verdiğini belirtiyor:

“Küresel Güney’den gelen sanatçıların büyük ölçekli bir uluslararası sergiye katılmalarının 20. yüzyıla göre daha kolay. Örneğin Meksika’dan, Nijerya’dan, Hindistan’dan, Türkiye’den, Brezilya’dan, Arjantin’den ya da Güney Afrika’dan sanatçılar olmadan bir bienal ya da büyük ölçekli bir küresel sanat sergisi düzenleyemezsiniz. Bu sanatçılar her zaman bu sergilerde yer alır, ancak 20. yüzyılda yaşayan sanatçılar için bu durum pek geçerli değildi.

Bu nedenle yabancı, yerel, queer ve outsider’a odaklanan değil, aynı zamanda Küresel Güney’deki sanatçılara bakan serginin önemli olduğunu düşündüm.”

Sergide çağdaş eserler için “Nucleo Contemporaneo” ve tarihe geçmiş çalışmalar için ise “Nucleo Storico” adlı iki bölüm yer alıyor.

Lorna Selim (Sheffield, Birleşik Krallık, 1928-2021, Abergavenny, Galler) Unknown (Bilinmez) (1958). Mathaf’ın izniyle: Arap Modern Sanat Müzesi / Fotoğraf Hamad Yousef

Bienal, Avangart Zihinlere Borcunu Ödüyor

Pedrosa’nın “tarihi çekirdek”e çok önem vermesinin altında, zamanında daha fazla tanınmış olması gereken bu “avangart zihinlere borcunu ödemeyi” bir görev sayması yatıyor. Pedrosa, hem geçmişe hem de bugüne dair yeni anlayışlar, bağlantılar ve okumalar açmak için tarihi ve çağdaşı kendine özgü küratöryel imzasyla bir araya getirmesiyle dikkat çekiyor. Bienal sergisi için yöneticisi olduğu São Paulo Sanat Müzesi’ndeki (MASAP) “Tarihler” isimli devam eden bir sergiyle benzer yaklaşımlar sunan ve sergide çağdaş sanatı tarihle harmanlayarak yeni bir güncellik yakalamayı hedefleyen Pedrosa, yapmaya çalıştığı şeyi “neredeyse spekülatif bir küratöryel çalışma” olarak tanımlıyor:

“Bir bienalin çoğunlukla güncel sanata adanmış olduğunu düşünüyorum, ancak Sao Paulo’da sergilerde tarihsel konumların önemli olduğu bir gelenekten geliyorum. Yapmaya çalıştığım şey neredeyse spekülatif bir küratöryel çalışma. Henüz tam olarak yapılmadı. Bu bir taslak, bu bir deneme, bu bir provokasyon.

Venedik’in bize bir şeyleri yeniden keşfetme ve muazzam enerjisi sayesinde oldukça iddialı bir şey önerme fırsatı verdiğini hissediyorum. Burada olağanüstü bir görünürlük var ve sanatçıların gerçekten ihtiyacı olan şey de bu.”

“Bu Sergi Bir Provokasyondur”

“Sanat tarihini yeniden yazdığımı sanmıyorum ama sanat tarihinin daha yerleşik anlatılarını sorgulamayı öneriyorum.

Bu sergi bir provokasyondur; diğer insanlar, kurumlar veya akademisyenler bunu açığa çıkarmak ve başka bir yere götürmek isteyebilir. Bunun çok heyecan verici ve çok çağdaş olduğunu düşünüyorum.”

Claire Fontaine, Foreigners Everywhere – Spanish, (Yabancılar Her Yerde – İspanyolca), 2007, enstalasyon. Fotoğraf: Studio Claire Fontaine. Claire Fontaine ve Mennour, Paris’in izniyle.

“Yabancılar Her Yerde” İsmi Nereden Geliyor?

Bienal sergisi “Yabancılar Her Yerde”, ismini, 2004’te Paris’te oluşan Palermo Merkezli Claire Fontaine kolektifinin eser serisinden alıyor. 2000’lerin başında İtalya’nın Torino şehrinde yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkla mücadele etmek için kurulan kolektifin adı olan (Stranieri Ovunque) “Yabancılar Her Yerde”, Claire Fontaine tarafından 2004’ten bu yana birçok farklı dilde neon yerleştirmelerde kullanıyor. Venedik Bienali’nde de büyük ölçekli bir enstalasyon da sergilenecek. Küratör Pedrosa “Yabancılar Her Yerde” ile karşılaşmasını ve serginin başlığına nasıl karar verdiğini şöyle anlatıyor:

“İfadenin kendisi uzun zamandır aklımdaydı. 2009’da Sao Paulo’daki Modern’de bir serginin küratörlüğünü yapmak üzere davet edildim. Daha kışkırtıcı ve spekülatif bir şey yapmanın ilginç olacağını düşündüm ve önerim Brezilya çağdaş sanatının sadece Brezilyalılar tarafından yapılmadığı yönündeydi. Brezilya referansları veya içeriği olan yabancılar tarafından yapılan sanat da olabilirdi. Çok polemik yaratan bir projeydi. Brezilyalıları dahil etmemekle suçlandım. O projede, belki altı ya da yedi sanatçıyla küçük bir misafir sanatçı programım vardı ve Claire Fontaine de davet edilmişti. Orada iki neon heykel yaptılar, biri Portekizce biri ise soyu tükenmiş bir yerli Brezilya dili olan Tupi diliydi. Bu başlık serginin altbaşlığı oldu. O sergi, ölçek ve yaklaşım olarak tamamen farklıydı ama aynı başlığa sahipti.”

Claire Fontaine, Stranieri Ovunque, (Yabancılar Her Yerde – İtalyanca), 2004/24, enstalasyon. Fotoğraf: Jacopo Salvi

“2011’de Venedik Bienali’ne göz atıyordum ve elle tutulur bir çerçeve ve başlık bulmanın ne kadar zor olduğunu düşünüyordum. Bu benim naçizane görüşüm ama çoğu bienalin ya oldukça şiirsel ya da şifreli başlıklara sahip olduğunu görüyorum. Altına her şeyin sığabileceği harika şiirsel başlıklar var. Bazı karmaşıklıkları (şiirsel boyutu, politik boyutu) olan bir şey bulmak ama aynı zamanda çekici olmak ve izleyiciye ve neyle karşılaşacaklarına dair ipuçları vermek daha ilgi çekici.”

Venedik Bienali 20 Nisan-24 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek. Bienal programına ve bilet bilgilerine labiennale.org adresinden ulaşılabiliyor.

İlginizi çekebilir:  Kültür-Sanat Dünyasında Toplumsal Cinsiyet Raporu

Not: Boston Üniversitesi’ndeki The Frederick Pardee Gelecek Araştırma Merkezi Müdürü Georgie Hein’e göre “Küresel Güney” terimi, tümü Güney Yarım Küre’de yer almayıp Afrika, Asya ve Latin Amerika’ya yayılmış farklı ülkelere işaret ediyor. Bununla birlikte bu ülkeler, genel olarak daha fakir oldukları için gelişmekte olan, az gelişmiş ya da geri kalmış ülkeler olarak tanımlanır.

Previous Story

İsrail Pavyonu Ateşkes Olana Kadar Açılmayacak

Next Story

Son Romans Usta 2.0’da

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.