Bodrum’un Sesleri

/
Bodrum Aktur kendine ait ruhunu günümüze kadar korudu.
Bodrum Aktur kendine ait ruhunu günümüze kadar korudu.

Nesilden nesile devam edecek ve uzun yıllar ayakta kalacak bir sistem var Aktur’da

Aktur mimarisi kadar kendine has DNA’sıyla da ön plana çıkan bir yerleşim noktası. Aktur A.Ş Yönetim Kurulu Üyesi Dilşat Andiç nesilden nesile geçen yaşam tarzını anlattı.

Öncelikle sizin burayla olan bağınız nasıl başladı?

Aktur ismini ilk duyduğum da onbir yaşındaydım. Babam kara kuvvetlerinde görevliydi, asker kızıyım. Bir gün bize “Bodrum’da bir yazlık kuruluyor, Vali Özer Türk, müteşebbis bir insan, böyle bir yer yapıyor” dedi. Bürokratlardan, askerlerden, devlet memurlarından, üst düzey insanlardan oluşan bir yazlık site olacak şeklinde anlattı. Biz Ankara’dayken o resimleri ve broşürleri gördük ve senelerce bekledi, tabi peyderpey ödeyerek geldiğimiz için buralara… 1971 yılında Aktur adını duydum, ancak 1983 yılında evimize sahip olduk ve gelebildik. Tabi o zaman değerini kıymetini anlayamadık ama seneler geçtikçe ne kadar değerli bir yer olduğunu anladık.

Şimdilerde yönetim kurulundasınız?

Zaman içinde burada emeği geçen bütün yöneticiler, burada yaşayan bürokratlar, insanlar, yani herkes buraya bir emek harcadı. Biz de aynı yolda devam etmeye çalışıyoruz.

ZEFİRYA KÜLTÜR SANAT MERKEZİ

Burada Zefirya isimli bir kültür sanat merkezi açıldı kısa süre önce değil mi?

Atıl bırakılan bir sanat merkezini hayata geçirme fikrini oluşturduk. Vizyon Aktur A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Fahrettin Doğan’a ait. 1976 yılında ruhsatı alınan Zefirya Kültür ve Sanat Merkezi, 2019’da sanat severlerle buluştu. Eskiden disko olarak kullanılıyordu. Hiçbir kar amacı gütmeden, sosyal sorumluluk projesi olarak hayata geçirildi ve bütün geliri Gümüşlük Sanat Festivali’nin burs verdiği gerek yurtiçi gerek yurtdışında eğitim gören öğrencilerine gönderildi.

Zefirya ne anlama geliyor?

Zefirya karadan denize esen rüzgar demek. Orada dünyanın en güzel manzaralarından biri var akustik olarak da çok başarılı bir yer. Tıpkı antik çağda Roma tiyatroları gibi bir ses düzeni var. Ayrıca çok güzel bir meltem Rüzgarı yani zefirya esintisi var. Seneye pandemi düzelirse oradaki konserlerimize devam edeceğiz.

DEĞİŞMEYEN DEĞERLER

Buranın profili ilk kurulduğu günlerdeki gibi olmasa da belirli bir yapıya sahip.

Üst düzey bürokratlar, askerler, entelektüeller…Bazen komisyonlar oluşturup buradaki bir profesöre, devlet adamına fikir danışılıyor problemler için yardım isteniyor. Yani aslında Aktur kırk küsür senelik çok geniş büyük bir aile, her ne kadar zaman zaman problemler de yaşansa, bence Aktur’lu olmak bir ayrıcalık.

DNA’sı sebebiyle Aktur içinde bazı şeyleri barındırmıyor. Mesela Bodrum yıllar içerisinde yozlaştı ama sanırım hâlâ Aktur’da aşırı bir gösteriş meraklılığı prim yapmıyor. Farklı değerlerin hakim olduğu bir yer mi burası?

