Börüteçene'nin Üç İç Denizin Ülkesi - ArtDog Istanbul
Handan Börüteçene, Mutfak Ordusu serisinden üç heykel, 1984, Sanatçının izniyle

Börüteçene’nin Üç İç Denizin Ülkesi

Salt’ın yeni sergisi "Üç İç Denizin Ülkesi", 40 yılı aşkın süredir üretimlerinde arkeoloji, tarih ve doğayı odağına alan Handan Börüteçene’nin çalışmalarına kapsamlı bir bakış sunuyor.

Üretimlerinde bellek yitimine meydan okuyan bir sanat pratiğinin izini süren Handan Börüteçene’nin Salt Beyoğlu’ndaki kapsamlı seçkisi “Üç İç Denizin Ülkesi”, sanatçının arkeoloji, tarih ve doğa odağındaki üretimlerini yeniden gündeme taşıyor. Seçki, sanatçının mezuniyet projesi için yaptığı erken dönem işlerinden ödüllü enstalasyonu r/Gör”e (1985), 1987’de Urart Sanat Galerisi’nde gösterdiği “terracotta” serilerinden, İstanbul’un kamuya açık mekânlarına yerleştirilen büyük ölçekli heykellerine birçok eserini içeriyor.

Handan Börüteçene, Olağanüstü Kutsal Kitap, 1989, Sanatçının izniyle
Handan Börüteçene, Kitle İletişimsizlik Araçları vsvszzzz….bızzzz (1987), 1. Uluslararası İstanbul Çağdaş Sanat Sergileri, 1987, Sanatçının izniyle

“Üç İç Denizin Ülkesi”, Börüteçene’nin tutkularını, işlediği temaları ve peşini ısrarla bırakmadığı meseleleri bütünlüklü bir şekilde sunuyor. Sanatçının sanatsal pratiğinden yeni açılımlar sunan serginin ismi ise taşı toprağı ve mavilikleri kadar kültür mirası ile mitlerinden ilham aldığı Anadolu ve Trakya’ya işaret ediyor.

“Kır/Gör”

Türkiye güncel sanat anlatısında hatırlı bir yer edinen “Kır/Gör” enstalasyonunda Handan Börüteçene, Batı Anadolu’nun bilinen en eski yerleşimi Hacılar’daki Neolitik konut planını örnek alarak kerpiç bir yapı inşa eder. Sanatçı eseri, ilk kez 1985’te Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin İstanbul Sanat Bayramı’nda ki 5. Yeni Eğilimler Sergisi’nde sergiler… İçini teknolojik aletlerden gazete, banknot ve türlü gündelik nesneye dönemin kutsallarıyla donatır ve izleyiciyi çivi yazılı tabletleri kırmaya davet eder. İş, 1980’lerin kültürel deneyimlerine paralel olarak tahribatlarla altüst olan şehir manzarasına bir eleştiri sunarken, sanatçının sanat üretiminin iki ana damarını ve sarmal ilişkilerini ortaya koyar: Kültürler, çağlar, türler, insanlar arası iletişim ile bu iletişimden doğan bilgiyi içeren “yeryüzünün belleği”…

İlginizi çekebilir:  Üretmek ve Sunmak Tamam, Peki Ya Korumak?

Börüteçene için “yeryüzünün belleği” kavramı aynı zamanda kişisel tarihini de kapsar. Sanatçının İstanbul’un açık alanları için ürettiği heykelleri ise mekânların kullanımları farklılaştıkça amaçlarından uzaklaşır ve zamanla kaderine terk edilir. Kaydı tutulmamış, gözden ırak kalmış ve kayıp işlere vurgu yapan “Üç İç Denizin Ülkesi”, böylelikle Türkiye’deki kültür mirası ve sanat eserlerine yönelik ihmalkâr tavra da dikkat çeker.

“Üç İç Denizin Ülkesi”, 14 Nisan 2024’e kadar Salt Beyoğlu’nda.

Previous Story

Kırk Yıllık Birliktelik

Next Story

Hayallerde Kalan Müze Projeleri

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.