Burada mesela yaklaşık 40 senedir aynı işletmeciler var, bazı garsonlar bile yıllardır burada. Aşağı yukarı 10 tane plajımız var, dolayısıyla bu aile sistemi babadan oğula aynı evlerde olduğu gibi aktarılıyor. Ben buraya onbir yaşında geldim, annem babam sağ idi, 20 küsur sene yaşadılar, sonra benim çocuğum oldu, oğlum burada büyüdü, onun çocuğu oldu, arkadaşları geldi. Nesilden nesle devam edecek ve uzun yıllar ayakta kalacak bir sistem var burada, bunun sebebi Aktur’un biraz daha tutucu bir tavrı olması. Yoksa burada işletmeleri çok yüksek fiyatlara çok daha başka insanlara verip, tamamen olayın ticari yönüne bakıp birtakım şeyleri yıkıp geçebilirsiniz.

Fakat buraya gelen yöneticiler daha önceki sisteme bakıp, bazı şeylere saygı duymuş. Yani gelen işletmeciye gerekirse bizde maddi manevi destek olarak ayakta kamasını sağlıyoruz. Bu durum Bodrum’da çok az yerde var. Dolayısıyla insanlar, buradaki işletmeler, şirket, site yönetimi buranın ruhunu ayakta tutabilmek için çok çaba sarf etmişler. Büyük bir aile olmanın kökeni yatıyor burada. Bunun için bazı konularda tutucu davranmak gerekiyor.

İkinci olarak, buradaki yönetim son 10 senedir Bitez’de yakın çevresindeki insanlardan alışveriş yapıyor. Bitez köyüne de el uzatmış, oradaki insanlara istihdam sağlamış. Hâlâ Aktur AŞ. Bitez’den alışveriş yapan bir kurumdur. Bunlar çok önemli değerler. Biz burada oluştuk, burada kök saldık, burada büyüyoruz, dolayısıyla etrafımıza da faydamız olmalı. Sosyal sorumluluk ruhu olan, Aktur’un hem ticari hem de maddi veya manevi yönüne saygı duyan yöneticiler olduğu sürece, burası da yıkılmadan ayakta kalacak. Örneğin meşhur bir fırınımız var, simidi Bodrumda meşhurdur. O da aynı şekilde 30 senedir burada var olmuş bir esnaf. Aktur’un demircisi, Abdullah Usta, o da halen bizimle çalışmakta. Aktur’un çiçekçisi Mehmet Aksun… Bunlar 35 senedir, esnaf ahlakını bozmadan karşılıklı saygı ve sevgi duyarak var oldular. Tanıştığımızda hepsi genç insanlarken şimdi aileleri ile arkadaş olduk kaynaştık.

Aktur’un özünde vefa ve vicdan var, bunlar çok önemli. Yaşadığın yere vefa duymak, çalışanına vicdanlı davranmak, bazı şirketleri bu değerler ayakta tutuyor. Biz de Bodrum’un en eski sitesi olarak bundan gurur duyuyoruz. Bu sene 50. senemiz oluyor. Sosyal sorumluluk projeleri çok önemli, hayatta her şey çok para kazanmak değil. Biz yukarda konserler verip para kazanmayı da biliriz ama biz bu yöne gitmiyoruz. Sanata yönelik şeylere ağırlık verelim, çağdaş öğrenciler yetişsin istiyoruz.

Hemen Aktur’un girişinde yeni bir yapıdan söz ediliyor. Ne olduğunu anlatır mısınız?

Evet, orada “arasta” denilen, ufak, tek katlı, 80’li yıllarda ruhsatları alınmış bir alışveriş sahası var. Orada lojmanlar vardı, fırınımız vardı, demirci oradaydı, yani bir esnaf bölgesiydi ama seneler içerisinde çok eskidi. Bu yüzden bir iyileştirme süreci uygulanarak doğaya uygun, yeşilliğin hakim olduğu, tek katlı, yine fırını ve kafesi ile birlikte kültür ve sanat ağırlıklı mekânların olacağı, açık hava sergileri, canlı konserler verilebilecek bir alan oluşturulacak. Dükkanlar talepler doğrultusunda kiraya verilecek. Amacımız tıpkı Zefirya gibi kültür sanatın ağırlıklı olduğu insanlara hizmet verecek nezih bir ortam oluşturmak.

Oranın AVM olacağı konusunda söylentiler var.

Hayır. Bu doğru değil. Zaten oranın o tarz bir ruhsatı yok, olsa bile AVM yapmak söz konusu olamaz, zaten imar çok kısıtlı. Zamanında alınan izinlere göre proje yapılacak. Hatta biz imara açık olan yerlere bile ağaç dikelim diyoruz. Başkası olsa oraya dükkân yapar. Dolayısıyla, biraz önce söylediğim gibi doğaya, esnafınıza, insanınıza saygı duyuyorsanız bizim ki gibi projeler yapılır, her şey para değil.

MAVİ BAYRAKLI PLAJLAR

Aktur plajları mavi bayraklı. Ancak üzülerek burada şahit oluyorum pet şişeler ve benzeri çöpler atılıyor.

Site ve Aktur A.Ş olarak bir karar aldık, her sene denizin dibi temizlensin diye. Geçen sene sağ olsun site yönetimi yaptı. Yerel merkezlerden dalgıçlar geliyor, dalarak çıkardıkları çöpleri teknelere dolduruyorlar. Mesela büyük parçalar, şezlonglar uçuyor, plastikler dağılıyor. Yani buranın dokusunu, mukozasını bozmamak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Aktur’da plastik, kağıt her türlü atık ayrıştırılıyor, site olarak önem veriyoruz. Şirket olarak biz de yapıyoruz. Şimdi bu atıklara maske ve eldivenler eklendi. Dolayısıyla hepimizin ekstra dikkat etmesi gerekiyor.

HAYVAN SEVGİSİ

Burada Türkiye’nin heryerinde olduğu gibi sahipsiz sokak hayvanları var ve onlara bakıyorsunuz değil mi?

Aktur bir şirket olarak bütün hayvanlara mama yardımı ve bakım sağlıyor. Önemli olan erdemli, bilinci yüksek insanların yönetici olsun ya da olmasın yaşadığı çevredeki tüm canlılara elini uzatabilmesi. Ben evimin yakınında elliye yakın kediyi besliyorum, yaraları varsa veterinere gönderiyorum. Arkadaşlarımdan destek alıyorum. Şirket olarak belli bir bütçemiz var hayvanlara ayırdığımız. Bu da bir sosyal sorumluluktur. Yaşadığınız ortamda kazancınızın bir kısmını diğer canlılarla paylaşmak zorundasınız.

Çok üzülerek şahit olduğum diğer şey bazı site sakinlerinin bu zavallı hayvanları istememesi. Ancak sokaklar hayvanların yaşam yeri kanuna göre. Aslında insanoğlu bu hayvancıkların yaşama alanını istila etti. Bu yönden görmek lazım.

Mesela kışın siteye yaban domuzları, tilkiler geliyor. Eskiden gelmezdi. Bunun sebebi nedir?

Biz onların bütün yaşam alanlarını, habitatlarını talan ettik. Dağlarda siteler yapıldı, onlarda yiyecek bulmak için buraya iniyorlar. Eskiden böyle bir şey yoktu çünkü yapılaşma azdı. Dolayısıyla doğaya zarar vermemek adına elimizden geleni yapmak zorundayız. Sitede hayvanların çokluğundan şikâyet edenler de var ancak şöyle düşünmek lazım. Örneğin kediler fazla olduğu için fareler, zararlı olabilecek böcekler yok. Birkaç köpek siteden gönderildi fakat buranın kasaba şeklindeki doğası gereği tekrar Bitez’den gelerek bir komünite oluşturdu. Dolayısıyla olana sahip çıkalım, onlar da bizle birlikte bu dünyada sağlıkla güzelce yaşasınlar, aç kalmasınlar. Yiyeceğini paylaş, kapının önüne bir kap su koy. Bunlar çok önemli.

Ben bu arada yönetim kurulu başkanımız Fahrettin Doğan’a, genel müdürümüz Kadir Sevim’e ve bütün çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Benim aşırı hayvan severliğim karşısında hiçbir zaman maddi desteklerini kesmediler, hayvanlara yardım konusunda bana sonsuz yetki verdiler.

Şunu eklemeden geçemeyeceğim biz şirket olarak hem belediyelerin bize getirdiği öğrencilere hem de yakın çevremizde ihtiyacı olan öğrencilere belge getirmek şartıyla burs veriyoruz. Ayrıca Bitez Köyündeki okulların ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Örneğin geçen sene köyün elektrik sistemi Aktur AŞ tarafından değiştirildi. Yani bizden talep ettikleri zaman maddi manevi arkalarındayız gerek Datça’da gerek Bodrum’da.

DEĞİŞİM BOZAR MI?

Türkiye’de güzel şeyler pek uzun yaşamıyor. Siz buranın kötü anlamda değişeceğinden korkuyor musunuz?

Tabi zaman içerisinde hiçbir yer aynı kalmıyor. Ben buranın çok bozulacağına inanmıyorum ama birtakım şeyler değişiyor. Yapılaşma dünyanın her yerinde maalesef doğayı bozduğu için kalabalık insan grupları bilinçsizce hareket ederse zarar geliyor. Ama ben hayata pozitif bakıyorum, 40 senedir yapılaşma oldu, Bodrum ne kadar bozuldu? İşte, ortada. Bazı değerler güzellikler korunuyor ve hâlâ binlerce insan koşarak geliyor. Dünyanın her yerinde kalabalığın getirdiği sıkıntılar var; atık sorunları, çevreye verilen rahatsızlık, kirlilik. Diliyorum ki Bodrum uzun süreler daha korunsun, ancak gidişat birtakım sorunların yaşanacağını işaret ediyor.

Bodrum’un Çok Amaçlı Bir Kültür Merkezine İhtiyacı Var

2400 yıllık Bodrum Antik Tiyatro 10 Bin Kişilik
2400 yıllık Bodrum Antik Tiyatro 10 Bin Kişilik

Bodrum’un kültür sanat çalışmalarına çeşitli katkılarda bulunan gazeteci ve Bodrum Kent Konseyi Kültür Sanat Meclisi Koordinatörü Rezzan Şebin, Bodrum’un kültür sanat dünyasını anlattı.

Bodrum’un kültür sanat haritası deyince aklınıza ne geliyor?

Bodrum’da kültür sanat, tahmin edebileceğiniz gibi bir çok yöreye göre çok daha hareketli. Nitelik olarak da yüksek düzeyde diyebiliriz. Fakat hayata geçmesi anlamında ciddi sıkıntılar var. Festivaller, sergiler, etkinlikler.. Bunların hepsi ciddi bir maliyet. Eğer kişisel imkânlarınız yoksa, sponsor bulmak durumundasınız. Bodrum Belediyesi, bu anlamda, sanatı ve sanatçıyı destekleyen bir yapıya sahip ama bütçesi çok büyük değil hatta ciddi sıkıntılar içinde.

İlginizi çekebilir:  Mandalina Bahçesi İçinde Bir Mimarlık Kitaplığı

Peki Bodrum’daki sanat hayatını özel sektör destekliyor mu?

Bodrum’da özel sektör pek fazla yok. Kurumsal firmalar da nadiren destek olurlar. Sponsorluktan da vazgeçtim. Belediyeye ait iki tane kapalı kültür merkezi var ancak teknik anlamda yeterli değiller. O yüzden sanatın farklı disiplinlerini ağırlayabilen bir kültür merkezi yapılmalı diyoruz. Çeşitli sektörlerin üst düzey yöneticilerinin katıldığı turizm, bankacılık, inşaat gibi çalıştaylarda bunları dile getirdik. Bize destek sözü verildi ama herhangi bir sonuç alamadık.

ANTİK BÖLGELERDE BAROK MÜZİK FESTİVALLERİ…

Aynı zamanda Karya Kültür ve Sanat Derneği’nin (KARSANAT) başkanısınız. Neler yapıyor bu dernek?

Klasik müzik konserleri ve çalışmaları yapmak üzere kurulmuş bir dernek. DOB’dan emekli soprano Gülderen Erdoğmuş ve MSÜ emekli öğretim üyesi piyanist ve besteci Nihan Atlığ Simpson kurucu ve faal üyeler. Her yıl kış aylarında klasik müzik konserleri düzenledik. Hızımızı alamadık. Barok Müzik Festivallerine soyunduk. Didim, Stratonıkeia, Bodrum Kalesi, Mozole gibi antik yörelerde Barok Müzik Festivalleri yaptık.

Bölgedekiler, Barok Müzik Festivali’ne ilgi gösterdi mi?

Yatağan Stratonıkeia Antik Tiyatrosu’nda, Barok festivalle, 3 bin 500 yıl sonra ilk kez mekâna hayat verdik, ses verdik. Ve yöre halkının da katılımıyla yaklaşık 3 bin kişi geldi. İnanır mısınız, “Barok mu, insanlar ne anlar Baroktan, börek sanarlar” diyenler bile olmuştu! Ve öyle olmadı. Tiyatro doldu ve hatta köylüler, kadınlarımız kucaklarında ve ellerinde çocuklarıyla geldiler. Bir gün de değil üç gün sürdü festivallerimiz… Ancak bu festivalleri İstanbul Avusturya Kültür Ofisi’nin desteği ve katkılarıyla yaptık. Avusturya Barok Akademisi’nden sanatçılar geldi. Ulaşıma THY, konaklamaya da bazı oteller sponsor oldu. Elbette Bodrum Belediyesi, Kaymakamlık konser alanları için destek verdi.

KIŞIN KLASİK MÜZİK KONSERLERİ

Festivaller devam ediyor mu?

Dokuz yıl bu festivalleri gerçekleştirdik ama son üç yıldır festival şeklinde yapamıyoruz. Sponsor eksiğimiz var, yerel bir dernek olarak da bizim gücümüz yetemez oldu. Şimdi sadece kış aylarında günlük klasik müzik konserleri olarak devam ediyoruz. 2014’de Bodrum Kent Konseyi Başkanı olan sevgili Hamdi Topçuoğlu, konseyin yürütme kuruluna aday olmamı ve kültür sanat meclisi oluşturmamı önerdi. Kültür Sanat Meclisi, sanatın farklı alanlarından yüzden fazla sanatçı ve ilgili kişilerin katılımı ile 2014 aralık ayında kuruldu. Her yıl 15 Nisan’da Dünya Sanat Günü’nü çeşitli etkinliklerle kutladık.

SAHNEDEN ONA SÖZ VERDİK

Kültür Sanat Meclisi, Bodrum’a neler kazandırdı?

2016’da bir trafik kazasında kaybettiğimiz tiyatro oyuncusu Alev Gürcan ile Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu kurucularından Hüseyin Akşen ve benim hedefim şehir tiyatrosu kurmaktı. 2016’da Alevimiz’i Herodot Kültür Merkezi’nden, sanatçı dostlarımızla birlikte sahneden yolcu ettik… Sahneden, onu yolcu eden bütün dostların önünde “sana söz Alev, taşıdığın bayrağı devralıyorum. Bodrum Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nu kuracağız’ dedim. Sevgili Hüseyin Akşen de aynı sözlerle Alev’i uğurladı…

Kent Konseylerinin belediye meclislerine, kente dair sorunlarla ilgili önerge verme yetkileri vardır. 2017’de dönemin Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’a “Önerge versek meclisten geçer mi” dedim, “Neden geçmesin, çalgı çengi ekibi mi kuruyoruz, çete mi kuruyoruz” dedi, bu sözlerini hiç unutmayacağım. Önerge, mecliste oy birliğiyle kabul edildi. Kadro oluşturulması ve bunun kabul ettirilmesi, dekor, kostüm, teknik ekipman, telif ücretleri vb. zorluğumuz çoktu. İkinci oyunumuz olan müzikalimizin prömiyerini Bodrum Antik Tiyatro’da 3 bin izleyicinin katılımıyla yaptık. Müthiş bir gurur ve heyecandı oyuncularımız için. Yarımada’nın köylerinde, halkımıza, ücretsiz turneler yaptık. Seyircilerimiz, elinde bastonu ile nenelerimiz, dedelerimiz, çoluk çocuk yüzlerce kişiydi…

ANTİK TİYATRO, POP KONSERLERİNİN MEKÂNI OLDU

Bodrum kültür sanat anlamında nasıl bir potansiyele sahip?

Hayallerle gerçeklerin arasında bazen uçurumlar oluyor. Yerel yöneticiler, Bodrum’u ‘kültür sanatın merkezi’ olarak ‘marka’ yapmaktan bahsederler sürekli. Samimi de olabilirler. Ama ciddi ve uygulanabilmesi mümkün projeler yapılmalı. Ve mutlaka burada yaşayan kültür ve sanata dair yetkin sanatçılarla, alanında uzmanlaşan insanlarla yapılmalı bu. Siz eğer sanatın yedi disiplinin de icra edileceği alanlar yaratamıyorsanız, açtığınız sergilerin, yaptığınız festivallerin bir anlamı olmuyor. Bodrum’da böyle bir mekân/mekânlar yok. Antik Tiyatro, pop müzik konserlerinin mekânı oldu. Bodrum Kaleiçi Sahnesi’nde bale festivali düzenleniyor ama sahne zemini buna müsait değil. Her ikisi de Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı.

Belediyeye ait kapalı kültür merkezi sadece iki tane. İkisi de tiyatro ve veya konserler için yapılmamış. Şimdi şehir tiyatrosu olarak bunlardan birini revize etmeye, özel tiyatroların turneye gelebileceği kaliteye ulaştırmaya çalışıyoruz. Bodrum’un potansiyeli, özellikle burada yaşayan sanatçılar anlamında çok yüksek. Klasik müzik, sahne sanatları, plastik sanatlar gibi alanlardan çok değerli ustalar ve yeni nesil sanatçılarımız var. Bodrum maalesef onlara yetemiyor… İzleyici, ya da sanatseverlerde de müthiş bir katılım ve destek var. Sadece yerel yönetim değil, Kültür ve Turizm Bakanlığı, özel sektör hepsi elini taşın altına koymalı. Ama mutlaka kültür ve sanat insanlarının danışmanlığında olmalı her şey.

Özgürlükler Şehri Bodrum

Bodrum kültürel hazineleri içinde barındırmasının yanı sıra sokak hayvanlarının en iyi durumda oldukları yerlerden biri. Bodrum Belediye Başkan Yardımcısı Tayfun Yılmaz ve Veteriner İşleri Müdürü Onur Çevik anlattı.

Burası mutlu kedilerin ve köpeklerin yere diyebilir miyiz?

T.Y: Diyebiliriz bence, ben kedi ile köpeğin bu kadar iyi arkadaş olduğunu hiç görmedim. Bodrum’un doğası, iklimi, havası, ambiyansı, o enerjisi hayvanlara bile sirayet etmiş durumda.

24 SAAT ÇALIŞAN PETBULANCE

Bodrum Belediyesi’nin 2019 yılında kurduğu Veteriner İşleri Müdürlüğü Sokak Hayvanları Ambulansı Petbulance’ı da hizmete soktu. Bu anlamda bir örnek sayılır, değil mi?

2019 yerel seçimlerinden sonra belediye başkanımız Ahmet Aras, seçildikten sonra yaptığı işlerden bir tanesi Veteriner İşleri Müdürlüğünü kurmak oldu. Ardından Petbulance adı altında 24 saat çalışan bir hayvan ambulansı ve yanında 3 tane nakil aracını devreye soktu.

O.Ç: Bununla ilgili olarak çok yoğun çalışıyor arkadaşlar, yani gün oluyor ki 60-70 sayılarına varan müdahalelere ulaşmaya çalışıyorlar. Yarımadamız çok geniş elimizden geldikçe yetişmeye çalışıyoruz, emekçi arkadaşlarım çok ciddi uğraşıyorlar… Eski veteriner işleri biriminde üç dört veteriner çalışırken şimdi Veteriner İşleri Müdürlüğü’nde, tam 8 veterinerimiz var. Bodrum Torba Rehabilitasyon Merkezi yerimiz ve Turgutreis İslamhaneleri’nde bir barınağımız, Yalkavak bölgesinde de, yeni açtığımız kedi kısırlaştırma bölgesi var. Göreve ilk geldiğimizde bir hayvan popülasyonu ortaya çıkarmaya çalıştık; yaklaşık 12000 kedi ve köpeğimize olduğunu tespit ettik sokak hayvanı olarak. Bir yıl içerisinde 3500 adet kısırlaştırma yaptık.

Pandemide her yer kapalıyken kısırlaştırmalar devam etti mi?

O.Ç: Yapamadık tabii. Dernekler ve kent konseyleriyle beraber işbirliği yaparak sadece besleme yapabildik, aç susuz kalmasını engellemeye çalıştık hayvanların. Şu ana kadar yaklaşık 300 bin civarında sokak hayvanına çipleme operasyonu yapıldı. Barınağa gelen veya herhangi bir şekilde bir barınağa istinaden alınan tüm sokak hayvanlarının tedavisi, aşısı, rehabilitasyonu yapıldıktan sonra kendi doğal ortamında bırakırken çiplenerek bırakılıyor. Bu hem bizim hayvan popülasyonu kontrole almamızı sağlıyor hemde hayvanın hangi bölgede bulunduğunu gibi detayları bize sunuyor. Aslen bu kanuni bir zorunluluk.

GÖNÜLLÜLERLE BERABER

Gönüllülerde var değil mi?

O.Ç: Çok fedakarlıklar yapılıyor, gönüllülerinde desteğini alıyoruz. Gönüllü vatandaşlar için Kent Konseyi üzerinden belirli bir eğitimden geçicince bir kart çıkartıyoruz ve gönüllü olarak da onların da katkısını alıyoruz. Mesela bir mahallede işte, örneğin bir köpeğin saldırması, vahşice davranışlar içerisinde bulunması ihbarı alındığında ilk olarak Mahalle Görevlisini arıyoruz.

Bazı insanlar da bölgelerindeki sokak hayvanlarını resmen kapris yaparak şikâyet ediyor. Şahit olduğum şeyler bunlar. Ama sokaklar kanuna göre canlıların yaşama yeridir.

T.Y: Evet suistimal edilebiliyor bu konular. Mahalle gönüllüsü konunun doğrusunu bize anlatıyor, ona istinaden biz de müdahale ediyoruz. Çipleme sistemi bunlara engel olacak, bir köpeğin bütün geçmişini nerede olduğunu hangi mahallede dolaştığını görüyoruz.

KÜLTÜR DESTİNASYONU

Bodrum’un evrensel anlamda bir kültürel değeri var; o anlamda sorumluluğunuz büyük değil mi?

T.Y: Bodrum, sadece bir turizm destinasyonu değil, bir kültür destinasyonu. Bodrum’a ben özgürlükler şehri diyorum. Yüksek sesle konuşan bir insanların bile olmadığı, gerçekten kendine hayran bırakan doğası, denizinin dışında çok farklı bir kültürel yapısı var. Bodrum’da yaşamanın bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorum. Bodrum’un kültürel değerlerini korumaya yönelik Ahmet Aras’ın önderliğinde çok ciddi koruyucu politikalarımız var. Örneğin Bodrum merkezinde bir kilise vardı, içinde seyyar satıcılar doluydu. Ahmet Aras göreve atandığının üçüncü günü yaptığı ilk iş orayı rehabilite etmek oldu. Ayrıca bu sene sanat adına, yeni iki sergi alanı açıldı.

EN BÜYÜK SORUN NÜFUS

Bodrum gibi bir yerin belediyesi nasıl zorluklar yaşar?

T.Y: Türkiye’de 1392 belediye var, Bodrum çöp tonaj anlamında 52. sırada. Kışın 125 bin nüfusumuz yazın 1 milyonlara yaklaştığında günlük 350 bin ton olan evsel atığımız 850 binlere çıkıyor. Şu an 450 personel sırf şehirde evsel atığı toplamakla mücadele ederken ben eminim bir 450 daha koysak yine olması gerektiği seviyede değil çünkü insanlarında duyarlı davranması şart. Bu konu en büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi.

İşin en zor kısmı nüfus ve kayıtlı insan. Kışın vatandaş sayımız 175 bin civarı. Biz bu sayıya göre ödeneklerimizi alıyoruz. Ama bizim gerçek nüfusumuz kışın sonunda 300 bin, yazın bu nüfus 1 milyon oluyor. Tüm organizasyonumuz, bütçemiz, alacağımız ödenekler, bütçeden alacağımız paylar, vergiler bu 175 bin nüfus üzerinden. Bu noktada gerçekten yapacağımız tüm yatırımlar, normal, rutin belediyecilik hizmetleri projelerde elimizi kolumuzu bağlayan bir nokta, Bodrum’la ilgili olarak farklı bir yöntemin veya farklı bir formülün geliştirilmesi lazım.

Bu nasıl çözülür?

T.Y: Yıllardır süregelen bir demografik yapı incelendiğinde yaz kış ortalama 600 oluyor. Bununla ilgili meclisin bir kanun çıkarması gerekiyor, Bodrum ve benzeri yerler için. Gerektiği seviyede hizmet vermemiz için bu şarttır.

 

 

Previous Story

Bodrum’a Sihirli Değnekle Dokunanlar

Next Story

6 Mekânla Bodrum

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.